Final: 2.4

471 39 18
                                    

yes to heaven - Lana Del Rey

🩰

Daha gözlerimi aralamaya kendimi hazır hissetmiyor olsam da Jungkook'un bileğimden omzuma doğru çıkan parmaklarını hissediyordum. "Jimin," dudakları yanağıma belli belirsiz dokunmasının ardından sakince fısıldamıştı. Hâlâ gözlerimi açamıyordum bu yüzden beni rahat bırakması için hafif bir inilti çıkartıp ona doğru iyice sokuldum. Kıkırtısını duyduğumda tebessüm edemeden duramadım. 

"Bebeğim seni bırakmayı hiç istemiyorum ama eğer bugün de gitmezsem devamsızlıktan kalacağım dersim var."  tek gözümü hafifçe araladığımda karşımdaki adam yüzünden rüya aleminden çıkamamış gibi hissetmiştim. Gözümü araladığımı fark ettiğinde gülümseyip alnıma uzun bir öpücük bıraktı. "Sana kahvaltı hazırladım. Dersin birde diye biliyorum o yüzden sakın yemeden çıkma. Okulda görüşürüz tamam mı?" belli belirsiz başımla onayladım. 

Yanımdan kalktığında çoktan üzerini giyinmiş olduğunu fark etmiştim. Battaniyeyi biraz daha kendime çekerken odadan çıkmasını bekliyordum o ise karşımda durmuş öylece bana bakıyordu. Eliyle yüzünü ovuşturdu. "Lanet olsun. Sanırım gidemeyeceğim." gülümserken az önce çektiğim battaniyeyi ittirip yerimden doğruldum. 

"Kalkma. Kalkma tamam, gidiyorum." çıplak ayaklarım yerle buluşur buluşmaz yavaşça yanına ilerledim. "Yolcu etmek istiyorum." parmaklarımı onunkilere dolayıp dış kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarını giyinmesini beklerken duvara yaslanmıştım. Her şey şimdi o kadar normal geliyor ki... Sanki uzun zamandır birlikte yaşıyormuşuz da ben her zamanki gibi onu kapıdan geçiriyormuşum. İçim sıcacık oldu. Ayakkabılarını giyip doğrulduğunda onun için kapıyı açtım dudaklarını büzüp geri geri çıktı. 

Gülümserken yanağına uzun bir öpücük bıraktım. "İyi dersler Kookie, öğleden sonra görüşürüz." kolları belimi sıkıca sardı. Bu yetmemiş olacak ki birden ayaklarım yerden kesildi. "Jungkook, sanırım artık gitmelisin." 

"Tamam, kahvaltını yapmadan çıkma güzelim." istemeye istemeye ayrıldık. Merdivenlerden inip gözden kaybolana kadar pervaza yaslı bir şekilde ona baktım. Ardından kapıyı kapattım. Sanki şimdiden özlemiş gibiyim, inanılmaz gerçekten. Yüzüme su çarpıp biraz daha kendime geldikten sonra mutfağa geçtim. Masanın üzerinde koca bir bardak süt, yiyemeyeceğim kadar çok pankek, çilek ve çikolata vardı. 

"Delireceğim cidden." kendi kendime mırıldanarak sandalyeye yerleştim. Buluştuğumuzda bunun için ona uzun bir öpücük vermeliyim.

*

"Ee ne oldu dün anlatmayacak mısın?" Jennie yan sandalyemden ağzı kulaklarındayken dile getirdiği şeyle önümdeki notlardan başımı kaldırdım. "Sabahtan beri yüzünde güller açmasından belli değil mi zaten. Sen de Jennie!" Chae kolumu dirseğiyle dürterek göz kırptı. 

"Siz ikiniz susmayacak mısınız?"

"Yoo." ikisinin bir ağızdan söylediği şeyle gözümü devirmiştim. İlk dersten beri imalar ve gülüşlerle anlatmaya çalıştıklarını artık açıkça söyleyip sinirlerimi bozuyorlardı. "Hadi kalkalım. Diğer derse geç kalacağız." notlarımı çantama tıkıp sandalyeden kalktım. Onları beklemeden kafeden ayrıldım çünkü onlar kendi aralarında hâlâ bizi çekiştiriyorlardı. Telefonumdan saate baktım, üçü biraz geçiyordu. Acaba Jungkook'un dersi bitmiş midir? Telefonumu tekrardan cebime koyarken karşıdan gelen bedeni gördüğümde istemsizce gülümsemiştim. 

"Hey," tek kolu belime sarılırken yanağıma öpücük bıraktı. Görünüşe göre bitmiş. "Selam." diye mırıldandım bende onu öperken. 

"Kahvaltını beğendin mi?" parmakları benimkilere dolandı. "Hmm, bayıldım. Teşekkür ederim." elini sıkıca kavradım. Etrafımızdan insanların akıp geçtiğini görebiliyordum ama Jungkook'un gözlerine bakmakla o kadar meşguldüm ki seslerini duyamıyordum. "Ne zaman istersen bebeğim." o derin sesiyle bana bir kere daha bebeğim derse, yemin ederim şuraya düşüp bayılacağım.

Remember me - JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin