Geçti

269 31 41
                                    


İyi okumalar;


















Kulaklığımı takıp içeriden bana seslenen anneme sevgi dolu bir öpücük attım ve kapıyı kapatıp çıktım. Taehyung ile gideceğimiz işimizin ilk günüydü bugün ve bizim eve uzak olduğu için otobüsle gidecektim. Taehyung bana birlikte gidelim demişti ancak sonra ablası ile bir işi çıkmış, ona yardım etmek için benden daha erken çıkmıştı. İşe zamanında yetişeceğini her türlü biliyordum.

Yavaş ve ufak adımlarımla otobüs durağına doğru ilerlemeye başladım. Güneş tepe de, gökyüzünde parlıyordu ve yaz aylarının hafif bir esintisi vardı sokaklarda. Bu hafif esinti tüm vücudumu yalayıp geçiyor, tüm sorunlarımı alırmışçasına benim her tarafımı sarmalıyordu.

Bazen düşünürdüm.

Sonra da neden düşündüğüm hakkında tekrar düşünür, kendimi saçma sorulara boğardım.

İnsanlar için mutlu olmak ne demekti?

Yaşadığım tüm süreç boyunca kendimden ya da hayatımdan çok büyük beklentilere sahip olmamıştım. Benim için başarabildiğim, yapabildiğim, sahip olabildiğim en ufak şeyler bile yeterliydi. Yaşadığım pek çok şeyden pişmanlık duyuyor olsam bile sahip olduklarım, elimde olan şeyler beni memnun ederdi. Ufak bir ailenin ufak bir çocuğuydum.

Ancak ne zaman gerçekten mutlu hissetmiştim?

Bu soru insanlara sorulduğunda, hepsi yüzlerine sahte bir maske ve ağızlarına eski tip bir kaset koyup bir şeyler söylemesini biliyor. Bu durum beni mutlu ve huzurlu eder, bu olay olursa kötü hissederim tarzında pek çok sahte cümlelere sahipler ama kendilerini neden böyle kısıtladıklarını hiç bir zaman anlayamamıştım. Mutlu ya da üzgün olmak bir şeyler ile kısıtlanabilir duygular mıydı?

Doğru değildi.

İnsanların kendi duygularını belirli olaylarla kısıtlandırmaları ve bunları benimsemeleri bence hiç doğru değildi.

Bazen gökyüzüne bakmak beni gülümsetirken, bazende intihar etmek istememe sebep oluyordu.

Bize verilen aklı hiç bir zaman doğru bir şekilde kullanabilen bir ırk değildik. Düşünülmemesi gereken şeyler üzerine düşünüyor, yapılmaması gereken şeyler yapıyor, hiç bir şey bilmeden başkalarına aptalca laflar edebiliyorduk ve belki birazcık daha aklımızı kullansak böyle olmayabilirdik.

İnsanları sevmiyordum.

En önemlisi ise doğru ile yanlışı ayırt edemiyorduk.

Klişe bir söz vardır ve bunu eminim ki duymuşsunuzdur.

Diğerlerinin doğrusu bizim doğrumuz olmak zorunda değil, doğru yanlışımızı kendimiz belirleyebilir.

En büyük ve saçma hataları yaptıktan sonra bile bunu söyleyip yaptığımız hatanın doğruluğuna kendimizi inandırıyorduk ve en sonunda dediğimiz şey, ben hata yapmadım. Ben kendi doğrumu yaptım oluyordu. Basit bir durum ile açıklamam gerekirse de; yaptığı herşeyi doğru yapan bir adam ve karşısında tamamen herşeyi yanlış yapan insanlar, bu durumda ortaya ahlak kavramıyla ilgili, doğru yanlış kavramıyla ilgili bir soru atılmış olsa, çoğunluğun yaptığı şeyler ahlak ve doğru, tekilin yaptığı şeyler ise yanlış ve ahlaksızlık olarak algılanırdı.

Belki de yaşamamız bile koskocaman bir yanlıştı fakat biz hepimiz yaşamın güzelliğine, umutlarına, şansına, mutluluğuna, üzgünlüğüne inanıyorduk.

Gerçekten düşünülünce saçmay değil mi?

Henüz on yedi yaşındayım ve hayat hakkında herhangi bir tecrübeye sahip değilim. Hayatımda başarmış olupta, kendimle gurur duyabileceğim bir başarıya da sahip değilim. Hiçbir şeyi olmayan bir gencim ve bir şekilde yaşayıp gidiyorum. Kendim için her şey çok kolaymış gibi davranıyorum ve insanların gözünde moral verici, mutlu, neşeli kişi olarak biliniyorum.

My Sky |yoonmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin