Severus sevgilisiyle beraber odasında uyuyordu. Ailesinin evine mezun olduktan sonraki ilk hafta geldiğinde evin her yerinde örümcek ağları vardı ve çok tozluydu. Sonuçta sadece yazdan yaza geliyordu ve evi temizleyecek kimse yoktu. Bu nedenle Severus artık bu evde yaşayacağının bilincinde ilk önce etrafı temizlemişti. Tabiki de asasıyla halletmişti her şeyi, büyücüyken neden muggle yöntemleriyle uğraşsındı ki? Evin hasar alan yerlerinide öyle düzeltmişti ve kesinlikle eskisinden daha sağlam olmuştu.
Sonrasında reşit olduğu için - hem büyücü dünyasında hem de muggle dünyasında yetişkin olduğu için ailesinden kalan herşey ona geçmişti ve gerçekten hayatı boyunca çalışmasa ona bolca yetecek kadar parası vardı - evdeki sevmediği eşyaları çıkarmış ve alışveriş yaparak kendi zevkine göre dizayn etmişti. Mutfak önemli bir yer olduğu için büyü yapmaya güvenememiş ve her yeri kendisi temizlemişti. Ve bu tam anlamıyla üç saatini almıştı. Üç saat boyunca durmadan çalışmış ve mutfağı girilebilecek hale getirmişti.
Sonrasında ise herşey daha kolaydı çünkü orada söylediğim gibi büyü kullanmıştı ve yazları gelip temizlediği için o kadar kirli değildi. Evi iki gün içinde yaşanılabilecek hale getirmişti. Kendisiyle gurur duyuyordu gerçekten.
Evin gereksiz bölümlerini kendine ayırmıştı çünkü sonuçta o bir büyücüydü ve sırf burada yaşadığı için sihirden mahrum kalmak istemiyordu.
Severus kolunun altındaki James'e şöyle bir baktı ve söyleyebilirdi ki gerçekten o şanslı biriydi. Yatakta birbirlerine doğru dönüklerdi ve siyah saçlı genç, bir kolunu sevgilisinin üzerine atarak ona sarılmıştı. James ise halinden memnun olacak ki o da sevgilisinin göğsüne doğru sokulmuş ve kafasını oraya gömmüştü.
Severus elini bir kere James'in saçlarının arasından geçirdikten sonra yataktan kalkmış ve aşağıya kahvaltı hazırlamaya inmişti. Severus her ne kadar centilmenlik yapsada gerçekten çok güzel yemek yapardı ve şuan kahvaltı gerçekten çok iyi gözüküyordu. Severus mutfağın camından gelen tık sesiyle cama bakarken ayağına mektup bağlı bir baykuş gördü. Baykuş çok tanıdık gelirken üzerinden durmadı ve camı açarak baykuşun bacağına bağlı mektubu çözdü ve önüne biraz ekmek ufaladı. Baykuş camın önünde ekmekleri yerken Severus'un mektubu okumasını bekliyordu.
Severus, Malfoy mührüyle mühürlenmiş mektuba bakarken bir iç çekti. Tamamen unutmuştu, yarın toplantı vardı ve katılması zorunluydu. Katılmazsa neler olacağını gözünde kestiremiyordu ama bunu James'e nasıl söyleyecekti? Kolundaki işaret başlı başına bir sorunken nasıl o adamın yanına gideceğini söyleyecekti ki? Mektubu açarak okumaya başladı. Mektup Lucius'dan idi. Malikaneye gelmesini, onu özlediğini ve toplantının bir gün sonraya ertelendiğini yazmıştı. Severus bir nebze rahatlarken önündeki ekmeklerini bitirmiş ona bakan baykuşa baktı. Onun cevap vermesini bekliyordu. Severus kendisine çalışma odası yaptığı odaya girip bir zarf, parşömen ve kuş tüyü kalemini aldı. Sonrasında geri mutfağa gelerek elindekileri masaya koydu. Mektupda arkadaşının sorduğu sorulara cevap verdi ve iki gün içinde malikeneye geleceğini belirtti. Sonrasında mektubu zarfa koyup, mühürledikten sonra zarfı büyüledi ve sahibi dışında kimsenin açamayacağına emin oldu. Eğer zorla birşey olursada istemediği kişiler mektupda yazanı göremeyecekti.
Severus içinin rahatlığıyla beraber mektubu baykuşun ayağına bağladı ve pencereden uçuşunu izledi. Biraz camdan dışarı baktıktan sonra pencereyi kapatmayarak arkasını döndü ve kapıya yaslanmış şekilde duran sevgilisini gördükten sonra gülümseyerek ona sarıldı.
" Günaydın. " James de aynı şekilde karşılık verdikten sonra gülüşerek ve sohbet ederek kahvaltılarını yaptılar ve beraber topladılar.
James her ne kadar mutlu gözükse de - sevgilisiyle birlikte olduğu için mutluydu zaten - sabah ki gördüğü görüntü yüzünden içinde sıkıntı oluşmaya başlamıştı. Severus'un sıkıntı içinde olduğunu görmüştü, bir şey vardı ve James bunu bilmiyordu ama sorun çıkarmakta istemiyordu. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutlulardı ve James bu anın tadını çıkarmak istiyordu. Biliyordu ki son mutlu zamanlarındaydılar. İkisininde görmek istemediği gerçekler vardı.
