Bölüm 5|• "İhtimallerin Savaşı."

49 6 44
                                    

Selam!

Bana daha sonra okuyup mutlu olmam için yorum bırakmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen.🤍

İyi okumalar dilerim.🫶🏻🫂

🖇️

Doğradığım salatalık ve domates tabağını da masaya yerleştirip meyve sularını masaya götürdüm. Bugün erken kalkıp Poyraz'a kahvaltı hazırlamak istemiştim, o yüzden geceden alarm kurup sabah altıda gözlerimi açmıştım. Ona kendini iyi hissettirecek bir sofra hazırlamak elimden gelebilecek ilk şeydi. Birazdan Gürkan beni almaya gelecek ve biz birlikte Asena'yla buluşmak için Bursa'ya doğru hareket edecektik. Poyraz dün gecenin üstüne yalnız kalacaktı ve bunu istemiyordum. İstemesem bile gitmek zorundaydım. Düşüncelerinle yalnız kalmak insanı öldürmekten beter ederdi, iyi bilirdim. Aynı şeyi yaşasın istemiyordum. O yüzden gitmeden önce onunla biraz konuşmak istiyordum.

Soframa son bir bakış atıp odasının kapısının önünde durdum. Uyuyor muydu, uyanık mıydı bilmediğim için kapısını usulca çaldım. Önce ses gelmese de onun içerden gelmemi söyleyen sesini duyduğumda kapıyı araladım. Çalışma masasındaydı, boynunu esneterek bana bir bakış attı. "Günaydın."

Yine çizim yaparak geceyi geçirmiş en sonunda da uykusuna yenik düşmüş olmalıydı. "Günaydın. Uzun bir gece miydi?"

"Öyleydi." Masasına bir bakış atıp elini uzun saçlarından geçirdi ve daha sonra ayağa kalktı. "Bu güzel kokular ne böyle?"

Tebessüm ettim. "Sana kahvaltı hazırladım."

"Biraz daha uyusaydın keşke, ben de sana kahvaltı hazırlamak için saati yediye kurmuştum."

"Elini yüzünü yıka da gel, yumurtalı ekmek yaptım soğumasın."

Güzel bir tebessüm etti. "Tamam."

Odasının kapısını kapatıp mutfağa gittim ve onu beklemeye koyuldum. O gelmeden çayları doldurdum ve cam kenarındaki masaya oturdum. Çok geçmeden karşımdaydı, masaya beğeni dolu bir bakış attı. "Çok güzel görünüyor, eline sağlık. Uğraşmasaydın keşke bu kadar."

Gün ışığının yansıdığı yüzüne bakarken derin bir iç çekmemek için kendimi zor tuttum. Şu an yeni uyanmış hali, kalınlaşmış sesi ve dağınık saçlarıyla o kadar tatlı gözüküyordu ki kendimi ona bakmaktan alıkoyamıyordum. "Sen her gün benim için uğraşıyorsun, bir gün de ben uğraşayım istedim." Başını salladığında yumurtalı ekmekleri işaret ettim. "Ye hadi. Kahvaltı etmeyi sevmiyorum falan anlamam ben, güzelce doyuracaksın bu kez karnını."

Tavrımın onu eğlendirdiğini belli eden bir edayla tabağına yumurtalı ekmek aldı. Kızarttığım sosislerden, domateslerden, peynirlerden de tabağına almasını sağladım. Söylediğim her şeyi ikiletmeden tabağına koydu. Çayına iki şeker atıp onun için karıştırdım. "Teşekkür ederim." Dedi. "Beni bırakıp biraz sen de yesen iyi olur, yolunuz uzun."

Ben de tabağıma kahvaltılık doldurup kahvaltımı etmeye başladım, söylediğimin aksine o kadar iştahlı tabağındakilerden atıştırıyordu ki kendimi iyi hissediyordum. Çayımdan bir yudum aldım.

"Gergin misin?"

"Hayır." Dedim. "Yalnız değilim, ne yapacağımızı biliyorum, bunun üstesinden gelebileceğimizi de biliyorum. Gergin olmak için bir nedenim yok." Duydukları hoşuna gitmişti. "Ya sen?"

"Gürkan'la birbirinizi yolda boğazlamanız ihtimalini saymazsam benim de gergin olmamı gerektiren bir mesele yok."

"Merak etme için rahat olsun, damarıma basmadığı müddetçe öldürmem arkadaşını."

YANKI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin