Karanlık 2

42 3 0
                                    


Seansın bitmesine birkaç dakika kalmıştı. Her hâlinden belliydi burada olmak istemediği. Küstahça bacaklarını üst üste atmış etrafa bakınıyor, arada gözlerini bana dikiyordu. Sanki uygarlığını bedenim üzerine çoktan kurmuştu da zevk alıyordu. Sıkıntıdan biraz bunalmış şekilde mesleğimin sorumluluğunu koruyup yeniden konuşmak için ağzımı açtım:

"Tam olarak neden buradasınız peki? Biliyorum kendi isteğinizle gelmediniz ama yanınızda olmayı çok isterim. Belki de kötü tecrübeler yaşadınız ama hepsi geçmişte kaldı di mi? Artık burada güvendesiniz." Beni dinliyordu, güvendesiniz dediğim anda yüzünde yarım yamalak bir gülümseme oluşmuştu. Belki nedenini sonradan anlayacağım tehlikeli bir gülümsemeydi. Belli ki güvende olmayan o değil, onun yanındakilerdi.

Ses vermeden çıkıp gitti öylece odamdan. Belli ki zor olacaktı, hayallerimdeki gibi hemen açılıp beni başarılı bir psikolog yapmaya niyeti yoktu henüz. 

Belki biraz daha bilgi alırım diye asistanımın yanına doğru adımladım, en azından onunla laflamak iyi gelirdi. Dikkatim gizemli adamdan bir nebze olsun uzaklaşırdı.  

                                                                        ***

"Yani anlayacağınız böyle işte, Deniz Bey ailesini dahi korkutmuş, pek yakın da değillermiş zaten. Daha çok kendi hâlinde takılırmış. Son olaydan sonra her şeyi yok etmiş. Tedavi aldığını, artık zararsız biri olduğunu söylediler ama ben pek inanmadım Derin Hanım. Geçmişte böyle değilmiş ama, iş hayatında başarılı, sosyal bir adammış."

 Anlattıklarından sonra kafam daha da karışmıştı onunla ilgili. Haftaya yine gelecekti, eğer böyle davranmaya devam ederse başarıma gölge düşürebilir diye geçirdim içimden. 


"Geriye kalan seanslarımı iptal edelim olur mu? Sen haber verirsin. Bugün biraz dinlenmeye ihtiyacım var."

                                                                    ***

"Gözlerinin beni ne denli yaktığının farkında mısın? Bakışların bile ıslanmama yetiyor."

Yine gözlerini bana dikmiş delicesine bakıyordu, eridiğimin farkında bile değildi. Oturduğu yerden doğruldu ve burnunu yavaşça boynumda gezdirmeye başladı. 

"Nefes al, sana her yaklaştığımda nefesini kesmek hoşuma gidiyor ama..." Dudaklarından bu cümleler çıkarken sert eli yavaşça boynumu kavramaya başlamıştı. "Ama henüz nefesini kesmek istemiyorum." Kısa süreliğine sıktığı boynumu bıraktıktan sonra aldığım nefese şükürlerimi sunuyordum. 

Elleri uzun bir süre bedenimde gezindi. Kalçamdan süzülerek sırtımda alevler yaratmaya devam etti. Üstümde yarattığı etkiyi seviyordum. Bana yaşadığımı, nefes aldığımı hissettiriyordu. 

"Devam etmeni istiyorum, dokun bana. Hiç dokunmadığın gibi dokun, nefesimi kes Deniz, sularında boğulmak istiyorum" 

Deniz benimle konuşmuyordu, daha fazlasını istiyordum ama hareketleri fazlasıyla yavaşlamıştı. 

"Şimdi değil Derin, şimdi değil. Hiç hazır olmadığın bir an hissedeceksin ne derin, ne tehlikeli suların içinde boğulacağını..."


SanrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin