4.6

6.6K 607 70
                                    


Normalde kolaylıkla yapabileceği şeyleri, stres anında eli ayağına dolaştığı için yapamıyordu. Mesela asansörü beklemek ile zaman kaybetmemek için merdivenlerden koşa koşa iniyordu ama azıcık mantıklı düşünseydi 10 katı yürüyerek inmenin hiç de kolay olmayacağını anlardı. Ne yazık ki Mete içindeki onaylanmama ve reddedilme korkularından dolayı akıl ve mantıktan çok uzaklaşmıştı. Sevdiği adamı aylar sonra göreceğini düşündükçe heyecanına engel olamıyordu. Durumun absürtlüğü canını sıkıyordu bu doğruydu ama Temurhan'ı uzaktan görmek bile onun için en büyük nimetti.

Nefes nefese bitirdiği merdivenlerden sonra zemin kata adım attığımda etraftaki insanlar pür dikkat onu izliyordu. Umrunda değildi. Hiç vakit kaybetmeden hastane binasından çıkıp yandaki parka doğru yürümeye başladı. Bu kadar acele etmesine gerek olmadığını o da biliyordu. Temurhan'ın gelmesine daha vardı ama işte bedenine söz geçiremiyordu.

Karanlık olduğu için lambaların aydınlattığı parkta oturacak bir yer aradı. Çünkü eğer şimdi oturmasaydı düşecekti. Gözleri etrafı taradıktan sonra en aydınlık olduğunu düşündüğünü banka doğru yürüdü. Ne kadar aydınlık olursa Temurhan'ı o kadar iyi görürdü. Her detayını görmeliydi. Madem dokunamayacaktı, duyamayacaktı en azından görmeliydi.

Hafif nemli banka iyice yerleşip ellerini önünde birleştirdi. Sol elinin işaret parmağındaki yara bandını oynadı. Amcasının arkadaşı onu arayıp durumu anlattığında Mete çalışıyordu. Kulağındaki kulaklıktan ona söylenen cümlelerden sonra tüm dikkatini kaybetmiş parmağını kesmişti. Hala da döndüğüne inanamıyordu. Temurhan hazır değilim diyordu ama Mete de hazır değildi. Daha kendini, onları anlatamamıştı ki.

Telefonu çaldığında ayağa kalktı. Vücuduna sahip çıkamıyordu. Telefonu hemen açtı. "Alo?" dedi hiç vakit kaybetmeden. "Geldim." Duyduğu sesle etrafında dönmeye başladı. Saat gecenin körü olduğundan zaten çok kişi yoktu. Tanımadığı yabancı bedenleri eledikten sonra tam karşısındaki lambanın altında dikilen bedeni seçti gözleri. Temurhan da onu görmüştü. İkisi de ne telefonu kapatıyor ne de adım atıyordu. Mete hayatı boyunca beş metrenin çok kısa bir mesafe olduğunu düşünmüştü ama şimdi aralarında beş metre ya var ya yokken yanlış düşündüğünü anlamıştı. Beş metre çok uzun bir mesafeydi.

"Sensin değil mi?"

"Benim."

Temurhan onun sesini duyduktan sonra telefonu kapattığında Mete de kapattı. Temurhan adım attığında o da attı. Bir ayna gibi onu taklit etti.

Aralarında bir insanın rahatlıkla geçebileceği boşluk kadar mesafe kaldığında ikisi de durdu. Mete sevgilisinin yüzünün her noktasını inceledi. Saçları son gördüğünden uzundu, teni biraz esmerleşmişti. Yüzünün sağ tarafındaki yara izini görünce ise dayanamadı. Elini kaldırıp yaraya dokunacağını sırada kumral çocuk geri çekildi. Mete eli havada kalmış bir şekilde Temurhan'a baktı.

"Özür dilerim."

Dokunmasını istemeyeceğini tahmin etmesi lazımdı.

"Eline ne oldu?"

Mete hala havada olan elini indirirken bir yandan da eline bakıyordu. Eline ne olduğunu hatırlayamamıştı bir an. Kafası gidip geliyordu.

"Kestim." Uzun cümleler kuramıyordu. Ona söz verdiği için konuşursa gider diye korkuyordu. "Geçmiş olsun." Sesin sahibine bir kez daha baktı. Hep uzakta kaldığı için daha çok zorlandığını sanıyordu ama asıl zorluk buydu. Karşısında öylece duruyordu ve dokunamıyordu. En kötüsü bu da değildi. Temurhan ona bir yabancıya bakar gibi bakıyordu. Kahverengi gözleri Mete'nin her yerini inceliyordu ama tanıdık bir şey bulamıyordu.

"Şimdi anladım."

"Neyi?" Temurhan ellerini pantolonun cebine koydu.

"Senin için gerçekten silindiğimi." Kumral çocuk ellerini cebinden çıkardı. Mete onun ne yapacağını bilmez davranışlarını elbette fark etmişti. Temurhan sürekli baş parmağıyla işaret parmağının tırnak etini dürtüyordu. Bunu sadece gergin olduğunda yapardı ve şu an öyle çok yapıyordu ki bu hareketi, elini kanatmıştı. Mete bu sefer onu engellemesine izin vermeden Temurhan'nın sağ elini tutup yukarı kaldırdı. "Kanattın."

Temurhan bunu yeni fark etmiş gibi parmağından akan kana baktı. Mete o sırada cebinden kağıt mendil çıkartmıştı. Hala Temurhan'ın elini tutmaya devam ederken mendille parmağındaki kanı sildi. Tenine en az şekilde temas etmeye çalışıyordu. Onun rahatsız olmasını istemiyordu.

"Tamam." dedi Temurhan elini geri çekerek. "Ben yaparım."

"Bir sürü soru sormak istiyorum ama sadece susuyorum." Mete onun gözlerine bakarken konuştu. "Senin için bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum ama unutma Temurhan." Elini kaldırıp sarılı olan parmağını gösterdi. "İkimiz de aynı yerden yaralandık. Benimki sarılı diye seninken daha az acıyor anlamına gelmiyor."

Temurhan onun havada olan parmağına baktı. "Söz verdiğim için susacağım ama ben pes etmeyen katır inatlının tekiyim Temurhan. Bundan sonra hazır ol. Çünkü burası," sargılı parmağıyla Temurhan'ın göğsüne dokundu. "Beni tekrar hatırlayacak."







Hazır ol temurhan mete gümbür gümbür geliyor


-T

Zaman Aşımı ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin