"Miraaaay"
Gözlerimi kısıp karşımdaki Serkan ' a baktım.
"Ya sabah sabah beni tatlı uykumdan ayırıyosun Serkan derdin ne senin ya git evine yat zıbar "
Yarı uyanık halde bu kadar uzun cümle kurduğuma kendimde şaşırdım.
Serkan iççekip
" Bir insan nasıl Çirkin, sorumsuz, aptal ve uykucu olabiliyor "
Bana çirkin demesinden nefret ediyorum ama öncekine göre yine de daha iyi tabi önceden beni ergen diye çagırırdı. Onu takmamaya çalışarak
"Hala söylemedin niye geldin?"
"Sen aptal mısın aptal taklidi mi yapıyorsun bugün okul var ve ben seni almak için geldim ama sabahtan beri senin mızmızlıklarını çekiyorum biliyorsun senin yerinde olmak isteyen çok kız var hadi çabuk ol "
Diyip sırıttı. Evet fazlasıyla haklıydı.
Bugün okul mu vardı? Kaç gündür odamdan adım atmamıştım. Sadece yardımcımız Hafize teyze yemek getirmişti. Babaannem ve dedem bile yanıma uğramamıştı. Yalnız kalmak istediğimi biliyorlardı.
Her ölüm yıldönümlerinden sonra bu şekilde biraz inzivaya çekilirdim.
"Saat kaç ?"
"Saat çoktan kaçtı çirkin"
Ya ben nasıl insanlarla arkadaştım ya tam benlik espiriyi kendi yapmıştı. Ama çaktırmadım.
Kafamın altındaki yastığı Serkan ' a fırlattım.
Kendi kaşınmıştı sonuçta" Serkan seni ben öldürmeden kendin git mezara gir"dedim
Surat asınca
"Tamam tamam saat kaçmaz "
Yanıma gelip burnumu sıkınca
Azla yetinmeyip"Marsa gitti "dedim.
Kaşları havaya kalkarken
"Ne marsı? "
"Ne sanıyorsun Serkan Burun o Mars 'a gitti"
Önce Serkan şaşkınca baktı anlamadı sonra anlayınca yüzünü buruşturdu en son dayanamayıp
"lütfen Miray daha fazlasını kaldıramam"
yüz ifadesi çok komikti
Serkan ve Gizem'le anaokulundan beri arkadaştık. Gizem sessizdi hep yalnız oturuyordu onun yanına ilk ben gidip ben konuşmuştum. Ve benim sayemde gevezenin teki ve en yakın arkadaşım olmuştu.
Serkan ise Anaokulunda bale de eşleşmiştik Serkan benimle eşleştiğini duyduğunda hiç sevinmemişti çünkü o mügeyle eşleşmek istiyordu hem yetenekli hem de güzeldi benim aksime ben beceriksizin tekiydim ama sonradan oda Ve o zamandan beri hiç ayrılmamıştık.
Rüzgar ve Beyzayla ise lisede tanışıp guruba almıştık.
"Tamam bekle hazırlanıyorum bu arada Gizem nerde? "
"Sen hazırlanabilirsen onu da alıcaz önce sana gelmekle büyük hata yaptım. "
Söylediğine gülüp yataktan kalktım.
Kıyafetlerimin olduğu odama girdim.
Etraf yine dağınıktı. Buraya benden başka kimsenin girmediğine şükredip okul kıyafetlerimi aramaya başladım yaklaşık beş dakikamı almıştır herhalde .
Annemle babam öldüğünde dedemgil bizim evimize taşınmışlardı. Bunu benim için düşünmüşlerdi. Babannnem titiz biri olmasına rağmen, o bile benim dağınıklığıma alışmıştı.
Üstüme okul kıyafetlerini geçirip, Banyoya girdim Aynadaki yansımama baktım Saçım başım dağılmıştı, mavi gözlerim bile hala buhulu gibiydi gözaltlarım şişmiş yüzüm berbat görünüyordu. Önce yüzümü iyice yıkayıp saçlarımı taradım. Saçlarım eski haline gelmişti. Makyaj yapmayı sevmediğim halde gözaltlarımıda kapatıcıyla kapatıp dudaklarıma nemlendirici sürdüm. Aynaya tekrar baktığımda az önceki zombi insana dönmüştü.
Odama geri döndüğümde
Serkan masamda oturmuş kalemimle oynuyordu.Beni görünce ayağa kalktı bende yanına gidip çantama birkaç kitap ve unutmadan fısfısımı aldım astım hastasıydım ve fısfısımın sürekli yanımda olması gerekiyordu.
Çok heyecanlandığımda, üzüldüğümde , korktuğumda ve en önemlisi sigara içilen ortamlarda ve havasız kaldığımda astım krizine girebilirim. Hatta benim yüzümden Serkan ve Rüzgar sigarayı bırakmışlardı .
Aslında fısfısımı hiç yanımdan ayırmadığım için şimdiye kadar dört tane büyük kriz geçirmiştim.
Birinde okuldak okul voleybol finallerinde bizim okulun kazandığında, ikincisi Rüzgarın doğumgünü barda olunca ve fazla dumana maruz kalınca , annemle babamı kaybettiğimi öğrendiğimde ,ve Çağlar
bana güldüğünde kriz geçirmiştim daha doğrusu aslında Çağlar bana gülmemiş benim arkamda olan annesine gülmüştü bunu duyduğumda nerdeyse tekrar kriz geçirecektim.Serkanla aşağı indiğimizde Dedem herzamanki gibi bulmaca çözüyordu yanağına sulu bir öpücük kondurdum ve dışarı çıktık babaannemde tahmin ettiğim gibi bahçedeydi ona da el salladım ve serkanın arabasına bindim .
Okulu özlemiştim daha doğrusu
Çağlar'ı özlemiştim.Onu yaz tatilinde hiç görmemiştim .Ama Çağlarla sürekli hayallerimi süslemişti. O benim beyaz Arabalı prensimdi.
Çağlar'dan ilk liseye başladığımdan beri hoşlanıyordum. Her kızın aşık olabileceği biriydi Uzun boylu beyaz tenli siyah saçlı ve yeşil gözlüydü. Fazla mükemmeldi . Okulun en popüler çocuğuydu bense en ezik kızıydım. Aslında ezik sayılmazdım. Ama onların gurubu fazlasıyla cooldu ve kimseyi aralarına almazlardı. Bense gururumdan hiç ona açılamamıştım.
Çağlar okulun sahibiydi. Ayrıca müzikle ilgileniyordu. Grubu vardı ve solisti .
Onunla hiç konuşmamıştım. Ama o benimle konuşmuştu. Annemle babamın öldüğünü tüm okul biliyordu ve herkez başsağlığı diliyordu bunların arasında Çağlar da vardı. "Başın sağolsun" dediğinde şoktan bayılmıştım yani konuşamamıştım. Çağlarla aramızdaki tek diyalog bundan ibaretti.
"Okula geldik Miray daldın gittin"
Gizem'in Sesiyle ona döndüm.
"Hıı"
"Okula geldik diyorum "
Kapıyı açtım ve arabadan indik.
Üçümüz okulun girişine doğru dünyayı kurtarmış havasıyla yürürken ayağım yine taşa takıldı ve yere düştüm.
Ya ben hiç havalı yürümeyi beceremeyecek miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİNOKYO
Teen FictionAşk neydi? Keşftmekti bence bilmediğin bir yolda derinlere inmekti.. Tam da şuan onun gözlerindeki kayboluşumdu O kelimeyi sevmesemde bana" pinokyo" deyişiydi .