Severus, yaralanan koluna bir iyileştirme büyüsü yapmaya çalışıyordu. Arkasına saklandığı ağacın yanından geçen yeşil renkli büyülerden bazıları onu ıskalıyor, bazıları ağaca çarpıyordu. Siyah saçlı genç, ağacın daha fazla dayanamayacağının farkındaydı ama şuan kaçamazdı. Hogwarts her ne kadar saldırı altında da olsa sınırdan cisimlenmeyi engelleyen büyü bozulmamıştı. Ölüm yiyenler her ne kadar bunun için uğraşsa da başaramıyor, yüzyıllardır korunan bu büyüyü bozamıyorlardı. Bozamadıkları her saniye Karanlık Lord daha da öfkeleniyor, gergin olan etrafı daha da geriyordu. Bellatrix hariç tüm ölüm yiyenler Lord'un baskısı altında titriyorlardı. Yapacakları tek yanlış şey de Nagini'nin akşam yemeği olurlardı.
Severus, yaptığı büyünün kanamayı kesmediğini görünce dudaklarından bir küfür savurdu. Büyük ihtimalle onu yaralayan bıçak büyülüydü, başka nedeni olamazdı yaranın kapanmamasının. Böyle savaşamazdı, hasar sağ kolundaydı ve asasını bile kaldıramıyordu. Siyah saçlı genç, boştaki koluyla yaralanan yere baskı yaparken kafasını arkasındaki kalın gövdeli ağaca yasladı. Bir çıkış yolu arıyordu ama yoktu. Yaslandığı yer Yasak Orman'a baktığı için karşısından gelecek bir lanet ihtimali azdı ama burdan ayrılamazdı. Yanından saniyede bir lanet geçiyordu ve başını çıkarıp bakması ölümü demekti.
Bir anda gelen çat sesiyle Severus başını hızla dayadığı yerden kaldırarak gözlerini açtı. Karşısında gördüğü sevgilisi ile gözleri doldu, üstü kan içindeydi, Severus o kanların James'e ait olmamasını diledi.
James, karşısında duran sevgilisine bakarken onun omzunu tuttuğunu fark etti. Yanına yaklaşarak elini Severus'un elinin üzerine koyduğunda hissettiği yapışkan sıvı ile dondu. Sevgilisinin omzu kanıyordu, Severus niye omzunu iyileştirmek için bir çaba harcamıyordu?
James, siyah saçlı gencin elini çekerek yara olan yere baktı. Derin gözüküyordu. James içine titrek bir nefes aldı, şuan ağlamak istemiyordu, ağlarsa güçsüz düşerdi.
Asasını kaldırarak yaralı olan omuza iyileştirme büyüleri yapmaya çalıştı ama başaramadı. Kumral saçlı genç bir kez daha denerken kaşlarını çattı, neden bu lanet olası yara kapanmıyordu?
" Büyük ihtimalle büyülü bıçakla yapıldı, o yüzden kapanmıyor. " diye açıklama yaptı siyah saçlı genç sevgilisine. James derin bir iç çekerek başını onun diğer omzuna koydu. Kollarını Severus'un bedenine sardı.
Severus çenesini James'in başının üzerine koydu. Sevgilisinin uzun ve kabarmış saçları burnunu ve yüzünü kaşındırıyordu ama umursamadı. Bir daha birlikte olamama ihtimalleri yüksekken Severus, savaşın ortasında bulduğu bu cennet anı sonuna kadar değerlendirecekti.
Bir süre öyle durdular, James ağaca çarpan lanet ile küfretmişti. Lanet, ağacı sallayıp, hafif bir yarık oluşmasını sağlamıştı. Kumral saçlı genç, sevgilisinin kolundan tuttuğu gibi oradan cisimlenmelerini sağlamıştı. Severus hissettiği tanıdık sıkıştırılma hissi ile şaştı. Ne yani, James onları cisimlemiş miydi? Kendisi niye yapamamıştı bunu?
" James, nasıl başardın? " derken okulun cisimlenme sınırından bahsediyordu. James, sevgilisinin şaşkın ve sorgulayan yüzüne karşı ukala bi gülüşle sırıtmış, ardından Severus'un saçlarına bir öpücük kondurmuştu.
" Senin sevgilin muhteşem, bebeğim. O yüzden imkansızı bile başarabiliyor. " dediğinde siyah saçlı gençten omzuna bir yumruk kazanmıştı. James hissettiği hafif acıyla inlerken sevgilisinin elinin ne denli ağır olduğunu unutmuştu. Sağ kolunu sıvazlarken küsmüş gibi kollarını göğsünde birleştirdi ve Severus'a arkasını döndü. Severus, kumral saçlı gencin tutumuna karşı gülmüş ve sağlam kolunu onun omzuna atmıştı.
