~Masum bakışlı gri gözleri ve arkadaşlarının kestane dediği saçlarıyla uzun ince, "on altı buçuk" yaşında bir kız ve arkadaşları, teröristlerin kaçırması yüzünden dağılmış bir biçimde kurtarılmayı bekliyorlardı.
Ekip, çoktan yola çıkmış kaçırılan onlarca çocuğu kurtarmak için plan yapıyorlardı:
"Üzerinde bomba ya da herhangi patlayıcı bulunan çocuklarla sen ilgileniyorsun Çiyan (hyunjin). Onları korkutmadan sakin bir biçimde. Rambo (Minho) da senin yanında bekleyecek çocukların o sırada hareket etmesini önleyecek. " diye konuştu Chan. Sonrasında ise Namjoon Chan'a yaklaşarak kısık bir sesle:
"Komutanım ya istismara uğrayan çocuklar da varsa? Onları ne yapacağız muhtemelen çok daha fazla korkarlar."
Chan kafasını aşağı yukarı sallayarak, "Haklısın. Onlar ile Hacker (jungwon) ve Alfa (Jungkook) ilgilensin. Muhtemelen onlar daha sakin yaklaşırlar." dediğinde tekrardan askerlere dönerek "Fazla yara alan ve durumu ağır olan çocuklarla da Herkül (Jin) ve Fedai (Namjoon) ilgilenecek. Parçalayıcı (Changbin), sen keskin nişancı olarak yukarıdaki tepede koruma ve nöbet görevini üstleneceksin. Diğerleri ise benimle birlikte diğer çocuklarla ilgilenecek." diye emir verdiğinde herkesten aynı cümle yükselmişti:
"Emredersiniz komutanım!"
Hepsi arabalardan tek tek inerken yaklaşık 100 metre ileride bulunan eve doğru bakmaya başladılar.
Changbin birkaç çalılık toplayarak yanlarında bulunan tepeye çıkıp üstünü topladığı çalılıklar ile örterek kendini kamufle etmişti. Gerçekten de uzaktan bakıldığında asla belli olmuyordu.
Chan ve Namjoon'un emri üzerine herkes yavaşça eve doğru ilerlerken bir yandan da kulaklıktan Changbin'i dinliyorlardı.
Koca ormanda; kuşların, yırtıcı hayvanların ve yere her basıldığında çıkan dal parçalarının kırılma sesinden başka ses bulunmuyordu. Resmen ölüm sessizliği mevcuttu ve sorun şu ki evin içinden çocukların sesleri de hiç duyulmuyordu.
Büyük dağ evinin önüne geldiklerinde hepsi evin dört bir yanını sarmış Changbin'den haber gelmesini bekliyordu.
"Parçalayıcı etraf temiz mi? Tamam." Chan'ın sorusu ile Changbin'den ses geldi "Birkaç adam sizden yaklaşık 50 metre ileride nöbet tutuyor ama ben onları hallediyorum. Siz içeri geçebilirsiniz. Tamam."
Chan'ın el hareketi ile herkes içeri girmek için 'hazır ol' da beklerken, Chan kapıyı açıp içeri girmişti. Tabi bu sırada silah sesleri de gelmişti. Changbin, adamları temizliyordu.
İçeride bir sürü çocuk ürkek bir biçimde yerde oturuyordu. Ve birisinin üzerinde canlı bomba mevcuttu, bir kısmı ise - kız - asla kafalarını kaldırmadan yere bakıyorlardı. Yırtılmış kıyafetlerinden dolayı neler olduğu net bir şekilde anlaşılıyordu.
Askerlerin her biri bir çocuğun yanına giderken Hyunjin ve Minho hızlıca üzerinde bomba bulunan çocuğun yanına gitmişti. Altın sarısı saçları toz ve kirden paslanmış, ayakları çıplak, üstündeki ince tişörtten dolayı titreyen çocuk elindeki bombanın düğmesi ile oynuyordu.
Minho çocuğa gülümseyerek elinden düğmeyi almaya çalışmıştı ama sadece çalışmıştı. Çünkü çocuk elini ondan çekerek düğmeyi vermemişti.
Minho ona gülümseyerek "O çok tehlikeli. Onu bize vermelisin. Söz veriyoruz seni kurtaracağız." normalde bir çocuğun bu sözleri duyması onu rahatlatırdı... Ama çocuk daha da sinirlenmiş bir biçimde Minho'ya bakarak "Hayır olmaz! Yaşamak istemiyorum. Bana bu bombayı takan abiler bu düğmeye bastığımda cennete gideceğimi söyledi. Orada istediğimiz her şeye sahip olacakmışız. Burada hiçbir şeyim yok ama oraya gidersem olacak. Almayın onu benden." çocuğun sonlara doğru boğazı düğümlenirken sesi kısılmış, dolmuş ve yalvaran gözlerle Minho ile Hyunjin'e bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War Of Hearts / SKZ BTS
Fanfic~~ I can't help but be wrong in the dark 'Cause I'm overcome in this war of hearts I can't help but want oceans to part 'Cause I'm overcome in this war of hearts ~~ !! Ana ship yok !! Shipler: Hyunlix Minsung Seungbin Jeongchan Yoonmin Namjin Taeko...