James ve Severus işlerini halletmiş sınıftan çıkmışlardı. Elini tuttuğu sevgilisiyle birlikte okulun bahçesine inmiş ve onların ağacının altına oturmuşlardı. James, Severus'u kucağına almış ve başını omzuna yatırmıştı. Etrafta kimse yoktu çünkü alacakaranlık çökmüştü havaya bu yüzden gözükmezlerdi asla.
Severus, olduğu yerden gayet memnun kollarını James'e dolamış bir şekilde oturuyordu. Siyah saçlı, saçlarında dolaşan eller ile çok iyi hissediyordu. Biraz daha oranın keyfini çıkardılar ve gidecekleri zaman Severus başını James'in omzundan kaldırıp kumrala baktı. " James... Eğer zorunda olduğum ama senin benden nefret edeceğin bir şey yapsaydım hala beni sever miydin? " gözleri dolmuştu bunu söylerken.
" Ben seni her zaman severim sevgilim, ne olduğu fark etmez her zaman severim. " diyerek cevapladı Slytherin'in sorusunu. Sevgilisinin bu soruyu neden sorduğunu az çok tahmin edebiliyordu James. Ortada herkesin bildiği bir gerçek vardı ve iki aya Hogwarts'dan, binevi güvenli bir sığınaktan ayrılacaklardı. Voldemort yükseliyordu ve mezun olduklarında nasıl bir hayatları olacakları bariz bir şekilde belliydi. Sevgilisi için endişeliydi James ama bunu ona fark ettirmiyordu.
Soğuk ve karanlık olmuştu artık hava. Ama hala orada oturuyorlardı. Severus sıkı sıkı sarılmıştı sevgilisine ve öyle uyuyordu. James sevgilisini uyandırmamaya çalışarak ayağa kalkmış ve okula doğru yürümeye başlmıştı. Kucağında ki Severus ile nereye gidebileceğini düşünüyordu şuan. Onu binasına bırakamazdı, kendi binasına da götüremezdi. Eğer öğrenilirse James'e bişey olmazdı tabiki ama siyah saçlı binasında yapamazdı. O bir Slytherin'di ve Gryffindor'dan sevgilisi olması büyük skandal sebebiydi.
James aklına gelen fikir ile gülümseyerek adımlarını yedinci kata yönlendirmişti. İhtiyaç odası onlar için en iyi yerdi. James hareket eden merdivenlerde yolları karıştırmış olsada sonunda yedinci kata varmıştı. Kapının hatırladığı yerin önünden üç kere geçti ve kapının ortaya çıkmasını bekledi. Sonrasında içinden ne istediğini söylemediğini hatırladı ve kendine kızarak bu sefer içinden ne istediğini söyleyerek üç kere kapının önünden geçti. Sonunda ortaya çıkan kapı ile sevinerek kahverengi kulpu çevirerek yine kahverengi olan kapıyı açtı ve içeri girdi. İçinden bir yatak odası geçirmişti ve istediği olmuştu, hemde baya bir ayrıntılı şekilde.
Odanın beyaz duvarları vardı. Duvarların üzerinde tablolarla asılmış çeşit çeşit resimler vardı ve kimisi büyük kimisi ise küçüktü. Odanın tek renkli bir duvarı vardı, maviydi ve yatakta o duvara dayalı bir şekilde duruyordu. James sevgilisini beyaz yatağa yatırdığında yanına kendiside yattı ve üzerlerini de örttü. Duvarda duran saate göre kalkmalarına altı saat civarı bir süre kalmıştı. James daha fazla uzatmayarak Severus'a sarıldı ve öylece uykuya daldı.
Sabah ilk kalkan haliyle Severus oldu. Kollarıyla ona sarılan biri olduğunu fark etmişti. Bu kişi tabikide sevgilisiydi. Siyah saçlı yatakta sırtını dönmüş olduğu sevgilisine doğru döndü ve onu izlemeye başladı. En sevdiği şeylerden biriydi sevgilisini izlemek. Gözleri bir süre sonra yukarıda duran saate kaydığında daha vakitlerinin olduğunu gördü ve uyandırmamaya karar verdi. En son hatırladığına göre bahçedeydiler ve onu buraya büyük ihtimalle sevgilisi taşımıştı.
James'in yanağına ufacık bir öpücük kondurdu ve odanın içinde gördüğü bir kapıya doğru ilerlemeye başladı. Odanın içinde birden çok kapı vardı ve hepsinin içine bakmak istiyordu.
İlk kapıyı açtığında orasının giyinme odası olduğunu gördü. Odanın içindeki tüm duvarlar beyaz ve aynalı dolaplar ile kaplıydı. Duvarlar krem rengindeydi. Severus, merakına yenilerek dolaplara ilerledi ve sürgülü kapağı sağa çekerek açtı. İçinde gördüğü Slytherin ve Gryffindor formaları ile küçük bir şaşkınlığa uğramıştı. Gerçekten, bu büyüleyiciydi.
Severus bu odadan çıktı ve arkasından kapıyı çekti. Sonrasında bu odanın biraz ilerisindeki odaya girdi. Girdiği yer lavaboydu ve ihtiyacı olan yeri bulmuştu. Duvarlar büyük siyah fayanslar ile döşeliydi. Kapının sağ tarafında duvara dayalı bir lavabo vardı, onun karşı çaprasında bir klozet ve onun yanında ise bir küvet, bunların hepsi beyazdı. Severus lavaboyu kullanarak elini yüzünü yıkadı ve bu odadan çıktı. Geri sevgilisinin yanına geldiğinde James'in uyanmış olduğunu gördü. Yatakta oturmuş ve etrafına bakıyordu.James gördüğü beden ile gülümseyerek yanına gelmesini işaret etmişti, Severus ise gülerek " Kalkman gerekiyor, geç kalacağız. " diye söylenmiş ve kıyafetleirn olduğu odaya girmişti. Buradan bir kaç kıyafet alsa bir şey olmazdı heralde?
Üzerine olan okul formaları ile gülümseyerek odadan geri çıkmıştı ve elinde de bir kaç tane üniforma vardı. Ne yapsındı yani orada çürüyüp gitseler miydi? Onları yatağın yanında duran küçük çekmeceli bir şeyin - onun ne olduğunu bilmiyordu - içinden bulduğu siyah çantaya koymuş ve sırtına takmıştı. Kapının açılma sesi ile sesin geldiği yere döndüğünde sevgilisini lavabonun olduğu yerden çıkarken görmüştü. Yanına gelip ona sarıldığında hafif tebessüm ederek o da ona sarıldı ve odadan çıktılar.
Okul hareketlenmeye başlamıştı ve bu yüzden zorlanmadan diğerlerinin içine karışmışlar ve binalarının önünde ayrılmışlardı. İlk önce geldikleri bina girişi Gryffindor olduğu için James sevgilisine veda ederek ayrılmış ve kimsenin olmadığını görerek dudaklarını öpmüştü. Sonrasında gülerek, hızlıca tablonun açtığı kapıdan girmiş ve gözden kaybolmuştu.
Severus da kendi binasının girişine varmış ve şifreyi söyleyip tablonun açtığı geçitten içeri girmişti. Odalara çıkan merdivenlere yöneldiğinde kendi odasına girmiş ve yatağının yanına sırtındaki siyah çantayı bırakmıştı. Yatağına uzanarak tavanı izlemeye başlamış ve sonrasında derin bir iç çekerek bavulun altında duran mektubu çıkarmıştı. Korkuyordu açmaya, kimden olduğunu biliyordu çünkü. Bir davet vardı zarfın içinde. Emredilmiş bir davet.
Severus o işareti istemiyordu, hem de hiç! Ama zorundaydı çünkü bu hayatta hiçbir zaman istediğiniz olmazdı.
Genç Slytherin elindeki zarfla öylece ayakta dikilip saatlerini harcarken çoktan kahvaltı zamanı bitmişti. James Slytherin masasında göremediği çocuk ile endişelenirken içinden kızıyordu Severus'a. Kendine bakmazdı hiçbir zaman. Bu konuda çok konuşmuştu onunla ama etki eden çok bir şey olmamıştı.
James iç çekerek ofladı. Yanında olduğu arkadaşları ona dönerken o önündeki çimenlere bakıyor ve onları eliyle yoluyordu.
Sirius arkadaşının bu haline bir iç geçirdi. Biliyordu, salak arkadaşının aşık olduğu biri vardı. Elini havaya kaldırıp hızlıca James'in bacağına vurduğunda kumral saçlı irkilmiş ve yerinden sıçramıştı. " James, kim o? "
James aval aval arkadaşına bakarken Sirius, elini kalp şeklinde yapmış ve göğsünün üzerine koymuştu. Diğerleri buna yıkılırken, James kızarmış ve bu sefer o Sirius'a vurmuştu. Hala diğerleri gülmeye devam ederken kumral saçlı söylemeye karar vermişti sevdiği kişiyi, arkadaşlarından saklamayacaktı artık.
" Aslında evet, birini seviyorum ve sevgiliyiz. " diyerek kısıkça mırıldandı James. Sirius duyduğuyla hızlıca arkadaşına dikkat kesilmiş ve söyleyeceği şeyi devam ettirmesini beklemişti. " ... Ve o kişi Severus Snape. "
James gözlerini kapamıştı, arkadaşlarının tepkisini görmek istediği çok söylenemezdi. Yaklaşık bi on saniye sonra gözlerini açtığında şok olmuş bir şekilde arkadaşlarının ona baktığını fark etti. James gözlerini herkesin üzerinde dolaştırdıktan sonra hafif yutkundu, arkadaşlarına söylemişti evet ama sevgilisi bunu pek hoş karşılamayacaktı.
Sessizliğin üzerine ilk konuşan Sirius oldu. " James, senin evleneceğin kişi Lily değil miydi? "
***
Selam selam selam. Kitabı iki üç bölüme bitireceğim galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake enemy °•°snames°•°
Fiksi Penggemar"sevgililer ama düşman rolü yapmak zorundalar"