Merhaba!
Final bölümüne hepiniz hoş geldiniz! Bölüm bitiminde sormak isteyeceğiniz sorular olduğunu tahmin edebiliyorum o yüzden lütfen sonda yer alan notlara bakmayı unutmayın! İyi okumalar dilerim. (Playliste koyduğum şarkı bildiğiniz Hades'i anlatmış)
Playlist: Black Veil Brides- Lost It All
Dünyayı ben yönettim.
Bu ellerle Cenneti ben sarstım.
Tanrıları ben gömdüm.
Krallığın yönetimi bendeydi,
Kale duvarları aslanlarla korunan, Ölüm Kralı'nı selamla.
*
Sonra her şeyi kaybettim,
Ölüyüm ve kırıldım,
Köşeye sıkışmış bir haldeyim
Kesip aç beni,
Sadece nefes almaya, sadece bir yolunu bulmaya çalışıyorum.
Çünkü bu duvarla ben inşa ettim, yıkılmalarını izlemek için.
Ve sonra her şeyi kaybettim.
*
Ama şimdi beni kim kurtarabilir ki?
FİNAL
''Onu buradan çıkarmalıyız.''
Kore panik dolu bir sesle yanlarına çökerek, Ilona'nın taş kesilmiş olan ufak bedenine endişe dolu gözlerle baktı. ''Düzgün nefes alamıyor, diyarın havası ona iyi gelmekten ziyade daha da kötü bir hale soktuğu aşikâr. Temiz havaya ihtiyacı var.''
Hades'in daha fazlasını duymasına ihtiyacı yoktu. Kore'nin dediklerine katıldığı gibi bir an önce hareket etmesi gerektiğinin de farkındaydı. Ilona'nın nefes alamadığını gösteren kırmızı yüzü ve kesik kesik çıkan, iç parçalayıcı nefes sesi tanrının kalbine sivri birer ok gibi saplanmıştı.
Bu Ilona'nın diyarına ilk gelişi değildi, buradaki sülfürle harmanlanmış zehirli havayı ilk defa solumuyordu, çok daha uzun kaldığı zamanlarda dahi böyle bir tepki vermemişken, şimdi neredeyse boğulmak üzere oluşu Hades'i daha önce hissetmediği bir panikle doldurmuştu.
Hades sevgilisini kucaklayarak, asırlar sonra ilk defa, diyarının dışında materyalize olmak üzere gözlerini kapadı. Onu dış dünyadan ayıran her zaman karşılaştığı görünmez duvarın ona çarpmasını beklerken, bütün bedeni gergin ve tetikteydi. Fakat asırlar sonra ilk defa hiçbir şeyle karşılaşmadı.
Hades saniyeler içerisinde yeryüzüne varmasıyla, her bir duyusu, uzun zaman sonra ilk defa diyarında farklı bir yere çıkmış olduğu için amansız bir işgale uğradı. Ölüler Tanrısı keskin bir soluk alarak Ilona'yı kendine sıkıca bastırdı ve güçten kesilmiş dizlerinin üzerine sertçe çöktü.
Dikkatini çeken ilk şey, havadaki farklılık oldu. Yeraltı Dünyası'ndaki ağır ve sert kokudan çok daha farklıydı, hafif, temiz ve ciğerlerini açan tatlı bir ferahlığa sahipti. Buna rağmen Hades doğru düzgün nefes almakta zorlanıyordu, astım krizine yakalanmış aciz bir fani gibi kesik ve dudaklarından çatlayarak çıkan cılız nefes sesi, kulaklarında adeta gümbürdeyerek baskı yaratıyordu.
Tanrı'nın ikinci hissettiği şey, güneş ışığı oldu. Sırtına vuran güneşin tatlı sıcaklığını hissedebiliyor olmak, Hades'i adını bile koyamadığı bir duyguyla doldurdu. Gözleri kapalı olduğu halde ışığı seçebiliyordu. Diyarındaki yapay, beyaza çalan solgun ışıktan çok daha farklıydı. Bu gerçekti ve Hades'in unuttuğu o mükemmel sıcaklığa sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ILONA
Fantasi-Antik Tanrılar Serisi'nden Önce- Ailesinin yapmış olduğu anlaşma sonucunda hayatını Demeter'e hizmet ederek geçirmek zorunda kalan masum bir dryad... * Ilona, dokuz yaşına bastığından beri zamanını, Bereket Tanrıçası Demeter'in Olimpos'taki evinde...