5.6

6.5K 450 92
                                    


Kendisi çok stresli değildi. Bugünün geleceğini elbette biliyordu ama onun aksine kumral çocuk çok kötü bir ruh halindeydi. İrem onları uyarmaya evlerine koşarak gelmişti. Çünkü ne Mete'nin ne de Temurhan'ın telefonuna ulaşabilmişti. Genç kız da bu yüzden teyzesinden eniştesinin Mete'nin evine geldiğini öğrendiği an evden çıkmıştı. Eniştesi, Temurhan'ı dün gece Davut Çamlıca'nın restoranının önünde görmüştü. Daha doğrusu başkaları görmüş Temurhan'ın babası Ali Sancak'a söylemişti.

"Yalnız mı geliyormuş?" Temurhan bulundukları sokağın kaldırımının kenarındaydı. Mete onun yanında duruyordu. Saat daha öğle vakti bile olmadığından insanlar hafta sonlarını evlerinde geçiriyorlardı ama biraz sonra Ali Sancak geldiğinde tüm rahatları bozulacaktı.

"Babanın seni almak için yanında birilerini getirmesine gerek var mı?"

İrem de en az Temurhan kadar gergindi. Mete onlara evde beklemeleri gerektiğini söylemişti ama iki kuzen de onu dinlememiş sokağa fırlamıştı. Mete de mecburen onları takip etmişti ama evden çıkmadan önce atması gereken mesajları atmıştı. Büyük ihtimal babası Temurhan'ı alıp götürecekti ve Temurhan ona engel olmayacaktı. Zaten Mete ona öyle yapmasını söylemişti. Mete bu sefer dayağını yiyip oturmayacaktı. Bir planı vardı.

"Geliyor." dedi Mete ileriden gözüken beyaz arabayı gözüyle göstererek. Temurhan biraz ilerleyip kaldırımdan uzaklaştı. Beyaz araba evlerinin tam önüne park etti ve içinden uzun boylu adam indi. Çok sinirli gözüküyordu.

"Temurhan." Bağırmamıştı ama bağırmasına gerek de yoktu. Sesinde yılların verdiği dominantlık vardı. Oğlunu da aynı altında çalışan kişiler gibi domine etmişti. "Ne işin var bu itin yanında?" Mete göz göze geldiği adamın sözünü sikine bile takmadı. Çünkü bu herif ona zamanında yapabileceği tüm hakaretleri zaten yapmıştı.

"Onunla böyle konuşma, baba." Temurhan babasının tam karşısında duruyordu. İrem uzaktan onları izliyordu. Genç kızın yapabileceği başka bir şey yoktu.

"Temurhan, seni yine kandırmasına izin mi verdin?" Ali Sancak, kendine çok güvenen bir adamdı. Elinde çoğu insanın hayalini kurduğu güç vardı. Bu yüzden oğluna sözünü dinletememek onu delirtiyordu.

"Kandırmak senin işin Ali Sancak." Mete, sevgilisinin bu adamın karşısında ezilmesini istemiyordu.

"Sen kes sesini!" Adam elini kaldırıp işaret parmağını ona doğru salladı. "O şerefsiz amcanı da seni de mahvederim." Temurhan'ı omzundan itip Mete'ye doğru yürümeye çalıştı. Temurhan babasının kolundan tutup onu durdurmak istese de ise yaramamıştı. Babasını ilk defa bu kadar sinirli görüyordu.

"Nasıl olacakmış o? Amcam da ben de işinde gücünde, vergilerini düzenli ödeyen vatandaşlarız." Mete karşısında dikilen adama baktı. Temur'la babası benzemiyorlardı. Temur'un gösterdiği fotoğraflardan gördüğü kadarıyla babasına asıl benzeyen Temur'un vefat eden abisiydi.

"Piçe bak, amcanın ne boklar çevirdiğini bilmiyoruz sanki."

"Kanıtlanan hiçbir suçu yok." Mete amcasını savunmuyordu. Sadece karşısındaki adamı delirtmek istiyordu. Hayatında nefret ettiği bir kişi vardı. O da Ali Sancak'tı. Onları mahvetmişti. Bu sefer aynı hataları yapmayacaktı.

"Oğlumdan uzak dur."

"Baba."

"Sus Temurhan." Babasının sesiyle Temurhan sustu. Mete onun babasının bu halini ilk defa gördüğünü biliyordu. Zaten kumral çocuğun yüzündeki şaşkınlık onu ele veriyordu. "Arabaya bin!" İrem eniştesinin cümlesini duyar duymaz kuzeninin kolundan tutup onu arabaya bindirdi. "Ne yaptın ettin, onu yine kandırdın ama bu sefer elimdeki bütün kozları oynarım Mete Çamlıca." Sinirden köpüren adam, karşısında onu sırıtarak izleyen genci tüm gücüyle itti. "Önce o kardeşinden başlarım. 20'sinde mahkeme köşelerinde sürünür. Kendi hayatını düşünmüyorsan onunkini düşün." Mete bunları duymayı bekliyordu ama bu yine de sinirlenmesine engel olmadı. İnsanların onu zaaflarından vurması onu delirtiyordu.

Zaman Aşımı ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin