Gelen klik sesiyle, gözlerimi sıkıca yumdum ve şehit olmayı bekledim. Ancak ne bir ses, ne patlayan bir bomba vardı.
Künye bizim 'tehlike' anlamına gelen kelimemizdi. 'Künyeyi bul' diyerek aslında ona tehlikeyi bul mesajı vermiştim. Fırtına geliyor deseydim tehlikenin canlı bir tehdit, künye ise cansız bir nesne olduğunu belli ediyordu. Üniversite yıllarından beri onu tanıdığım, birlikte birçok operasyonlara çıktığımız ve üçüncü yol arkadaşımız Dombimizi yani Melih'imizi kaybettiğimiz zamanlardan beri kendi aramızda bir dil geliştirmiştik. Tuba'yla bir kalabalığın içinde her konuda açık açık konuşabilir, çevremizde bizi dinleyenler ne saçmaladığımızı anlamazdı ama biz birbirimizi anlardık.
Büyük ihtimal bomba düzeneğini timimle birlikte aramış ve kaynağı bulmuşlardı çok şükür ki. Kuzgun bombalardan anlasa da, Ece bomba uzmanı olduğu ve işinde çok iyi olduğu için birlikte hallettiklerini düşünüyordum.
Gri, tedirgin bir şekilde elindeki kumandaya bakıyordu. Parmakları titreyerek bir kez daha düğmeye bastı, sonra bir kez daha. Ama cihazdan beklediği patlama gerçekleşmedi. Gözlerindeki korkunun yerini çaresizlik aldı. Bu anlık duygu değişimi bir öfkeye dönüştü ve kumandayı olanca gücüyle duvara fırlattı. Kumanda, duvara çarpıp yere düşerken, odadaki gergin sessizlik bir anlığına kesildi. Ama yalnızca bir anlığına.
Benim için o an harekete geçme anıydı. Hiç tereddüt etmeden silahımı doğrulttum ve gözümü bile kırpmadan Gri’nin bacaklarına iki kez ateş ettim. Odayı çınlatan iki silah sesi yankılandı. Gri acıyla yere yığıldı, dizlerini kavramıştı; yüzündeki ifade tarifsiz bir ızdırabı anlatıyordu. Ama ben ona bakacak durumda değildim.
Gözlerim hızla yerde yatan abime kaydı. Nabzını kontrol etmek için boynuna dokunduğumda hâlâ atan bir ritim hissettim. Şükür ki yaşıyordu. Ama iyi değildi, bunu her zerremle hissediyordum. Göğsü düzensiz kalkıp iniyordu, ağzından akan kan ise durumunun sandığımdan daha kötü olduğunu haykırıyordu. Zamana karşı yarıştığımızı biliyordum.
"Anıl buraya koş!" diye bağırdım, sesim çatallandı. Tüm gücümle bir kez daha bağırdım: "Anıl! Acele et!" O anda elimden gelen tek şey Poyraz'ın yarasına bastırmak ve çaresizlik içinde Anıl’a seslenmekti. Elimdeki bu kan Poyraz’a aitti ve geri dönüşü olmayan bir yerden hızla akıyordu.
"Dayan, abi. Anıl geliyor. Bize zaman kazandır." Bir yandan da ona bağırıyordum.
Birkaç dakika içinde merdivenlerde koşma sesiyle bizimkilerin geldiğini anladım. Odaya girdiklerinde yerde yatan abime hepsi korkuyla bakmaya başladılar. Anıl, hemen çantasını çıkartıp içinden tıbbi malzemeleri boşalttı ve Poyraz'la ilgilenmeye başladı.
"Komutanım çekilin" diyen Anıl'ın sesiyle, gözümden yaş akarken kenara çekildim ve Poyraz'ın güzel yüzüne bakmaya devam ettim. Gözleri açıktı ama baygın bakıyordu.
"Şimdi değil, şimdi değil. Abi lütfen bırakma beni lütfen" diye bağırıp elini tuttum.
"Se-seni seviyorum Gökçen"
Poyraz'ın sesi çok kısık ve zor çıkmıştı. Hayır şimdi şehit olamazdı. Burada, benim yüzümden değil.
"Lütfen, lütfen dayan abi, ben de seni çok seviyorum." Dedim ve sımsıkı elini tuttum. Anıl müdahaleye hızlı hızlı devam ediyordu. Ona yeni kavuşmuşken kaybedemezdim. Tuba omzuma dokundu destek olurcasına. Aklıma gelen Gri yılanı ile sinirle ayağa kalktım ve Gri'nin yanına adımladım.
Gri'yi yakasından tutup oturttum ve yüzüne defalarca yumruk atmaya başladım. Inliyordu. Onu burada öldürecektim. Bu adamın fişini çekmiştim. Ölümü benim elimden olacaktı. İçime şeytan girmiş gibi yumruklarımı yüzüne indirdim.
Attığım darbelerin ardından bayılan adamı fark etmedim bile, hâlâ hırsla vurmaya devam ediyordum. Onun kafasını kopartmak istiyordum. Hatta istekle kalmadı; boynunu tutup yerinden çıkartmak için hazırlanırken, Kuzgun araya girip onu benim ellerimden aldı. Bu sefer Kuzgun'a yumruk atmaya çalıştım ama beni ters bir şekilde tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK (Düzenlenecek)
ActionÜsteğmen GÖKÇEN TOPRAK, Çok zor şartlara karşı vermiş olduğu mücadelede hayatı yenmiş bir kadın... Bu buruk kadının aile sıcaklığını bulma yolunda karşısına çıkan; ihanet, yalanlar, bedeller ve sırlar ile mutluluk, eğlence ve aşk'ı bulma hikayesine...