''Bir kere de sen beni özle.Kokum aklına gelsin, burnunun direği sızlasın.Bir kere de senin için acısın.Bir kere daha varlığından utan istiyorum''
*
Hayat.
Sadece beş harfden ibaret bir ömür.
Bazı insanlar doğuştan şanslıdır. Ya da öyle zanneder.
İsmi sayılır bir ailenin biricik kızı, her köşesinde bilmem ne kadar para harcanmış pahalı oyuncakları, en fazla iki kez giydiği kıyafetleri ve beş yaşındayken başladığı piyano ve bale kursu ile hayatına önceden yön vermiştir.
Ama hastadır.
Kalp yetmezliği olan bu kıza artık ismi sayılır babası yardım edemez, artık mavi hastane önlüğü ile dolaşıyordur, kıyafetlere gerek kalmaz, serumlardan dolayı oyuncakları ile oynayacak vakti bile yoktur.
Ve işte şans bir anda puf!
Yoktur.
İçimi dökmek istediğim her insan etrafımdan birbir kaybolduğundan beri iyi değilim.
Annem ve babam ben daha 10 yaşındayken ayrılmıştılar ve annemle büyümüş, babamın pek sevgisini görememiştim.
Benden çok hep annemi aldattığı kadından olan çocuklarını sevmişti, bunu hep biliyordum.
Onlar babama benziyordu.
Sarı saçları, masmavi gözleri olan biri kız biri oğlan.
Benden 5 yaş küçük ikizlerdi.
Babam yurt dışına çalışmaya gidiyorum derdi, yılda en faza beş kez kalmaya gelirdi ki nedeni hep buydu.
Melek gibi bir annem vardı, ela gözleri, parlak bal rengi saçlarıyla hep krallara layık bir kadın olduğunu düşünürdüm, babama layık biri değil.
Babam sarı saçları ve mavi gözleri olan dışarıdan nazik biri gibi görünen ama kaba bir adamdı, 56 yaşına geldiğinde amansız bir hastalığa yakalandı ve hayatını kaybetti.
Ne kızı ne oğlu ne de anneme değer biçtiği kadın o hastane köşelerinde sürünürken yanında oldu.
Hep ben vardım, annem olmasa bile onun tarifleriyle yaptığım güzel çorbaları.
Benim şefkatim vardı, onunsa pişmanlık biriktirdiği bakışları.
Elimden geldiğince gülümsemeye çalıştım, elimden geldiğince destek olmaya çalıştım son zamanlarında, ben ona ne kadar iyi davranmaya çalışsam gözleri dolar gibi oldu, üzüldüm.
sonra o da gitti.
Yastığa damlayan gözyaşı, gözlerimi yakmaya yetmişti. Ağlamamaya zorladım kendimi ama nafileydi. Ağlayacaktım, bu benim gereksinim duyduğum tek şeydi.
Yatakta toparlanıp gözlerimi ovaladım. Ayılmam gerekiyordu, saate göz attığımda daha işe gitmem için yaklaşık 2 saatimin olduğunu farkettim.
Banyoya gidip suyu ılık bir şekilde ayarladım ve üzerimdekilerden kurtulup duşa girdim.
Banyodan çıktıktan sonra üzerime rahat edebileceğim şekilde dizimin hafif üstünde biten bir siyah etek ve beyaz gömleği yatağımın üzerine koydum. İç çamaşırlarımı giydikten sonra onları da üzerime geçirdim ve kendimi aynanın karşısında buldum.
Saçlarımı kurulayıp artık onları kısaltmam gerektiği konusunda karar kıldım. Her gün her gün saçlarıma ayıracağım vakit, boşa zaman kaybıydı. Eninde sonunda topluyordum, bu nedenle pekte beni alakadar etmiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/33375927-288-k459726.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES
Fiksi Remaja''Sen her gün ölen aşkın için ağlarken ben yanımda olup da dokunamadığım kadının acısını çekiyorum. ve senin gözün halen toprağın altında ki bedende. bense seni yaşatmaya çalışıyorum. olur da belki beni farkedersin diye.''