(Bölüm şarkısı: Ölsem yeridir-Yüzyüzeyken konuşuruz, Şebnem ferah-Hoşçakal)
~~~
İnsan bazen umudunu yitirirdi. Düşünürdü artık başka çare yok diye. Hazırladı kendisini son çaresizliğine. Belki de hazırlıksız yakalanırdı. Ya o şaşkınlığın içindeki çaresizliğine, tükenmiş umuduna bakardı ya da beklediği bir çaresizliğe, tükenmiş umuduna bakardı. Hangisi daha iyiydi bilmiyorum. Benim de umudum tükenmişken ölmemem için bir kurtarıcı gelmişti. Belki de bunun adı Yaşam'dı.
Yaşamak için umudumu tüketmişken tekrar umuduma ışık tutan bir Yaşam.
Peki ben bu Yaşam'ı ne kadar tanıyordum? Nasıl bu kadar emin olabiliyordum beni yaşatacağına. Belki de umudum tükenmişken kendime tutunacak bir umut arıyordum. Belki de gerçek çaresizlik buydu. Umudun olmamasına rağmen kendine tutunacak bir umut aramak.
"Öyle kolay değil Kemal! Avukatıma böyle davranmanın bedelini her misliyle ödeyeceksin!" Bu sesi tanıyordum. Bu ses bana bir o kadar yakınken bir o kadar da uzaktı. Aren gelmişti. Yaşamam için umuduma ışık tutan adam gelmişti.
Kemal saçlarımı bıraktığında rahat bir nefes aldım. Saçlarımı eve gidince çitilesem iyi olacaktı. Ancak kurtulurdu bu adamın mikroplarından.
Aren'e baktığımda sinirden boynundaki damarlar patlayacakmış gibi görünüyordu. Üzerinde siyah gömlek, siyah pantolon ve siyah uzun bir kaban vardı. Elindeki siyah eldivenleri de dikkat çekiciydi. Ya da bana öyle geliyordu. Sarı saçlarıyla her zamanki gibi etkileyici görünüyordu. Elindeki silahı Kemal'e doğrulttu. Onu öldürecekti! Müvekkilimin böyle birşey yapmasına izin veremezdim. Bende isterdim Kemal'in gebermesini ama olmazdı.
Hızlıca Aren'in yanına gittim. "Aren onu öldüremezsin. Haklı durumdan haksız duruma düşeceksin!" Ne desem boştu. Beni dinlemiyordu bile. Midem çok kötü bulanıyordu. Düşüp bayılmazsam iyiydi.
Silah tutan kolunu tuttum. "Yapma ve avukatını dinle," dedim. Yüzünün biraz da olsa yumuşadığını gördüm. Gözucuyla bana bakıp tekrar Kemal'e döndü. Onu öldürmek için can attığını gözlerinden görebiliyordum. Arkadan Kemal'in kahkaha sesi gelince sinirle gözlerimi yumdum. Aren'den önce bu adamı ben öldürmezsem iyiydi
"Avukatını dinle biricik müvekkil." Aren'in silah tutan eli daha çok sertleşti.
"Ne istiyorsun?" Sinirine hakim olmaya çalışıyordu. Umarım beni dinler birşey yapmazdı. "Bizim sana ilettiğimiz dolu dolu uyuşturucular asıl yerine ulaşmıyormuş. Duymayacağımızı mı zannediyordun? Babana hiç benzememişsin Aren Ilgar!" Duyduklarıma şaşırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taçsız Yaşam
FantasíaSena, anne ve babasının gizemli ölümünün arkasında ne olduğunu, kimin olduğunu bulmak için avukat olmuştur. Peşinden gittiği izler sonunda gizemli bir mafya liderine ulaşmıştır. Kafasındaki tüm soruların cevabı bu gizemli adamdadır. Fakat bir gün ö...