Merhaba, öncelikle sana hoş geldin demek istiyorum. Bilmelisin ki bu benim ilk hikayem, hatalarım olursa lütfen mazur gör ve en azından küçük bir yorum yapmadan gitme, iyi okumalar uğur böceklerim 🙏🏻🐞
______________________________________Genç kadın yüzüne dökülen bir kova buz gibi su ile serseme dönerek uyandı, tepesindeki izbanduta nefret ile bakarak, "Siz manyak mısınız be!? Patronunuz da, siz de zerre umrumda değilsiniz! Ne bok yerseniz yeyin! Bırakın beni!" adeta boğazını yırtarak, bir umut çırpındı.
"Nasıl olsa abinin önünde öteceksin, yürü!"
İzbandut, elleri kolları bağlı Bahar'ı dirseğinden tutarak tek çırpıda ayağa kaldırdı, soğuktan titreyen kadın ayak diretmesine rağmen, onu takip etmek zorunda kaldı. Göz gözü görmeyen garajdan çıkıp, malikanenin arka kapısından içeri girdiler, Bahar kaçamak bakışlarla etrafını kolaçan edip, bir fırsat bulursa kaçmak için en uygun yere bakındı, lakin her yer silahlı adamlar ile doluydu, nereye düşmüştü böyle? Malikanenin üçüncü katına çıkan merdivenleri tırmandıktan sonra uzun koridoru aştılar, evin hizmetlileri daha önce insan görmemişcesine Bahar'a bakıyordu, Bahar bu bakışlardan rahatsız olup, başını önüne eğdi.
Koridorun en sonundaki odaya ulaştıklarında, izbandut kapıyı iki kere tıklattı, içeriden tok ve gür bir ses "Gir!" emrini verdiğinde, kapıyı usulca araladı. Kolundan çekiştirerek Bahar'ı odaya soktu ve kapıyı kapatıp, "Kızı getirdik abi ama çetin ceviz çıktı, ağzından tek bir kelime alamadık." dedi tükürürcesine. Teras penceresinin önünde, arkası dönük duran adam; arkasında birleştirdiği ellerini çözdü ve topukları üzerinde izbandut ve Bahar'a doğru döndü. Bahar kehribar rengi gözlerini öfke ile yabancı adamın gözlerine dikti, adamın tek gözünün gri, tek gözünün kahverengi olması Bahar'ı kısa bir anlığına afallatsa da bu uzun sürmedi, gözlerindeki öfke tekrar yerini buldu. Yabancı adam memnuniyetsiz bir tavır ile Bahar'ı baştan aşağı süzdü, tepeden tırnağa sırılsıklamdı, üşüyor ve titriyordu, gözlerinin altındaki siyah halkalardan günlerdir uykusuz ve benzinin sapsarı olmasından aç olduğu belliydi. Gözlerini Bahar'dan ayırmadan, İzbandut'a ithafen konuştu: "Siz, benim misafirimi böyle mi ağırlıyorsunuz?"
Bahar, adamın ses tonunu işittiğinde tüyleri diken diken oldu, bağırmıyordu fakat sesinden ne kadar sinirli olduğunu anlayabiliyordunuz."Çöz kızın ellerini!"
Adamın ani çıkışıyla Bahar irkilerek küçük çaplı bir çığlık attı, İzbandut, adamdan çekinerek, "Kurt abi, sen misafir et deyince biz-" kem küm etti lakin Kurt buna izin vermedi; "Sen, beni niye ikiletiyorsun lan!? Ellerini çöz ve kaybol gözümün önünden." izbandut aceleyle Bahar'ın ellerini çözüp, arkasına bakmadan odadan ayrıldı. Bahar iplerin kestiği bileklerini ovuşturarak, bakışlarını yere çevirdi ve "Siz kimsiniz?" diye mırıldandı.
"Tanışacağız sen kendine geldiğinde."
Bahar, isminin Kurt olduğunu öğrendiği adamın, ne demek istediğini anlamamıştı lakin sormaya cesaret edemiyordu.
"Korkma, ben insan yemiyorum. Görmemen gereken şeyler görmüş, duymaman gereken şeyler duymuşsun, telafi edilebilir..."
'Telafi edilebilir...' Ses tonu bu cümleyi telaffuz ederken epeyce kısılmış, Bahar'ı şüpheye düşürüp, yeni korkulara sürüklemişti, telafi edilebilir miydi gerçekten..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kılıç Ası
Romance"Çocuğumu taşımanı istiyorum ya da en azından rol yapmanı..." Bir kaç kelime genç bir kadının hayatını ne kadar değiştirebilir? Bahar hiç ummadığı bir anda, tek bir gecede; yabancı bir adamın soyadına mıhladı ismini, hayatını, ona adayacağını bilmed...