13. Bölüm

32 6 34
                                    

Arkadaşlar rica ediyorum oy ve yorum atın valla üzülüyom çok aktiflik olmayınca kitapta

~

Tüm aslerler uzun masada toplanmış yemeklerini yerken Yeonjun'la Hyunjin her zamanki gibi fısır fısır bir şeyler hakkında konuşuyordu.

"Komutanım, siz de gördünüz mü?" diyerek Namjoon'a bakan Hyunjin'e, komutan 'neyi' anlamında kafasını sallamıştı.

"Hyunjin, doktorlardan birisini bastığı bombadan kurtarmış da onu anlatıyor." diyen Yeonjun'a kaşlarını çatarak konuşmuştu Namjoon. "Bombaya mı bastı? Mayın olmasın o?" bu dediğine Minho büyük bir kahkaha atarken Hyunjin kaşlarını çatarak konuşmuştu. "Ya niye herkes bunu söyleyip duruyor? Mayın olsa anlardık herhalde o kadar eğitimini aldık."

"Geçen gün bana Rus ruleti oynamayı teklif ettiğinden beri sana güvenmiyorum Hyunjin." diyen Jay'e göz devirmiş ve ardından sitemle, "Hatta köpeğim ve bana, kuru sıkı sıktığından beri ben hiç güvenmiyorum." diyen Jungwon'a da göz devirerek dudaklarını, üst dişlerini gösterecek biçimde açmış ve komik bir surat ifadesiyle taklidini yapmıştı.

"Ne var yani bunlar çok da abartılacak şeyler değil tamam mı? Herkesin yapabileceği hatalar." diyerek gözlerini ve kafasını çapraza bakarak havaya kaldırmış ve bir elinin parmaklarıyla saçını geriye doğru ittirmişti. Ve bu hareketi adeta aşko kuşkoyum diye bağırıyordu.

"Bak ben diyorum sana. Bu iş böyle devam etmez. Git babasından düzgünce iste."

"He amına koyayım, isteyim de oradan cesedim çıksın. Yarbay'dan bahsediyoruz burada, adamda verecek göz var mı?"

Diğer tarafta ise Yoongi ve Changbin; Jimin'i, babası yarbay'dan nasıl isteyeceklerini tartışıyorlardı. Çünkü yarbayın, asla biricik oğlunun, Yoongi gibi birisiyle evlenmesinde onayı yoktu.

"Kardeşim orası basit. Sen git iste Jimin'i. Vermiyor mu? O zaman kaçırırız." diyerek rahatça arkasına yaslanmış ve önündeki çaydan içmişti Changbin. "Ya biliyor musun sen burada harcanıyorsun Changbin. Git senarist ol, çünkü bu dediklerini anca dizilerde falan yapabilirsin." diyerek lafa atlayan Jin'e göz devirmişti Changbin.

"Ne alakası var. Bal gibi de kaçırırız. Sen bir adım at yeter ki." demiş ve Yoongi'ye bakmıştı ki arkasından zebani gibi çıkan yarbayla kaskatı kesilmişlerdi.

"Kimi kaçırıyorsunuz bakalım?" diyerek Changbin'in oturduğu sandalyenin arkasına elini koymuş ve gülümseyerek onlara bakmıştı. Changbin ve Yoongi ise dillerini yutmuş gibi öylece dururlarken Jin, olaya el atmış ve cevaplamıştı Yarbay'ı.

"Ah komutanım Changbin birisini seviyormuş ama babası da vermiyormuş kızı. Biz de onun hakkında konuşuyorduk."

"Peki Changbin'in kızı kaçırması için neden Yoongi'nin bir adım atması gerekiyor?" diyerek tek kaşını kaldırdığında Jin sahte bir şekilde sırıtarak sessiz kalmıştı.

"Yani tek başıma kaçıramam ben. Yoongi de bana yardım etmek için bir adım atsın, öyle yapalım." diyen Changbin'le kafasını aşağı yukarı sallamış ve, "Pekala. Size iyi kaçırmalar." deyip gitmişti.

Hepsi bir ağızdan 'oh' çekerken Changbin, durumun yeni farkına varıp hızla Jin'e bakmıştı. "Bir dakika, komutanım siz naptınız?" dediğinde Jin gayet rahat bir tavırla, "Ne yapmışım?" demiş ve çayını içmeye başlamıştı.

"Yarbaya niye Changbin birini seviyo falan filan dediniz. Adam şimdi sorup durur bana kızı kaçırdın mı, kızla aran nasıl, düğün ne zaman diye."

"Aman be, napsaydık Yoongi'yi ele mi verseydik? Mazallah çocuğun askerlik hayatı biterdi." diyerek alt dudağını ısırmış ve 'vah vah' der gibi başını sallamıştı.

"Ya komutanım neden anlamıyorsunuz? Ben gece nöbetinde kalabilirim ve kendimi koruyabilirim. Beni buraya yoldan geçerken tutup getirmediler." bu sefer de Taehyung'un kısıtlamalarından dolayı baygınlık geçirmek üzere olan Jungkook'a bir yandan kolonya ile masaj uyguluyor bir yandan da bugünki dedikoduları Hyunjin'e anlatıyordu Yeonjun.

"Tamam ben sana yapamazsın demedim ki bebeğim. Ben de seninle beraber nöbet tutacağım diyorum."

"Ya iyi de senin nöbet günün yarın. 2 gün boyunca zombi gibi aptal aptal dolaşmak mı  istiyorsun ortalıkta?" diyerek kendisine bağıran Jungkook'a, bakıp sırıtmıştı Taehyung. "Hmm aptal aptal demek. Karşında komutanın duruyor Jeon Jungkook."

"Evet ama sevgilim de duruyor Kim Taehyung." diyerek dik başlılığıyla konuşan Jungkook'a daha da sarhoş gibi sırıtarak bakmıştı Taehyung. O fazlasıyla çekici oluyordu böyle.

"Bugün nöbet sırası kimde?" diyerek bir an da masadaki herkesin susmasını sağlayan Taehyung'a, cevap vermişti Hyunjin. "Buyur, bende."

"İyi. Artık bende." diyerek geri önüne dönen Taehyung'a, ağzını yarı açarak bakmıştı Hyunjin. "Siktir ordan lan. Vermiyorum. Ben Jungkook'la beraber yapacağım." diyerek Jungkook'a göz kırpmıştı.

Taehyung, "Ne münasebet canım. Ben sevgilimle yapmak istiyorum nöbetimi." dediğinde Hyunjin kollarını önünde bağlayarak gözlerini kısmıştı. "Siz nöbet tutmaz, başka başka haltlar karıştırırsınız gece gece. Yok yok mazallah, gece uyku girmez gözüme düşman ordusu uykumuzda bizi öldürür gözümü ahirette açarım diye." deyip ellerini ve kafasını senkronize bir şekilde iki yana sallamıştı.

Jungkook, Hyunjin'in dediği şeyden dolayı domatese dönüşürken Taehyung onun bu haline bakıp, geri Hyunjin'e dönmüştü. "Sanane lan tek nöbet tutan biz mı olacağız koskoca askeriyede." demiş ve hemen ardından yüzünü manipülatif bir şekilde yere eğerken devam etmişti. "Hem sevgilimi sadece yemek vaktinde görebiliyorum. Yarbay kuş uçurtturmuyor koskoca yerde. Full nöbetteyiz akşama kadar. Neyse ben de yarın Changbin'le yaparım. Dimi Changbin." diyerek kafasını ona çevirmişti.

O sırada yan tarafından burun çekme ve ağlama sesleri geldiğinde kafasını çevirip sesin geldiği yere yani Hyunjin'e bakmıştı şaşkınca.

"Tamam be Allah'ın cezası. Moralimi bozdun akşam akşam. İyi tamam git yapıyorsan yap nöbetini. Ben yarın haşmetli Changbin'im ile yaparım nöbeti hrr." sona doğru çapkınca Changbin'e doğru sırıtmış ve ellerini pençe şekline getirip dişlerini birbirine bastırarak, 'hrr' sesi çıkarmıştı.

"Yazıklar olsun sana Taehyung, şuan ben kuzu, Hyunjin kurt. Ve sen az önce kurda kuzu emanet ettin." diyerek yüzünü buruşturmuştu Changbin.

"Her şey sevgilim için." diyerek Jungkook'un şakağından öptüğünde omzuna atıp kendine doğru çekmişti genci.

O sırada içeriye giren bir askerle herkesin gözü ona çevrilmiş ve meraklı bakışlarını askerin üzerinde gezdirmişlerdi.

"Komutanım. Suudi Arabistan başkanı vurulmuş. Buraya getirdiler ve eğer kurtarılamazsa savaş başlatacaklarını söylüyorlar."

~

Düşündüm ki birkaç bölümdür askerleri ve btsi falan göstermiyoruz biraz da onlara yöneleyim dedim.

Ben distance of the sunı çok sevdiğimden o diziden sahneler ekleyebiliyorum, çalıntı olarak saymazsınız diye düşünüyorum koskoca dots yani benim iki üç okumalı kitabımı nerden bilecekler

Neyse Görüşürüz Chan enayileri

  Çin Chan Çon ile kalın...

War Of Hearts / SKZ BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin