Yazmak için çok çabalıyorum.Boşluk.
Kalbini delip geçen kocaman yaralar açıp acımasız bir biçimde kanatan, aklını karıştırıp bir süre sonra evde deliye dönmesine sebep olacak olan, özlemi ve duyduğu merak hissiyatı ile geceleri soğuk küvette yatan Park Jimin'in; şu bir hafta içersinde hissettiği en büyük duygu kesinlikle boşluktu.
Ya da belki de sadece hissedebileceği binlerce duygu ondan alınmış, sanki kalbi uzay boşluğuna atılmış ve orayı hissetmeye, orada yaşamaya mahkummuş gibi hissediyordu. Çok düşünüyordu beyninin içinde dönen düşüncelerin bol çeşitli bir salatadan hiçbir farkı yoktu ve bomboş hissediyordu. Fakat gariptir ki sanki özü buydu.
Şimdi ise tekrardan soğuk suyun içine çıplak bedenini bir kayık gibi bırakmış, ait olduğu yerde gibi hissederken tüm ışıkları kapatmış sevgilisinin cebinden çaldığı kırık sigaraları bir bir yakıp dolgun dudaklarına sıkıştırmak ile yetiniyordu.
Ne yapmalıydı?
Küvetten çıkıp yataklarında çıplak bir şekilde onu bekleyen sevgilisinin yanına mı dönmeliydi?
Ya da sevgilisinin karşısına geçip bilmediği her şeyi öğrenip sonrasında çekip gitmeli miydi? En başında Yoongiye hiç şans vermemeli miydi?
Annesinin telefonlarını açmalı mıydı?
Babasına ulaşmalı mıydı?
Taehyungu mu dinlemeliydi?
Okulunu okuyup sonrasında yurt dışına mı kaçmalıydı?
Yoongiye olan sevgisi kaçıp gitmesine izin verir miydi?
Kendisini şuracıkta öldürmeli miydi?
"Jimin"
İsmini sevdalısı olduğu iki ince pembe dudak arasından duyduğunda sigaradan çektiği nefes boğazında kalmış bir süre daha genzini yakıp ince gerdanının içinde ziyaret etmiş, iki et parçası arasından serbest bırakılmıştı. Sevgilisi kapalı kapının ardından ona seslenirken Jiminin yapabildiği tek şey gözlerini kapatıp kafasının içinde dönüp dolaşan, duyabildiği ama duyamayıp varlığını hissettiği tüm sesleri yok etmeyi dilemekti.
Ama ne dersin, tanrı zarını senin kaderin için atar ve zar çıktığı elin adamıdır karşı taraf için çalışmaz. Tanrı zarını milyonlarca kez Jimin için atmıştı fakat işler asla Jiminin istediği dilediği şekilde gitmemişti.
"İçeri geliyorum, müsaitsen"
"Ev senin bana neden soruyorsun" tombul parmakları arasında yanan sigara külleri ve pisliği ile beraber küvetin içerisinde ki soğuk suya düşmüştü. Külleri su yüzeyinde yayılmış, izmariti öylece yüzmüştü suyun üzerinde.
Kapalı olan kapı yavaşça aralanmış, Yoongi içeri adımlamıştı. Gözlerini Jiminin çıplak vücudu üzerinde birazcık gezdirmiş ve sonrasında suyun üzerinde yüzen izmaritlerden anlamıştı sigaralarının neden kaybolduğunu.
"Birlikte içebilirdik" soğuk suyla dolu küvete yanaşmış, ıslanıp ıslanmayacağını umursamadan kenarında oturmuştu. Elleri Jiminin saçlarına uzanmış ve ıslak telleri parmakları arasında gezdirmişti. "Bana izin verir miydin?" gülümsedi Yoongi ve iki dudağı gerilmişken kafasını hayır anlamında salladı. "Zararlı" dedi. "Senin içinde"
"Çık hadi, su çok soğuk" Jimin sırtını yaslandığı yerden yavaşça ayrıldı. Uzun bacakları küvete serbestçe uzanmış iken tek kalça kemiğinin üzerine döndü, tüm bedenini sevgilisinin güzel çehresine çevirdi. Kollarını narin bir biçimde gözlerini sevgilisinin iki gözünden çekmeden küvete yasladı ve başını kollarına yerleştirdi. "Girmek ister misin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sky |yoonmin|
FanfictionKüçük olan titreyen ellerini yavaşça kucağında oturduğu adamın yaralarına merhem olmak için kullandı. Kendi bedeninde ki yaralar henüz kapanmamışken; ağlayarak sevgilisinin patlamış dudağını temizliyordu. Sevgilisi uzun kemikli elini kucağın da ki g...