L- Kerem ben oynayamıyorum ya?
K- Gayet güzel oynuyorsun Ludmila, devam!
L- 7 gol attın, tabii güzel oynamışımdır!
K- Devam sevgilim hala şansın var...
L- Ne şansı Kerem? Dört oyundur neden şansım gelemedi bir türlü benim?
K- Çünkü dikkat etmiyorsun, ceza alacaksın.
L- Alamam?
K- Alacaksın güzelim kaybettim.
L- Ne cezası?
K- Bilemiyorum...
L- Tamam bak sen ne istiyorsan onu yeriz?
K- Mantar soslu biftek?
L- Ne mantarı, olmaz.
K- Sen çok seversin Ludmila?
L- Yok, ay midem bulanıyor konuşmayalım yemek Kerem.
K- Güzelim sorun ne?
L- Sorun yok, ben et yemek istemiyorum yemekte?
K- Peki yemeyelim Ludmila.
Ludmila
Kerem'e hala söylememiştim hamile olduğumu, ama o da farkındaydı az çok bir şeylerin yolunda olmadığının. Ne kadar söylemek istesemde emin değildim, zor bir dönem geçirmiştik. Bunu isteyip istemeyeceği konusunda bir fikrim yoktu, meraklıydı ama müsait miydi bu sorumluluğa? Ya da müsait miydik mi demeli, o kadar yaşanmışlık var sonuçta. Kazanın ardından hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı, bunları unutmak içim yaptığına emindim, onu gayet iyi tanıyorum. Ben yapamıyordum, ben Kerem'e yaşattıklarını öyle kolayca aşamıyordum. Suçluluk duygusunu en derinden hissediyorum. İyi olduğunu görmek hoş ama bunlar belkide hiç yaşamamış olabilirdi, değil mi? Kaderden kaçamazsın, düşüncelerim beni salmalı. Kerem'in odasından çıkıp salona geçmiştim, oyun sıkıcıydı ayrıca sonucundan pek memnun olduğum söylenemez. Kerem'de arkamdan gelip yanıma oturmuştu, bence dizi izlemeli.K- Ne izleyeceksin?
L- Bilmiyorum, bulduğum şeyi izleyeceğim.
K- İzleyelim.
...
L- Nasıl kaçabilir bunun kedisi Kerem aklım almıyor, yazık değil mi... Ağlıyorum, neden mi? Dizideki görüş açıma iki saniyeden fazla gözükmemiş olan kedi evden kaçmıştı ve hiçbir karakter bulmak için çaba göstermiyordu, ne demek göstermezler! Yazık değil mi? Ya aç kalırsa, üşüyebilir onlarda canlı...
K- Ludmila sevgilim kaçmıştır geri döner?
L- Ya dönmezse, aç kalırsa, susarsa Kerem ya...
K- Bebeğim ben mi gidip bulayım Ludmila kediyi? Hem dizi bu, gerçek değil ha? Ağlamanı gerektirecek bir şey yok sen kendi kedin öldüğünde bu kadar ağlamamıştın?
L- Benim kedim ölmüştü değil mi... Kerem ben üzülüyorum, benim kedimin adını unuttum ben...
K- Ludmila baksana bana sen iyi misin?
L- Kedimin adını unuttum!
K- Alex değil miydi?
L- Alex mi?
K- Güzelim kaç sene geçmiş ben Alex diye hatırlıyorum ama...
L- Olabilir, nasıl ölebilirler neden yani bu...
K- Mila sen iyi değilsin?
L- Gülmesene ya! Atarım bak yastığı, iyiyim ben...
K- Neyin var senin?
L- Uykum var.
K- Saat daha erken, uyuyamazsın ki?
L- Bu bebek beni çok yoruyor Kerem uyurum. Odayı bir sessizlik kaplamıştı , ben önüme Kerem'de bana bakıyordu, hissediyorum. Bu şekilde olmamalıydı, şu an sırası değildi...
K- Bebek?
L- Kerem otursana konuşalım? Kerem hala ne dediğimi anlayamamış bir şekilde sorgular gözlerle yanıma oturmuştu, daha önce hiç böyle bir açıklama yapmadığım için nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu, tepkiside dahil. Ama söylemeliydim, bir yerden başlamalıydık.
K- Güzelim seni dinliyorum?
L- Hastanede seni ameliyat kapısında beklerken ben bayıldım, kan testi yapmışlar. Sonuçlarda farkettim hamile olduğumu, onuda Farya söyledi. Kerem ben hamileyim, bir bebeğimiz olacak... Ben böyle öğrenmeni istemezdim hele bu yaşananlardan sonra..
K- Sen hamilesin, biz anne baba oluyoruz?
L- Evet, biz ebeveyn oluyoruz...
K- Sakın ağlama bu kez sıra bende.
L- Kerem...
K- Baba oluyorum...
Ludmila
Kerem bana sımsıkı sarılmıştı, bende ona. Boynumda hissettiğim ıslaklıkla ağladığını daha net anlamıştım, mutluydu... Benden daha fazla duygulanmıştı, garipsemedim değil ama eskiden beri söz ettiği hayallerinden biri olduğunu biliyordum, böyle öğrenmesi gerektiğini düşünmüyorum. Kendi düşen ağlamaz Ludmila, söz ağızdan çıktı bir kere. " Kerem ağlama ama benide ağlatacaksın, zaten yeni kendime geldi bu kez susturamazsın ha? " Yavaşça benden çekilip yüzünü silmişti, gülüyordu bu iyiydi.K- Ağlamıyorum, mutluluk gözyaşları ben yeni öğreniyorum birde kaç hafta geçmiş üzerinden?
L- Söyleyemedim, zaman bulamadım işte anla senin tepkini-
K- Sen gayet iyi biliyordun tepkimi bence?
Y- Yaşananlardan sonra değişmiş ola-
K- Yaşananları unut artık? Sen, ben ve bebeğimiz yeni bir defter açacağız.
Kocaeli 2014
L- Saat 19'a geliyordu, Kerem'le sahilde oturmuştuk, burası diğer sahillere göre daha sakindi manzarasına rağmen. Hava bugün çok güzel, yaz aylarına bayılıyorum...
K- Yaz aylarını bende severim, ayrılık olmayanını tabii.
L- Doğru, az kaldı gidiyorsun. Kurtulacaksın yakında benden desene?
K- Hiç o yandan bakmadım, senden rahatsız olmuyorum aksine bunun için zaman kolluyorum?
L- Ama gideceksin, beni bırakıp...
K- Kalsam ne olacak?
L- Denerdik Kerem?
K- Deneyecek ne var ki Ludmila?
L- Yok mu Kerem?
K- Gitmeliyim, kariyerim için.
L- Haklısın, ki olandanda gideceksin bunu biliyorum.
K- Aşıksın sen bana.
L- Evet, öyle. Sende öylesin ama...
K- Aksini iddia etmedim, edemem.
L- Bu kadar geç tanışmasaydık farklı kararlar alabilirdik Kerem...
K- Ludmila daha fazla düşünmenin ne anlamı var, seven düşmez başka bir sevdaya?
L- Ya seni unutursam...
K- Cidden beni unutacağını mı düşünüyorsun?
L- Hayır Kerem bak yanlış anladın, nereye?
K- Bileklik almaya.
L- Ne bilekliği ya?
K- Bildiğimiz bileklik, ip hani?
L- Ne yapacaksın onu?
K- Bileğine takacağım, çıkarılmaması suretiyle?
L- Sen beni unut-
K- Seni unutacak kadar delirmedim?
L- Unutmazsın değil mi...
K- Seven unutmaz, unutamaz. Seven her zaman sevmeye devam eder, her koşulda.