Hyunjin...
Jisung'un bize attığı mesajla hepimiz çatıda bulmuştuk. Bu kadar önemli ne vardı da hepimizi çağırmıştı merak etmiştim açıkçası. "Şimdi size anlatacağım şeyleri iyi dinleyin...."
Kaşlarım sinirle çatılmış, ellerim iki yanımda yumruk halini almıştı. " Ne dediğinin farkında mısın sen jisung!" Çıkışmamla hepsi bana bakmıştı. Bu tarz bir şeyi kabullenmem çok zordu ve snaırım şuan önümü de göremiyordum. Yanağımda eller hissetmemle karşıma baktım, Chan hyung yanaklarımı siliyordu.
"Hyung?" Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zor duymuştum. "Ağla Hyunjin, ağla." Bu cümle benim sınır noktamı aşmamı sağlayan son cümleydi... Kendimi Chan hyung'un kollarına bırakmış, kendimden geçmiş gibi ağlamaya başlamıştım.
Ne kadar orda öyle kaldım bilmiyorum ama kendime geldiğimde içimde çok büyük bir kin vardı, konseye karşı kinliydim. Bunun bir diğer kısmı olan Felix'e ise kırgındım. Chan hyung'un boynundan kafamı kaldırıp gözlerimi sıkıca yumdum, bunu yapabilirdim, kendime oldukça güveniyordum. Gözlerimi açtığımda, artık kendi dünyamdaydım.
Olduğum yerden kalkıp ilerlemeye başladım, önce akademinin dışına ordan da konsey binasına doğru yöneldim. Bu işi bugün bitirecektim, ipleri artık kendi elime almıştım ve bundan kesinlikle şikayetçi değildim. Konsey binasına ulaşmam çokta uzun sürmemişti, kapının önüne geldiğimde sağ elimi kaldırıp hafif sağa doğrubyatırmamla kapının bulunduğu yerden uçması çokta uzun sürmemişti.
İçeri doğru yavaş yavaş ilerlerken önünden geçtiğim bütün kapıları dikkatle inceliyordum, en ufak bir ses duysam oraya doğru yönelecektim diyr düşünürken bir kapıdan ses gelmesiyle oraya yöneldim. Karşımda kapalı duran kapıyı bir tarafa fırlatıp içeri girdim, büyük masanın çevresine baktığımda bütün konsey buradaydı.
"Ah merhaba," dedikten sonra kafamı hafif sola eğdim. "Bende tam olarak sizi arıyordum." Üyelerden biri ayağı kalkmış ve bağırmaya başlamıştı. "Senin ne işi-" sağ elimi havaya doğru kaldırıp işaret ve orta parmağımı birleştirdim. Elimi adama doğrulttuğumda "Otur!" Diye bağırmamla elimi aşağı indirmem aynı saniyeler içerisinde gelişti. "Sana konuşma hakkı veren oldu mu bunak?" Diyerek çıkıştığımda sinirli bir homurtu duydum.
Sol elimi kaldırıp parmaklarımı karşımda görünen kırmızı ipliklere doladım. Parmaklarımı yavaşça içeri doğru kapatırken konuşmaya devam ettim. "Siz, her şeye karışabileceğinizi sanan zavallılarsınız. Demek Felix'i baskı altında yetiştirmeye çalışıyorsunuz öyle mi? Ne kadar acizce."
"Sana bunu o mu söyledi, onu öldürmeliydik!" Diye bağıran adama doğru yavaşça yüzümü çevirdim, parmağımda olan ipini kontrol edip onu aniden çektiğimde, karşımda ölmüştü. "Ah başka ölmek isteyen varsa çokta merak etmediğim fikirlerini söyleyebilir, evet nerede kalmıştım ben?" Diğerlerine baktığımda hepsi yerine sinmişti, ah bebeğim işte bunu istiyorum!
"Sizin bir işe yaramayan düşünceleriniz yüzünden altı yıldır yaşamadığım şey kalmadı sayın orospu çocukları." Sözlerimin keskinliği bakışlarımın keskinliğiyle eşdeğerdi. "Şimdi kendi yaşadıklarımı gerek misliyle gerek eş değerde hepinize ödeteceğim." Sessiz bir fısıltı gibi söylesemde hepsini korkuttuğumu gayet iyi biliyordum.
Parmaklarına doladığım kırmızı iplerin yanına bir de mavilerini ekledim, onlarda ne bir damla kan, ne de bir gram nefes bırakmayacaktım.
Felix...
Hyunjin'in okuldan nasıl ve ne halde çıktığını görmüştüm. Benimle yarıştığı da son anda nasıl kendini kaybettiyse aynı o şekildeydi. Bulunduğum yerden ayrılıp onu takip ettiğimde adımlarının tanıdık bir yere gitmesi beni ürkütmüştü.
Şuanda sihirbazlar konseyine doğru gidiyordu?
Konseyden içeri adeta her yeri yıkarak girdiğinde arkasından girmeyeceğim için pencerelerin etrafında olası gidebileceği yerlere bakıyordum ki, konseyin bulunduğu odaya girmesiyle donmuştum...
Duvarın arkasında konuştuklarını dinlerken duyduklarım beni şok etmeye yetmişti, o bunları nerden öğrenmişti? Kimse bilmiyordu o nereden biliyordu? Yaptığı şeyleri izlemeye başladığımda her yeni şeyde biraz daha şaşırıyordum.
Hyunjin'e baktığımda işine yeteri kadar odaklı görünüyordu ancak arkasından gelen kadını fark etmemişti. " Hava sana ihtiyacım var, hyunjin'in etrafını sarmanı istiyorum." Dedikten sonra zihnimde Hyunjin'in etrafında ki hava girdabını hayal ettim ve onu oraya yönlendirdim. Ardından camdaki elimi kadının üstüne getirmiş boynunu çizmeye başladığımda kesilen boynuyla ellerini boynuna sarmıştı.
Derin bir nefes alıp bütün gücümü toparlamaya çalıştım, yardım etmem gerekiyordu, eğer halk bir şey diyecek olursa tek suçlu Hyunjin olmamalıydı. "Su! Bütün binanın etrafını sarmanı istiyorum senden, tamamen binayı sardığında içeri doğru bütün hızınla ilerle." Suyun bütün binayı sarması bir, iki dakikasını almıştı. Kollarımı iki yanıma açıp Hyunjin'i bulunduğu yerden hava yardımıyla çıkarmayı denedim.
"Hava, çıkar onu ordan bundan sonrası onun için de tehlikeli." Hava bana itaat etmiş, hyunjini bulunduğu bölgeden çıkarmıştı bende bunu fırsat bilerek kullarını bütün gücümle kapatmış, suyun bir felaket etkisiyle camları kırarak içeri girişini büyük bir gururla izledim.
Arkamı dönüp baktığımda, hyunjin çimenlerin üstünde yatıyordu. Aşırı güç kullandığından dolayı bayılmış olmalıydı ki ben kendimin de vaktinin çok olduğunu sanmıyordum. Hızla ilerleyip Hyunjin'in bulunduğu yere geldim. Yüzünü ellerimin arasına alıp kapalı gözlerine baktım.
"Çok cesursun güzelim, belki ben senin kadar cesur olsam daha çabuk kavuşurduk." Tüy kadar bir öpücüğü gözlerine bıraktıktan sonra kucağıma aldım ve akademiye doğru adımlamaya başladım.
Ayaklarımdaki dermanın vakit geçtikte azaldığını hissediyordum ama Hyunjin'i güvenli bir yere bırakmadan kendimi asla bırakmayacaktım. Akademinin ana kapısından içeri girdiğimde zar zor açabildiğim gözlerimle karşıdan bize doğru gelen Hyunjin'in arkadaşını fark ettim, gelen çocuk Hyunjin'i hemen kucağımdan almış bana bakmaya başlamıştı ki
Çokta bakmasına gerek kalmadan ben kendimi yere bırakmıştım.
•••
İyi okumalarrr
Yazım:02.5.23
Yayım:10.5.23

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirbaz ve Büyücü / Hyunlix
Cerita PendekBir sihirbaz ve bir büyücü "Seninle varoluş gibi olalım, kendi varoluşumuzun sonuna kadar." 11#Hyunlix:14.5.23 / 15.6.23