•Temurhan sırtını yumuşak yatak başlığına yaslamış elindeki kutuyu izliyordu. Yaklaşık on dakika önce geldiği odada, geldiğinden beri yaptığı tek aktivite, buydu. Mete'ye odaya geleceğine dair mesaj attıktan sonra banyoya gidip tuvalet ihtiyacını karşılamış sonra da odaya geçmişti. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde Mete yatakta uzanmış bir şekilde telefonuyla uğraşıyordu. Odanın ışığı açık olduğundan Temurhan onu net bir şekilde görebiliyordu.
Çekingen bir şekilde yatağın sol tarafına ilerleyip oturduğunda Mete telefonunu komidine bırakıp onu izlemeye başlamıştı. Temurhan neden geldiğini bilmiyordu. Bahane ettiği kadar üşümüyordu. Ev o kadar soğuk bile değildi. Mete ona düzgünce yatması gerektiğini söylediğinde de bir şey dememiş onun dediklerine harfiyen uymuştu.
Temiz kokulu nevresimlere yerleşmiş yorganı üzerine çekmişti ama yatmak yerine oturup sırtını yatak başlığına yaslamıştı. Telefonunu bırakmak için soluna döndüğü sırada da komidinin üzerindeki küçük kutuyu görmüştü. İlk başta ne olduğunu anlayamamıştı çünkü yaşadığı gerginlikten dolayı düzgün düşünemiyordu. Mete ona açmasını söylediğinde uzanıp siyah kutuyu aldı. Hediye paketine sarılı değildi. Kutunun kapağını kaldırdığında gördüğü bileklikle gözleri Mete'nin bileğine kaymıştı.
Temurhan kendi bilekliğini ona verdiğini elbette hatırlamıyordu. O bilekliği, kazandığı ilk parayla aldığı için onun için çok değerliydi ama eski Temurhan için bileklikten daha önemli bir şey vardı. O da Mete'ydi.
Mete'nin ona aldığı hediye ise kendi bilekliğinden maddi olarak çok daha değerli duruyordu. Kutunun üzerinde yazan ünlü markayı biliyordu. Mete ona beğenip beğenmediğini sorduğunda sadece teşekkür etmişti. Gümüş rengindeki bilekliği takmak için bir hamle yapmamış kutuyu incelemeye devam etmişti.
"Daha ne kadar izleyeceksin?" Hemen yan tarafından gelen sese dönmek istemiyordu. Şu an onunla aynı yatakta olmak bile Temurhan için büyük bir olaydı. Odaya gelmeyi elbette kendisi istemişti ama çok geriliyordu.
Yabancı olduğu duygular tüm bedenini sarmıştı. 1 hafta önce ilk defa Mete'yi gördüğü zaman anlamıştı. Bedeni onu tanıyordu. İçindeki dürtüye engel olamıyordu. Bu yüzden ondan uzak durmaya çalışmıştı. Kendini çok ucuz hissetmişti. Bir erkeğe böyle hisler beslemek de cabasıydı. Daha önce hiç, birini böyle arzulamamıştı.
"Teşekkür ederim."
"Onu zaten söylemiştin, Temur." Söylediğini biliyordu. Bilmediği şey ne söylemesi gerektiğiydi.
Mete uzanıp kutuyu elinden aldı. Bilekliği kadife yatağından çıkarıp Temurhan'ın bileğini kavradı. Temurhan sıcak teni bileğinde hissettiğinde derin nefes almaya çalıştı ama Mete'nin fark etmesini istemiyordu.
Mete bilekliği takıp geri çekildiğinde rahat bir nefes aldı. "Yakıştı." Temurhan onun dağılmış saçlarına, kızarmış gözlerine baktı. Mete çok yorgun görünüyordu. Temurhan ona yaşattıkları için kendinden nefret ediyordu. Mete bunların hiçbirini hak etmemişti.
"Özür dilerim." Mete bir anda bu özrün nereden çıktığını anlamamış bir şekilde ona bakıyordu.
Temurhan üzerindeki yorganı itti ve bacaklarını kendine çekip bağdaş kurdu. Yönünü Mete'ye dönmüştü. Mete, onun ani ruh hali değişiminden ciddi şeylerin gelecek olduğunu anlamış gibi toparlandı.
"Nereden çıktı şimdi bu?" Mete konuşurken onun saçlarına dokunuyordu. Kulağının arkasındaki saçları okşadığında Temurhan huylanmıştı. Kulaklarına dokunulmasından hiç hoşlanmazdı.
"Sana bu yaşadıklarımız çok garip gelmiyor mu?" Mete hala kulağıyla oynuyordu ama ona engel olmuyordu. Başkası olsa saniyelik dokunmalarına bile izin vermezdi. "Sana farklı biri gibi gelmiyor muyum? Bence benim seni sevmemden daha zor olan şey, senin beni bu halimle sevmen."
Mete'nin kaşları Temurhan'ın sözlerinden sonra çatıldı. Elini geri çekti. O da aynı kumral çocuğun yaptığı gibi bağdaş kurdu. Şimdi yatakta karşılıklı oturuyorlardı.
"Farklı biri değilsin. Hareketlerinde hiçbir değişiklik yok. Kazadan öncesinde farklı yaptığın tek bir şey yok. Benim aşık olduğum adam sendin zaten Temurhan."
"Yani hiç hatırlamazsam senin için sorun olmayacak mı?" Mete gülerek kafasını salladı. Ona doğru yaklaştığında Temurhan geri çekilecek gibi oldu ama kaçmasına gerek olmadığını fark etti. Mete ona iyice yaklaşıp öpmeye başladığında dudaklarını onun için araladı. Daha biraz önce tattığı dudaklar hala aynıydı. Temurhan'ın içine aktif bir yanardağdan çıkan lavlar gibi yayılıyordu. Bir öpüşün bu kadar çok duygu barındırmasına anlam veremiyordu.
Mete'nin sıcak nefesi yüzünü ısıtıyordu. Elleri vücudunda geziniyordu. Temurhan hem kaçmak istiyor hem de onu iyice kendine çekmek istiyordu. O da karşısındaki adama dokunmak istiyordu ama kendine engel oluyordu. Avuçlarını sıkmaktan canı acımaya başlamıştı. Mete geri çekildiğinde ne zaman kapattığını bilmediği gözlerini araladı. Karşısındaki adam kim ne derse desin yakışıklıydı. Bembeyaz teni, biraz önceki öpüşmeden dolayı iyice kızarmış dudakları vardı.
"Cevabını aldın mı?" Mete ıslak alt dudağını yaladığında Temurhan pes etti. Dayanamıyordu. Ayağa kalkıp banyoya koştuğunda Mete arkasından bağırıyordu. Temurhan ise o sıra yüzüne buz gibi su çarpmakla meşguldü.
•
-T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Aşımı ✓
Teen FictionYaşadığı hafıza kaybı yüzünden sevgilisini unutan genç ve kendisini inatla hatırlatmak isteyen sevgilisi... -Texting