''Ama sen, hoşça kalmayı bile beceremiyorsun.''
*
Ve işte bekliyorum ameliyathanenin önünde.
Kaç saat geçti bilmiyorum ama ömrümden ömür gitti gibi hissediyorum.
Kapı açıldığında telaşla yerimden fırladım. Elim ayağım titriyor, dudaklarımı oynatamıyorumdum.
"O iyi mi?" diyerek döküldü kelimeler dudaklarımdan. Daha sonra açtı ağzını, sonra bir sessizlik.
"Çok uğraştık ama kalbi dayanmadı, başınız sağolsun,"
Kulaklarım çınlıyordu, koşarak açtım kapıyı girdim ameliyathaneye.
Bağırdım avazım çıktığı kadar, "Buğra!" diye.
Bir ümit bekledim, "Buradayım," desin diye ama tek duyduğum ses, gördüğüm bulanık görüntüler doktorların ve güvenlik görevlilerinin beni dışarıya çıkartmaya çalışma çabasıydı.
Ve işte hazin bir son oldu,
O gün kardan adam yaparken gelen telefon çiçekçidendi,
Bir kucak dolusu papatyaydı.
O gece bana evlenme teklifi edecekti,
O yüzden, ayrı bir gülümsüyordu o gün.
Gözlerimden bir damla yaş damladı beyaz elbisemin kırmızı şarap dökülmüş yerine.
Neden böyle olmuştu?
Niye böyle bitmiştik?Ve son buldu Nefesim sevdiğim adamın gözlerinde.
Ben Karlina Ertunç,
Ve yine ben kaybettim, yine bir bizi bitirdik.⚫⚫ şimdiki zaman⚫⚫
"Bugün en zor günlerden biri benim için, bunu sende biliyorsun. Özür dilerim, her zaman yanında olamıyorum ama ne bileyim zor geliyor dayanamıyorum," elimle okşadığım toprak parmak aralarımdan süzülüyordu. Soğuk ayaz arasında kar atıştırıyordu.
Nefesimi toplayıp tekrar konuşmak için kendimi toparlamaya çalıştım.
"Bu gün yokluğunun ikinci yılı, ve ben sana artık veda etmek zorundayım,"
Görüş alanım bulanıklaşırken elimde ki şişede ki suyu döktüm toprağının üzerine. Hem döküyordum hem ağlıyordum aslında.
Bu bizim son hüzünlü karşılaşmamız olacaktı, söz vermiştim kendime.
Benim yeni bir hayatım, onun da yeni bir hayatı olacaktı. Buğra Öztürk artık benim aşık olduğum ilk adam, Karlina Ertunç ise onu sonsuza dek kalbinde saklacayacak kadın olacaktı.
Hayattı bu, gerçek olan buydu. İnsanlar doğar, büyür, sever, sevilir, kazanır, kaybeder, üzülür,, aşık olur,hastalanır, yaşlanır ve ölür.
Ama bizim hayatımız erken son buldu, üzerinde çiçekler yetişti, kardan adam buz krala dönüştü ve sonra sevdiği kadın buz kralını eriterek yok etti.
Neyse, buda böyle bir sondu işte.
Derken, bir ses ilişti kulağıma. Ağlıyordu biri, bir erkek.
Sesin geldiği tarafa doğru başımı çevirdiğimde elinde bir buket beyaz gülü mezarlığa bırakan adamı gördüm.
Titrek elleri yüzünü kapıyor, hıçkırıklarının boğuk bir ses halinde yankılanmasına sebep oluyordu. Ağlaması o kasar histerikti ki bende karşısına geçip kaybettiği şey için ona eşlik edip ağlayabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Teen Fiction''Sen her gün ölen aşkın için ağlarken ben yanımda olup da dokunamadığım kadının acısını çekiyorum. ve senin gözün halen toprağın altında ki bedende. bense seni yaşatmaya çalışıyorum. olur da belki beni farkedersin diye.''