Sevmemeliyiz artık

55 9 7
                                    


İyi okumalar;













"Bundan da ister misin" sandalyede hemen yan tarafımda oturan, büyük gözleri, şekilli burnu, ince dudakları ve gülümseyince ortaya çıkan tavşan dişleri ile bana bakan, tatlılığının ardında oldukça sert bir kişilik taşıdığını anlayabildiğim çocuğa baktım.

"Yeterince yedim" Jimin son olaylardan sonra -annesinin Yoongiyi öğrenmesi ve onları azarlamasından beri- asla işe gelmemişti ve bu da haliyle her iki yerden de kovulmasına sebep olmuştu. Şimdi kafede yanımda çalışan bu genç çocuk -büyük ihtimal benim gibi okul parası çıkarmaya çalışıyordu- bana oldukça yabancı geliyordu. Jimini görememek onun varlığını hissedememek benim için o kadar soğuk ve yabancı hislerdi ki beynim sürekli aklımın içinde bağırıp duruyordu, Yoongi onu senden çaldı.

Jiminin isteyerek orada olduğunu biliyordum. Onun evinde kalıyordu, onunla uyuyordu, onunla yemek yiyor, onunla konuşuyordu benimle yapabileceği her aktiviteyi onunla yapıyordu ve durum böyle bir haldeyken benim yapabildiğim tek şey Yoongi ile aramdaki farkın ne olduğunu sorgulayıp, Jiminin benim yerime neden onu seçtiğini düşünüp kafayı yemekti.

"İyiki bulmuşum işi yemekler bedava" tıka basa karnını doyuruyordu ve fazlasıyla konuşup dikkatimi dağıtmaktan başka bir işe de yaramıyordu. Sessizlik istiyordum. Adının Jungkook olduğunu öğrendiğim çocuğun bir kez olsun benimle konuşmaya çalışmak yerine susup oturmasını istiyordum.

Cevap vermediğim zaman beni daha çok darlıyordu ve gerçekten sinir bozucuydu. Düşünün tepenizde sürekli ağlayan ve susmayan bir bebek var, işte Jungkook tıpkı öyleydi. Bütün gün konuşuyor ve asla susmuyordu.

"Sende çok dönüşün, elektrik alamıyorum senden"

"Çok elektrikliyim ben çarparım seni"

"Ne güldüm, ne güldüm" gözlerini devirip kızgın bir ifade ile yanımdan kalktığında büyük ihtimal yanına gidip özür dilememi onunla konuşmamı bekliyordu fakat gitmesi benim için iyi ve rahat bir şey olmuştu.

İşler durgun olduğu için oturup düşünmek için burada zamanım kalıyordu. Bütün gün etrafımı inceleyip yaşananları düşünüyordum. Ergen gençleri kandırmak için yazılmış bir film gibiydi tüm hayatım ve her işin sonunda umudu olup bir şeyleri başaran adam oluyordum. Klişelerden oluşuyordu belki de tüm yaşadıklarımız fakat bizim açımızdan bakıldığında yorucuydu.

Tüm gün düşünmekten başka yapabildiğim veya yapabileceğim bir şey kalmamıştı. Düşün, düşün, düşün sonra duraksa, ne yaptığını sorgula, düşünceler tekrardan kafanın içini doldursun seni çıldırtacak bir noktaya getirsin etrafında ki insanların neden durgun olduğun hakkında olan sorularını ve bana anlatabilirsin diye başlayan cümlelerini dinle, daha fazla düşün, daha fazla sorgula, pişman ol, sevin, ağlamak iste fakat gözünden bir damla düşmesin, güçlü görünmek iste fakat kolunu kaldıramayacak kadar halsiz hisset. Oh.

1,2,3..

Sayı saymak gibiydi geçen tüm günlerim. Sürekli aynı bir rutin içinde devam eden düşüncelerimin kafamın içinden çıkıp gitmesini asla bulamayacağım yerlerde solup kaybolmalarını istiyordum. Dalgınlığımın arasında ki düşüncelerin puslu havası beni boğuyordu.

Bilmediğim çok fazla şey vardı veya bilip anlamlandıramadığım çok şey vardı. Duymaktan kaçındığım ya da duyunca kulaklarımı parçalamak isteyeceğim kadar kötü şeyler vardı.

Tek bildiğim Yoongi, Jimin'i aldatmadan önce annesinin gizemli bir şekilde öldüğü, sonra Yoonginin Tzuyu denen kızla birlikte olduğu ve Jimine sürpriz için hazırladığı akşam yemeğinde babasının gelip Yoongi ile kavga etmesi.

My Sky |yoonmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin