Yerine koyulan minik kristal , şişko yanak ve benim için yeni bir maceranın kapılarını aralamıştı. Ya devam edip neler olduğunu görecek ya da risk almayıp poll'un sıcacık kollarına geri dönecektim .
Aslında cazip gelen poll ile sohbet edip derin bir uyku çekmek olsa da içimdeki merak ve heyecan daha ağır basıyordu.
Eksik olan merdiven boşlukları kristalin yerleşmesiyle tamamlanmış , gökyüzüne uzanan upuzun ve sonsuz bir yola dönüşmüştü.
Bu yolda beni neler bekliyor ? Gidip öğrenmeliyim.Üstelik yanımda obur bir arkadasim da var . Şişko yanağın varlığı bana cesaret veriyordu. Ayaklarımın dibinde çevik çevik hareketler yapıyor . Bir an önce merdivene tırmanmak için beni dürtüyordu.
Hadi bakalım seni kurabiye canavarı, yukarıda neler var gidip bir görelim.
Umarım kurabiye vardır da beni kemirmek zorunda kalmazsin .
Şişko yanak beni anlıyordu , daha önce onun kadar akıllı bir sincap görmemiştim. Birden yanaklarından 3 ceviz çıkardı.Yok artık, tüm yol boyunca bu cevizleri dışarıdan minik görünen o koca ağzında mi sakladin, kimbilir içeride daha neler neler vardır .
Yusuf dede her ceviz eksildiginde ninemle sen yedin ,ben yedim tartismasi yaparken sen bütün cevizleri afiyetle karnına indiriyor üstelik bunu yapmaktan hiç vazgeçmiyorsun .
Bu hoşuma gitmiyor değil, onları tatlı tatlı atışırken izlemek , en komik çizgi filmlerden bile daha keyifli .
Neyse çok oyalandik hadi gel bakalım buraya ...Şişko yanak montumun içinde çoktan yerini almış, o sevimli kafasinida fermuarin bittiği noktadan dışarıya çıkarmıştı bile.
Çok heyecanlıydim, merdivene tırmanmaya başlamıştım ki ilk bastigim merdivenden tatlı bir melodi yükseldi .
Bir diğerine attığım adımda bir başka Melodi. Her bastığımda sanki farklı bir notaya basıyordum, her merdiven birbirini tamamlayan çok özel bir şarkıya dönüşüyordu.Hızla tırmanmaya devam ettim , hem şarkıyı dinliyor , hemde ayaklarimla piyano çalıyor gibi olmanın keyfini yaşıyordum.
Kendimi o kadar kaptirmisim ki . Ne kadar ciktigimin farkında bile değildim.
Daha ne kadar var acaba ? Diye kafamı kaldırdigimda biraz daha yukarıda pembe bir kapının olduğunu farkettim.
Şişko yanak ritme kendini kaptırmış montun içerisinde küçük poposunu saga sola sallıyordu .
Kapıya ulasmistim , sanırım merdivenin devamı bu kapının arkasindaydi.
Kapının üzerinde yazılı bir tabela mevcuttu.Tabelada kapının açılması için bir dörtlük şiir yazmalisiniz ! Yazıyordu.
Bu da nerden çıktı böyle , neyse iyi tarafından bakalım, ya havada üç takla atın deseydi , bu ancak şişko yanağın işine yarardi .
Kapının önünde bağdaş kurmuş şiir yazmak için ilhamın gelmesini bekliyordum. Umarım uzun yoldan gelmiyordur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNDEKİ PENCERE
Novela Juvenil(Minik bir kasaba da dedesi ve ninesiyle yaşayan duru bir gün evlerinin arka bahcesinde kocaman gizemli bir cukurla karsilasir ve hayati değişir...) Bizim penceremizden baktığımızda , her şey olağan akışında ilerler . Bulutlar selam verir geçer , de...