13.Bölüm

136 12 30
                                    

Gerçekten de tek o günün kayıtları yoktu ama ona denen şey ''Kameralar göstermelik kayıt yapmaz'' olmuş ama şimdi bütün günlerin kayıtları vardı 

Azer : Biri çok fena oynuyor kim ulan bu 

Karaca : Azer bunu yapan kişi belliki senin amcamla düşman olmanı istemiş 

Azer : Kim sence 

Karaca : Valla o kadar çok kişi vardır ki senin amcamla düşman olmanı isteyen 

Azer : Gülüm bana yardım edersin dimi 

Karaca : Etmiycek olsam burada işim ne manyak 

Birbirlerine sıkıca sarıldıklarında Azer derince bu gül kokusunu içine çekmişti çocukluğunu ve gençliği elinden kayıp gitmişti ama Karaca'yı tanıdığından beri sanki o günleri ona geri vermişlerdi 

- Çukur - 

Salih ve Saadet çocukluklarında buluştıkları gizli yerde konuşuyorlardı daha doğrusu tartışıyorlardı

Saadet : Salih gözünü seviyim sakin ol artık 

Salih : Ne sakini Saadiş ya resmen benim kara kızımla o herif baş başa yemek yiyordu 

Saadet : Karaca'ya nasıl baktığını gördün mü. Yada Karaca'nın ona 

Salih : Ne demek o 

Saadet : Salih adam bizim kara kızımıza çok aşık aynı şekilde Karaca'da ona 

Salih : Ya Saadiş herif düşman bize düşman manyağın önde gideni ya zarar verirse 

Saadet : Sende düşmandın zamanında ama bak noldu evlendik çocuğumuz var. Neden Karaca'da yaşamasın bunu hem bizim Karaca'mı kendini bilmez bu konuda hata yapar mı o 

Doğru yapmazdı ama o hiç tanımaya fırsat bulamadığı kardeşi Selim'in emanetiydi mezarında söz vermişti çocuklarına ve katillerini bulucağına 

- Azer ve Karaca - 

Karaca deponun bir köşesinde ki Yılmaz Güney kitaplarına bakarken Azer arkasından sımsıkı sarılıp boynunu uzunca öpmüştü 

Azer : Kitap okumayı seviyorsun galiba 

Karaca : Babam sağ olsun o alıştırdı benide abimide 

Azer : Selim Koçovalı'yı tanımayı çok isterdim 

Karaca : Senden nefret ederdi 

Azer : O niye be düşman olduğum için mi yok 

Karaca : Yok onu umursamazdı benim hayatımda olduğun için nefret ederdi senden 

Azer : Kızına düşkün bir babaydı anladığım kadarıyla 

Karaca : Öyleydi 

- 2004 - 

Selim yorgun bir şekilde bahçeden içeri girdiğinde camda bekleyen küçük kızını gördüğünde bütün yorgunluğu uçup gitmiş kocaman gülümsemişti. Küçük Karaca'da babasını gördüğünde sevinçle ellerini çırtıktan koşarak kapının önüne gelmişti ama açamamıştı Selim kapıyı açtığında kızını kucağına almıştı 

Selim : Kız sen neden uyumadın 

Karaca : Seni bekledim babacım 

Selim : Ama saat çok geç oldu 

Karaca : Olsun ben hep karşılarım seni 

Selim : Günün birinde benden başkasını seversin ama 

Karaca : Sevmem ben hep senin yanında olucam babacım 

Selim : Bende hep senin yanında olucam güzel kızım 

Baba kız birbirlerine sıkıca sarıldıkları merdivenin başında Ayle'de gülümseyerek onlara bakıyordu 

- Şimdiki Zaman - 

Karaca : Ama 2 yıl sonra babamı annemi doğmamış kardeşimi çekip aldılar bizden 

Azer : Noldu o gece 

Karaca : Tam bilmiyorum gibi he gece olduğu gibi sohbet ederken dışarıdan ses geldi babam aceleyle bizi üst kata gönderdi sonra bir ses daha geldi annem indi aşağı. İkiside geri dönücez dediler ama dönmediler 

Kendini daha fazla tutmamadan ağlamaya başlamıştı uzun zamandır ilk defa hıçkıra hıçkıra ağlıyordu abisinin yanında bile duygularını saklardı genelde 

Azer : Ben yanındaydım ve seni asla bırakmıycam tamam mı 

Karaca : Çocukken annem ve babamın katilini bulursak onlar geri dönücek sanardım. ama öyle olamdığını anlayınca o büyütmeye çalışstığım çok öldü Azer. Hep 6 yaşında kaldı

İlk defa sevdiğinin yarasını görmek sandığından ağır gelmişti çünkü bunu silemiyceğini bildiği için ağır geliyordu 

- Kafe - 

Duygu tezgah düznlerken işini bitirince kafasını kaldırdığında Yılmaz'ı görmesiyle gözlerini devirmişti 

Duygu : Sıktın ama 

Yılmaz : Yemek teklifimi kabul ediyorsun o zaman 

Duygu : Kabul edersem peşimi bırakıcak mısın 

Yılmaz  : Hayır 

Duygu : O zaman hayır 

Yılmaz : Ya nolur lütfen bana güven 

Duygu : Bir şartla kabul ederim 

Yılmaz :Neymiş 

Duygu : Bu yemekten sonra da eğer seni görmek istemezsem bir daha asla karşıma çıkmıycaksın 

Yılmaz : Kabul 

Duygu : Ne zaman ve nerede 

Yılmaz : Ben sana mesaj atarım 

Duygu : Numaramı nereden bulucaksın peki 

Yılmaz : Beni hafife alma 

Göz kırpıp gittiğinde Duygu'da istemsizce gülmeye başlamıştı gerçektende baş belasıydı bu adam 

- Çukur - 

Karaca eve geldiğinde yüzüne yediği sert tokat ile neye uğradığını şaşırmıştı kafasını kaldırıp baktığında Cumali Koçovalı'yı zar zor tuttuklarını görmüştü 


Kara SevdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin