Yorgana sıkıca sarılmış öylece yatarken Azer sevdiğinin göğüsüne yaslanıp kalp atışlarını dinliyordu
Karaca : Azer
Azer : Sessiz ol duyamıyorum
Karaca : Manyak mısın sen be
Azer : Manyağım var mı
Karaca : Napalım böyle bulduk seni
Azer : Aşıksın bana yani
Karaca : Ben onu demedim
Azer : Hayatımda senin kadar inatçı birini görmedim be kızım
Karaca : O kadar kolay değil
Azer : Farkındamısın şuan benim yanımdasın ve üstelik
Karaca : Tamam sus be
Azer : Bak ya bundan 20 dakika kadar önce hiç utanman yoktu
Karaca : Hala yok ama konuşma işte
Azer : anladım ben anlıycağımı
Karaca : Benim gitmem lazım
Üstünü giyinirken Azer ani bir hareketle tekrar yanına çekip kafasını boynuna gömmüştü bile doya doya kokusunu içine çekiyordu
Azer : Evlen benle
Karaca : Konuştuk bunu
Azer : Ciddiyim hemen şimdi
Karaca : Azer delirme
Azer : Seni istiyorum kızım ben her sabah senin şu güzel yüzüne bakıyım istiyorum çocuklarım olsun istiyorum senden lan
Karaca : Sana aşığım
Azer : Ha
Karaca : Ha mı denir ayı
Azer : Ya sen ne çeşit bir manyaksın daha demin söylemiyordun
Karaca : Şimdi söylüyorum var mı. Ayrıca bana manyak diyene bak
Azer : Hastayım kızım sana
Dudakları birleşmiş uzun bir öpüşmeden sonra hiç istemesede Azer sevdiğini Çukur'a bırakmak zorunda kalmıştı
- Kafe -
Duygu pastalarını yerleştirmiş yerinden kalkarken biranda karşısında Yılmaz'ı görmek onu baya korkutmuştu
Duygu : Allahın delisi
Yılmaz : Ne var ya yemek yiyicektik işte
Duygu : Hani sözleşicektik
Yılmaz : Valla tek boş anım bu sende kapattın gördüğüm kadarıyla
Duygu : Evet geç kaldın
Yılmaz : Biz hazırlarız o zaman
Çeketini çıkarıp mutfağa girdiğinde Duygu şaşkınlıkla arkasından baka kalmıştı ama bi o kadar da hoşuan gitmişti bu hali
- Çukur -
Akın kahvede otururken duvarda babasının çocukluk fotoğrafını görünce kalbinde bir sızı his etmişti hemde çok büyük bir sızı. Bababsızlık çok zordu bide annesizlilk hayatta kalan tek ailesine kardeşine dört elle sarılmıştı bı yüzden
Aliço : Gelebilir miyim Akın
Akın : Gel tabi Aliço
Aliço : Selim'i özledin dimi
Akın : Özlemediğim bir gün bile yok ki be Aliço
Aliço : Gel benle gel
Akın : Nereye
Aliço : Gel sen gel
Ne olduğunu anlamamıştı ama Aliço'nun bir bildiği vardı kesin diye düşünüp onu dinleyip arkasından gitmişti
- Kurtuluş'lar -
Azer odasında elinde telefonu ile Karaca'nın fotoğraflarına barken ne ara bu kadar bağlanmıştı ki ona anlamıyordu bile
Azer : Ne ara bu kadar bağlandım ki ben sana be. Ama sana söz gülüm sana çocukluğunu kim zehir ettiyse bulucam sana
Resmini öptükten sonra aşağı indiğinde aklındaki bazı sorular tekrar kurcalamaya başlamıştı bile. Kardeşi Savaş'ın ölümü
Azer : Salih değilse kim bunu yapan lan
Cevap araması gerekiyordu Karaca'dan mekana gidiceğini duyduğu için hemen o mekana gitmiş Karaca'dan daha önce davranmıştı
- Kulübe -
Beraber kulübeye geldiklerinde aliço tahtaların arasından bir kutu çıkarmış içini açtığında ise bir sürü fotoğraf vardı ve belgeler vardı
Akın : ama bunlar
Aliço : Selim verdi bunları Selim size vermemi söyledi bana
Akın : Bunlar tapu ama
Aliço : Ne tapusu bilmiyorum ben bilmiyorum ama bir de anahtar var anahtar. Selim söylemedi ama nolduğnu bir türlü
Ne sizce bu anahtar