on beşinci bölüm

143 21 14
                                    

Elimdeki bardakla birlikte kapının eşiğinin önüne oturdum ve köstebekler gibi tüm bahçeyi eşip küçük kuyular yapan iki uzun burunluyu izlemeye başladım. Bugüne kadar Yiwoo'nun hiçbir böceğe dokunduğunu görmemiştim ama şimdi bunu hiç de ilk defa yapıyormuş gibi görünmeyen ifadesiyle solucanları bir yandan alıp zorla yaptıkları yola götürürken oldukça keyifli görünüyordu.

"Yanlış bir karar almanı sağladım sanırım." Haewon yanıma oturup kollarını dizlerinin üzerine yasladı ve yüzünü avuçları arasına alıp karşıyı izlemeye başladı. "Sorun değil, arasam da aramasam da aramız bok gibiydi zaten." Pek bir önemi yoktu. Kalbim onun sözleri yüzünden kırılmaya alışmıştı ancak alışmadığı nokta Chanyeol'ün hareketlerinin sözlerinden çok ayrı oluşuydu. Bu yüzden her seferinde ona inanmak istiyor ve kendi gururumu yere sererek ona bir adım atıyordum ama o bunu hiçbir şekilde hak etmiyordu. Bir kez daha kendime bunu kanıtlamış olmuştum sadece.

"Gerekirse seninle evlenirim," dediğinde elimdeki çay bardağını yere koydum ve ona döndüm. Bir kez daha resmi olmayan ve insan kandırmakla ilgili maddeler barındıran bir iş yaparsam kendime saygımı tamamen yitirecektim. "Belki de bir kadına aşık olduğumu ve tamamen normale döndüğümü söylersem yargıç bana inanıp oğlumun benimle kalmasına izin verir. Ya da daha inandırıcı olması için karnına bir bebek koymalıyım. Fena fikir değilmiş." Abartarak ve insanların iğrenç fikirleriyle dalga geçerek konuştuğumda gülerek omzuma vurdu Haewon. Bayağı eğleniyor gibi duruyordu ve açıkçası ihtimal bile vermesem de bunu düşünmek aşırı komik gelmişti. "Yeterince iğrenç olan ciddi bir evlilik yaşadım. Birkaç aylığına sahtesine dayanabilirim." Dediğine gülerek parmaklarımı önüme getirip parmak hesabı yaparak kaç yıl evli kaldığımı hesaplamaya çalıştım. "İğrenç evlilikler yaşamış olmanın verdiği kader ortaklığı sebebiyle bir şey söyleyeceğim ama nasıl karşılarsın bilmiyorum."

Gözleri gözlerime bakıp ne diyeceğimi merakla beklerken bir elini aramızda siper etti önce. "Sakın benimle evlenmenin aklına yattığını söyleme. Bekar bir anne olmaya bayılmıştım." Başımı rahat olması adına iki yana salladım ve birlikte oynayan yaramazları işaret ettim ona. "Yiwoo özel bir okula gidiyor ve arkadaş edinme konusunda pek iyi değil. Eğer izin verirsen Jihye'yi Yiwoo'nun okulunda birinci sınıfa yazdırabilirim." Cümlemin önemli kısmını söylememe izin vermeden beni durdurduğunda verdiği cevap tahmin edilemez değildi. Maddi durumunun özel bir okulu karşılamaya yeterli olmadığını söylemişti. Benimki de öyleydi aslında. "Öğrenci kayıt ettirme kuponum varmış gibi düşün, bir öğrenci yazdırana diğeri bedava." Ne dediğimi anlamamış bir şekilde yüzüme baktığında, "okulun müdürü tanıdık, ücretsiz bir şekilde yazdırırım Jihye'yi. Jiwoo okulda yalnız kalsın istemiyorum. En azından sadece teneffüs vaktinde bile olsa birlikte vakit geçirebilsinler istiyorum."

Haewon başını çevirdi ve oynayan çocuklarımızı izledi biraz. Reddetmeyeceğini biliyordum ve reddetmedi de. Gayet mantıklı ve herkesin kabul edeceği bir teklifti. "Müdürle konuşup sana haber verene kadar söyleme ama, adam biraz dengesiz. Emin olmadan hareket etmeyelim." Başını salladı ve çocukları izlemeye devam etti. Ben de öyle. Ta ki başım arkadan geçen ve evimin önünde duran arabayı gözleriyle takip edene kadar.

Yiwoo oyuna daldığı için fark etmemişti. Benim başımı çevirip uzaylı görmüş gibi bakmamı fark etmemesi imkansız olan Haewon ise hafifçe koluma dokunup kim olduğunu biliyor musun diye sormuştu. Oturduğum yerden kalkıp Yiwoo'nun biraz daha burada kalmasının sakıncası olup olmadığını sorduğumda kalabileceğini söyledi.

O sırada Chanyeol arabasından inip evimin bahçesine girmiş ve büyük adımlarıyla kapıma dayanmıştı. Agresif değildi ama aceleciydi. Kapıyı bir an önce açmamı ister gibi bir hali vardı, isterdi tabii. Eceline gelmişti ama haberi yoktu. Kapıyı birkaç kere daha çaldıktan sonra cebinden telefonunu çıkarmıştı. "Boşuna arama, engelledim."

freefall | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin