•Çözemediği dağlar kadar sorunu vardı. Arasında kaldığı bu dağlar onu boğuyordu. Mete'nin aslında her zamankinden daha farklı sorunları yoktu. O dağlar hep vardı ama o dağların arasında doğan bir güneşi de vardı. O güneş onun çabalamasına yardımcı oluyordu. Vazgeçer gibi olduğunda sıcaklığıyla kendine gelmesine yardımcı oluyordu. Son birkaç gündür berbat bir ruh halindeydi lakin bacaklarının üzerinde tuttuğu bilgisayar ekranından gördüğü yüzle alışık olduğu sıcaklığı yine hissetti. Temur'un yüzünü görmek bile ona öyle bir güç veriyordu ki hayatta her şeyi yapacağına inanabilirdi.
''Neden içeri girmek için beni aramayı bekledin?'' Yaklaşık iki dakika önce Temur onu görüntülü aramıştı. Mete hazırlıklı olduğundan evinde onun aramasını bekliyordu. Hatta Temur'u daha net görebilmek için bilgisayarını kullanıyordu.
''Sen beni görüyorken evine girmek daha doğru hissettirdi.'' Mete onu defalarca kez o evin onların olduğunu söyleyerek uyarmıştı. Temur ise duymamazlıktan geliyordu.
Temur çelik kapıyı açıp içeri adımlarken Mete onu inceliyordu. Zaten Mete, Temur'u gördüğü ilk günden beri inceliyordu. Gözleri onun yüzüne bağımlı gibi bir şeydi. Temur bunu bildiği için eskiden Mete'yle sürekli dalga geçerdi. Çünkü Mete araba sürerken bile bazen öyle bir odaklanıyordu ki Temur deliriyordu.
''Sen evde misin?''
''Evet.'' Temur salona geçip televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa oturdu. ''Yeni geldim, duş aldım ve senin aramanı bekledim.''
''Saçların ıslak kalmış. yine hasta olma.'' Bu sefer inceleme sırası Temur'a geçmişti. Temur itiraf etmeliydi ki Mete'yi fotoğraflarda bolca incelemişti. Hatta en eski fotoğraflardan yenilerine teker teker gelmişti. Mete'nin uzun kahverengi saçlarının ilk önce omuzlarına geldiğini fark etmişti. Daha sonra Temur'un Mete'nin saçlarını üçe vurduğu videoyu izlemişti uzun uzun. Şu an bulunduğu evin banyosunda yapmışlardı bunu. Mete her yeri saç yaptığı için videoda Temur ona bol bol kızıyordu.
O videodan farklı olarak Mete'nin saçları biraz daha uzamıştı. Temur ona kısa saçın daha çok yakıştığını düşünmüştü. Çene kemikleri daha çok ortaya çıkmış onu daha erkeksi göstermişti. Çıkan sakalları da aynı şekildeydi. Temur onu ilk gördüğünde bunu fark etmemişti ama şimdi görüyordu ki Mete standartların çok üstündeydi. Bir erkeği çekici bulacak olsaydı bunun Mete olması gayet doğaldı. Siyaha yakın koyu kahve saçları vardı ama teni Temur'unkinden çok daha beyazdı. Hatta o kadar beyazdı ki yüzündeki damarlar bile belli oluyordu. Belli olan bir diğer şey ise mor göz altlarıydı.
''Olmam. Zaman kaybetmek istemediğim için havluyla kuruttum sadece.''
''Niye zaman kaybedesin oğlum? Bir yere kaçmıyorum ya.''
''Ya kaçarsan minik kuş.''
Temur onun gülse bile kocaman olan ela gözlerine baktı. Temur'un çekik gözlerinin yanında Mete'ninkiler çok büyüktü. Mete sarıya kaçan gözleriyle ona baktığında Temur her noktasının görülebildiğini hissediyordu ki bu küçücük bir ekranda oluyordu. Temur onu yüz yüze gördüğünde bu rahatsız edici hisse nasıl dayanacaktı?
''Ben böyle oturdum buraya.''
''Gördüm. Yerleştin baya. Zaten o koltuktan başkasına oturmuyordun.''
''Gerçekten mi?'' dedi Temur etrafı incelerken. Hemen yan tarafta bir koltuk daha vardı ama demek ki onun favorisi bu koyu yeşil koltuktu.
''Ayağa kalksana. Sen etrafı dolaşırken sana bir yandan anlatayım.''
Temur onun dediğine uyup ayağa kalktı. Nereye gideceğini bilemediği için yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi etrafa bakmakla meşguldü. Mete onun bu hareketlerine dayanamıyordu. Temur'un bakışları her şeye o kadar yabancıydı ki...
''Temur gir işte bir yere.'' Temur, Mete'nin sitemli sesine gözlerini devirdi.
''Mutfağı görmüştüm. Geçen sefer koltukta yattığım için yatak odalarını görmemiştim. Odama gidebilirim. Hangisi? Sağdaki mi soldaki mi?''
Mete onun ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştı ancak yüzü gayet de ciddi duruyordu.
''Odama derken?''
''Evet.'' Temur tereddütle cevap verdiğinde Mete bozulan sinirleri yüzünden sakallarını kaşıdı. Önceden sinirlendiğinde uzun saçlarını karıştırırdı ama Temur her sinirlendiğinde çenesini kaşıdığı için bu özellik Mete'ye de geçmişti.
''Ciddi ciddi benim sevgilisiyle aynı evde yaşarken ayrı yataklarda yatacak bir dallama olduğumu düşündün yani?''
''Yok, o dallamanın ben olduğunu düşünmüştüm.''
''Allah'a şükür ikimiz de o kadar enayi değiliz gülüm.'' dedi Mete göz kırparak. ''Aşk yuvamız, soldaki kapı.'' Temur onun koyulaşan irislerini yakından görüyordu. Mete yaşadığı duygu değişimlerine şaşırmıyordu.
Temur odanın kapısını açıp içeri girdiğinde istemsiz bir şekilde alt dudağını ısırdı. Çünkü bu odada Temur ve Mete vardı. Bedenleri şuan kumral çocuğun köşesine oturduğu yatağın her noktasına değmişti. Mete bir buçuk aya yakın süredir uzak kaldığı sevgilisinin elbette ki her şeyini özlemişti.
''Ağzın yüzün mal gibi kaydı Mete. Aklından geçen düşünceleri def et amına koyayım.''
''Fesat mısın Temurhan?''
''Sapık sapık yüzüme bakan sensin lan!''
''Bir sapık olmadığımız kalmıştı.'' Mete biraz toparlanmak için yanındaki su şişesine uzanıp biraz su içti. Temur o sırada telefonu odadaki masaya sabitleyip etrafı dolaşmaya başlamıştı. Mete bu sefer de onun bedenini incelemeye başladı. Üzerinde beyaz bir tişört vardı. Altına açık gri eşofman giymişti.
Ulan, dedi Mete. Sınanıyordu galiba.
Temur büyük dolabı açmak için izin ister gibi ona baktığında Mete başını salladı. Temur dolapların içine teker teker baktıktan sonra telefonu koyduğu masaya yaklaştı.
''Kıyafetlerimin nerede olduğu belli oldu.''
''Sağdaki komidini açsana." Mete içindeki şeytana engel olamıyordu. Temur dediğini yapmak için hiç tereddüt etmeden yatağın sağ tarafına doğru ilerlediğinde Mete nefesini tuttu. Temur onu öldürecekti.
•
Temur ne bulacak sizce sadece yanlış cevaplar jdkdkfk
-T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Aşımı ✓
Novela JuvenilYaşadığı hafıza kaybı yüzünden sevgilisini unutan genç ve kendisini inatla hatırlatmak isteyen sevgilisi... -Texting