5.3

6.3K 529 104
                                    


Mutfaktaki kargaşanın bittiği zaman dilimleri içine girmişlerdi. Çalıştığı restoranda akşam yemekleri belirli saatler içinde servis edildiği için o saatler bittiğinde rahatlıyorlardı.Bulaşıktan sorumlu kişiler mutfağı temizlerken uzaktan onları izliyordu. Beklediği kişi hala gelmediği için Mete üzerindeki üniformasını çıkarmamıştı. Siyah aşçı ceketini saatlerdir giydiği için rahatsız hissetmiyordu çünkü iki defa değiştirmişti. Mutfağın yönetiminde bulunan aşçıbaşıyla hiç anlaşamadığı için bugün de çok yorucu geçmişti.

"Niye hala burada dikiliyorsun?" Yanından gelen ince sesin sahibine baktı. Atakan onun işyerinde konuşup muhabbet edebildiği tek kişiydi. Kendisinden farklı olarak Atakan daha komiydi. Mesleğe yeni başlamış sayılırdı. Mete ise deniz ürünleriyle ilgilenen aşçı olduğu için üzerinde daha büyük bir sorumluluk vardı.

"Birini bekliyorum."

"Sen mutfakta işin bittiği an kaçıp giderdin." Mete yanındaki minyon çocuğun ona kaş göz yapmasını izledi. Atakan'la daha yeni tanışmışlardı ama çocuk hemen onu çözmüş gibi davranıyordu.

"Önemli birisi." Sevgilim gelecek, diyebilirdi ama artık bu konuda daha dikkatliydi. Çünkü Temurhan bu konuda hassas olduğunu birden çok kez belirtmişti.

"Anladım." dedi Atakan sırıtarak. "Ben gidiyorum. Daha fazla duramayacağım. Aşçıbaşını görecek halim yok." Aşçıbaşı Mete'ye bile kötü davrandığı için Atakan'a neler çektirdiğini tahmin edebiliyordu. Stajyerlerin ve komilerin tabiri caizse ağızlarına sıçıyordu. Mete bugün adamın Atakan'a nasıl bağırdığını kendi gözleriyle görmüştü. Sarışın çocuk ağlayacak duruma gelmişti. Mete bunu anladığı için konuya dahil olmuştu ve olay uzamıştı.

"Sen benimle gelsene bir." Sarışın çocuk onun dediğine uyup peşinden gelmeye başladı. Mutfağın sadece çalışanlarının kullanabildiği kapısından çıktılar. Bu çıkış sayesinde restoranın otoparkına geçebiliyorlardı.

Hava soğuk olduğu için üşüse de bu konuşmayı içerde yapmak istemiyordu. Çalıştığı ortamlarda mobbinge uğramaktan da uğrayan insanları görmekten de nefret ediyordu. Mete zamanında kendisi de çokça maruz kaldığı için karşısında merakla ona bakan çocuğa birkaç nasihat vermek istemişti.

"Belki haddime değil belki sikine bile takmayacaksın." Sarışın çocuk onun rahat bir tavırla konuşmasına şaşırmıştı. Mete ile çalışırken bazen muhabbet ediyorlardı ama yine de yakın değillerdi. "Ama Atakan bence o adamın karşısında bu kadar ezilme. Çünkü bunu gördükçe daha çok üstüne gelecektir."

"Nasıl ezilmeyeyim? Adam en iyi üniversitelerde eğitim görmüş, yıllarca yurtdışında çalışmış, bir sürü kitap çıkarmış. Burnu havada, küçük dağları ben yarattım havasında." Atakan sanki Mete'nin sormasını bekliyormuş gibi saydırmaya devam ederken ikisi de arkalarında duran adamı fark etmemişlerdi. "Ürünün süzdürüldükten sonra ağırlığının yarıya düşeceğini glaze oranına bakmadığım için düşünemedim. Bu yüzden bana sen aşçılık kursundan çıkıp mı buraya geldin dedi." Atakan motora bağlamış bir şekilde saydırmaya devam ederken Mete onun arkasında duran aşçıbaşını nihayet fark etmişti. Atakan'ı susması için uyaracağı sırada ise adam yanlarına gelmiş ve Atakan'ın son sözünü de duymuştu. "Kibirli pislik."

"O söylediğin hakaretlerin hedefi ben miyim?"

Atakan gördüğü bedenle altına sıçmış gibi baktığında Mete onun suratına gülmemek için kendini tuttu. Aşçıbaşı, Atakan'a öldürecekmiş gibi bakıyordu. Mete araya girmesi gerektiğini biliyordu ama bir şey diyememişti.

"Yok ben." Atakan geveliyordu ama yapabileceği bir şey yoktu.

"Sen ne?" Adam dalga geçer gibi ikisine baktı. "Beceriksiz, aşçı demeye bin şahit isteyen biri beni böyle eleştirdi diye sinirlenmem ben, sen merak etme." Adam onu süzüp bu sefer de Mete'ye döndü. Atakan'ı bir yerlerine takmadığı belliydi. "Ama sen beni sinirlendiriyorsun Mete Çamlıca. Torpilli herkes beni sinirlendiriyor."

Mete karşısındaki adama sinirlenmemek için kendisini sıktı. Kolay değildi ama biraz sonra sevgilisinin gelecek olduğunu tahmin ettiği için sakin kalmaya çalışıyordu. Temurhan'ın onu bu adamı döverken görmesini hiç mi hiç istemiyordu.

"Aynen şefim." dedi adamı takmayarak. "Torpilliyim ben."

"Aşçıbaşım çok özür dilerim söylediklerim için." Atakan konuya dahil olmuştu. "Mete'nin hiçbir suçu yok. Ben konuştum sizin hakkınızda." Adam tam karşısında duran minyon çocuğa baktı. Cüsse olarak aralarında epey bir fark vardı. Adam kolunu kaldırdığı an Mete çocuğun zarar görmesini istemediği için kolundan tutup arkasına çekti. Arkasına çektiği çocuk da Mete'nin kolundan tuttuğunda ortama bir kişi daha katıldı.

"Metehan."

Mete bulundukları saçma durumu o zaman fark etti. Atakan resmen ona sarılmış bir şekilde arkasında duruyordu. Temurhan park ettiği arabasının yanındaydı. Mete, Atakan'ı anında bırakıp kendisinden uzaklaştırdı. Zaten Atakan da refleks olarak yaptığı için geri çekilmişti. Üç çift göz onu izlerken Temurhan onlara doğru yürümeye başladı. Onun gözleri ise Mete'den başka bir yere değmiyordu.

"Temurhan geç kaldın." dedi Mete ne diyeceğini bilmeyerek.

"Sen kendine ilgilenecek başka şeyler bulmuşsun." Temurhan sarışın çocuğa ve uzun boylu adama baktı. "Sıkılmamışsındır."

"Merhaba." Atakan ince sesiyle yine konuya yine dahil olduğunda Mete, Temurhan'ın yanına geçti. Kumral çocuk onu keskin bakışlarıyla izliyordu.

"Merhaba." Atakan'a konuşuyordu ama Mete'ye bakıyordu.

"Biz gidelim. Siz güzel güzel konuşun." Mete sevgilisinin elinden kavrayıp yürümeye başladığında Temurhan ona engel olmadığı için mutluydu. Mutfağın kapısını açıp kumral çocuğun içeri girmesine yardımcı oldu. Arkasına bakıp kontrol ettiğinde Atakan'la aşçıbaşının konuştuğunu görmüştü. Daha fazla onlarla ilgilenemeyecekti. Çünkü Temur'u gelmişti.










Atakan ve aşçıbaşı hakkında neler düşünürsünüz acaba?

Zaman aşımının bitmesine az kaldı. Bir hikaye patlatmaz mıyız onlara?






-T

Zaman Aşımı ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin