Okyanus

72 14 5
                                    


Çok uzun zaman oldu.




















Kolye.

Siyahlara bürünmüş, cehennem ve ölümü temsil ettiğine kendini inandırmış olan genç adam, parmakları arasından sarkan, zarifliğin temsili gibi görünen kolyeye bakıyordu. Sevgilisinin yattığı yataktan çıkıp, gitmeden önce onu görmesini, açıklama yapma şansı vermesini ve onu bekleyeceğine dair söz vermesini bekliyordu.

Hayatı boyunca sahip olduğu hiçliğin içinde ki en güzel karanlıktı Jimin onun için. O kadar güzel bir karanlığa sahipti ki onun hiçliğinin içinde, Yoongi onu hemen bulmuş ve onun karanlık gibi görünmesine rağmen hiçliğini değiştirmesine izin vermişti.

Jimin, Yoongi'ye ellerinde taşıdığı tüm renkleri vermiş, tenine özenle çiçekler dikmişti. Onların üzerinde apaydınlık bir gökyüzü oluşturmuş ve ikisini birlikte içine hapsetmişti. Gökyüzü parlamış, parlamış ve sürekli parlatılacağına dair sözler almıştı. Yoongi onun ışığının altında teninde ki çiçekleri beslemiş, can suyundan yudum yudum içmiş ve aynı şartları güzel sevgilisine de sağlamak istemişti fakat kendi inşa edilmesine izin verdiği gökyüzünü paramparça eden taraf o olmuştu.

"Ne bekliyorsun hala?" arkasından gelen tanıdık ses ile derin bir nefes verdi Yoongi. Yorgunluğunun bitkinliğinin sesi nefesinden bile anlaşılmaktaydı fakat acı içinde olan sevgilisi bunu anlar mıydı? İstemeyerekte olsa arkasını döndü ve karşısında ki kahveli çocuğa baktı.

"Taehyung, git başımdan" kahveli çocuk siyahlar içindekine sahte bir gülüş bıraktı ve dudaklarını ısırdı. Dalga geçtiği ve bundan zevk alıyormuş gibi göründüğü her halinden belliydi fakat onun aldığı zevk sadece Yoongi'nin sinirlerini tepesine çıkartmaya yarıyordu. Yoongi'nin istediği tek şey karşısında ki çocuğa sağlam bir dayak atmaktı fakat son üç gün içinde yaşadığı şeylerden dolayı artık elini kaldıracak gücü kalmamıştı. Hayatta kalacak gücü bile yoktu artık Yoongi'nin. Tek dayanağı gökyüzüydü fakat gökyüzüsü paramparça olmuş bir şekilde kırmızı yağmurlarını döküyordu. Ya da gökyüzü hep kırmızıydı.

"Kaybettin, kabullen" kaybetmediğini biliyordu Yoongi. Kazandığını, girdiği ve gireceği her savaşı pek çok şey kaybetse bile kazanacağını biliyordu her zaman. Sahip olduğuna sahip çıkar, kimseye vermez, kendi avuçları arasında narin bir çiçek edasına saklardı sahip olduğunu. Jimin'in ona ait olduğunu biliyordu. Bu dünyada herkes, kim onu severse; onu severdi. Jimin'in onu sevdiğini, kendisinin Jimin için her şeyi göze alabileceğini biliyordu.

En değerlisini kayıp edecek kadar.

"Ben Jimin'den uzak kalsam ne olur ki?" karanlık olan gözleri mümkünatı varmış gibi daha da karardı kelimeleri iki dudağı arasından çıkarken. Korkunç görünmek istemiyordu ancak günlerdir uykusuz kalmış cılız bedeni, morarmaya yakın parmak uçları, simsiyah gözlerinin altında oluşmuş karanlıklar ve solmuş teni, çatlamış dudakları karşısında ki gence korku vermek için ister istemez yeterli geliyordu. Kavruk tenli hafifçe ister istemez gerilmiş, omuzlarını sarsmıştı.

Yoongi biliyordu, Taehyung ölümden korkuyordu ve karşısında ki kişi ona buram buram ölüm kokusu veriyordu. Ölümün en yakın arkadaşı olmuştu Yoongi şu üç gün içinde.

"Sen ona sahip olmadıkça, onun aklı ve kalbi tamamen bana ait oldukça ben güzel gökyüzümden uzak kalsam ne olur ki?" Taehyung'un tırstığını bilircesine ona adımlarını attı Yoongi. Her ne kadar korkmuyormuş gibi görünmek istese de korkuyordu Kim.

"Unutacak seni, elbette unutacak ve benim sevgimi görmezden gelebildiği gibi seni de görmezden gelecek"

"Ben kendimi onun kalbine mühürledim"

My Sky |yoonmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin