''Gelseydin, herkesleri kıskandıracak kadar severdik birbirimizi. Gittin, şimdi ben kokunu kıskanıyorum. Bembeyaz, iliklerime kadar işleyen boynunu başkalarının keşfetmesinden korkuyorum.
Gel yine, yalnızca konuşuruz. Eskisi gibi.
Sadece eskisi gibi.''
*
Yaşlar birbir süzülüyor yanaklarımdan, bileklerime bakıyorum.Ard arda sırayla atılmış derin çizikler, iz bırakmış kollarımda.
Boğazıma dokunuyorum, tam ölmeye ramak kalmışken kurtarılmam göz önüne geliyor.
Karşımda koca bir deniz. Çok yüksekteyim, atlasam kavuşacağız gibi.
Sen derinlerdesin, benim amacımsa batmak.
Ölmeyi bile beceremediğim aklıma geliyor, daha fazla ağlıyorum.
Yeni bir hayata başlamak benim neyime?
Evde oturup, kısa sürede ölümün beni almasını beklemek yerine gelmiş yeni bir hayata başlamayı amaçlıyorum.
Dışarıdan bağrışma sesi duyduğumda gömleğimin kollarını aşağı indirip ilikledim. Gözyaşlarımı peçeteye sildim ve kendimi toparlamak amacıyla derin bir nefes alıp verdim.
Kitli kapıyı açtığımda aynaya bakıp göz altlarıma yapışmış kipriklerimden kalan siyah lekeleri hızlıca peçeteye sildim. Ellerimi ıslatıp boynuma sürdüm ve kendimi lavabodan dışarıya attım.
Ses, benim odamın tarafından geliyordu, bunu farkettiğimde ise hızlı adımlarla gidip odaya girdim.
İsmini halen bilmediğim kızıl kafa, Aslı'ya "İlk günden kovulmak istiyor heralde! Nerede bu?!" diye bağırıp etrafa göz gezdirirken, gözleri alev saçıyordu.
Tam içeriye girecektim ki tam o sırada karşımda kalan odanın kapısı açıldı, Yağız dışarıya çıktı.
Yüzüne bakmadan içeriye girdiğimde, bana öldürmek istercesine bir sinirle bakan kızıl, onu dövmem için yeterli sinire sahip olduğum zamana denk gelmişti.
Evet, onu dövebilirdim.
"Neredesin sen? Sabahtan beri ortalıkta yoksun!" dediğinde ise nefesimi toparlayıp kendime sakin kalmam gerektiğini hatırlattım.
"Lavobodaydım, üzgünüm" dediğimde yüzünde alaycı bir ifade belirdi.
"Burası istediğin zaman istediğin yere, istediğin kadar kalacağın bir yer değil! Kavu-"
"Asıl sen kovuldun! Artık her işe aldığım çalışanı kovmandan sıkıldım, bundan sonra burada çalışmayacaksın," Yağız'ı sesi kızılın lafını bölmeye yetmişti.
Ben halen ne olduğunu anlayamadığımdan sadece izliyordum, bunca sakin geçen yıldan sonra çok fazla hareketli bir gün geçiriyordum.
"Bunu şu sekreter parçası için mi yapıyorsun?" alaycı bir gülümseme yüzüne yerleştiğinde bana tiksiniyormuşcasına baktı.
"Yoksa ilk günden yattınız mı?" dediğinde ise bunu duymakta zorlamıştım.
İftira.
İnsanı haklıyken haksız duruma düşürme.
"Ne diyorsun sen be! Beni kendinle karıştırma" diye bağırdığımda üstüne yürüyordum.
"Çok mu zevk verdi sana? Benden daha mı fazla istedin onu söylesene!"
Yüzüne sert bir tokat indirdiğimde yüzünü tutarak bana döndü ve saçlarıma yapıştı.
Tam o sırada, "Yeter!" diye bağıran Yağız'ı sesi ikimizi de birbirimizden ayırmaya yetmişti.
"Karlina Odama geçiyorsun, sense-" duraklarığında çok sinirli olduğunu belli edercesine kızıl kafaya iğrenircesine bakış attı.
"Seninle sonra hesaplaşacağız"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Novela Juvenil''Sen her gün ölen aşkın için ağlarken ben yanımda olup da dokunamadığım kadının acısını çekiyorum. ve senin gözün halen toprağın altında ki bedende. bense seni yaşatmaya çalışıyorum. olur da belki beni farkedersin diye.''