•Bugün hava beklediğinden soğuk olduğundan spor salonunu saçları ıslak bir şekilde terk ettiği için pişman olmuştu. Daha yeni hastalıktan kurtulduğu halde kendine dikkat etmiyordu. Onu azarlayan biri de olmadığından Mete kolaylıkla hasta olabiliyordu. Dışarıdan dağ gibi gözükse de bünyesi hiç sağlam değildi.
Şapkasını başına iyice yerleştirip evine giden sokağın köşesini döndü. Etraf sessizdi, herkes evlerine çekilmişti. Burası çok güvenli bir semt olmasa da daha başına bir şey gelmemişti. Şükür gansterleri falan peşine takmamıştı.
Kendi kendine gülüp cebinden küçük bir mendil çıkardı. Burnu akıyordu. Sert bir şekilde burnunu silip mendili tekrar cebine koyacaktı ki telefonu titredi. Kotunun ön cebinden telefonunu çıkarıp arayan kişiye baktı. Temurhan'ın aramasını hiç mi hiç beklemiyordu. Hiç zaman kaybetmeden telefonu açıp kulağına götürdü. "Alo? Temurhan?" Sesi ister istemez endişeli çıkıyordu.
"Müsait miydin?" Fısıltı gibi gelen sesi zar zor anladı. Telefonunun sesinin kısık olduğunu düşünüp sesi açtı ama bir işe yaramadı. Ses zaten sondaydı.
"Bir şey mi oldu? Sesin kötü geliyor?"
"Daha iki kelime konuştum. Hemen nasıl anlayabilirsin kötü olduğumu?"
"Kötüsün yani." Mete ne olduğunu hemen öğrenemezse yürüdüğü yolu daha 20 kez turlayacaktı.
"Niye seni aradım bilmiyorum."
"Neyin var? Babanla mı kavga ettin?" Karşı taraftan bıkkın bir oflama sesi geldi.
"Gerçekten nasıl anında anlayabiliyorsun?"
"Sevdiği insanın nefes alış verişinden bile nesi olduğunu anlamayan seviyorum demesin bir zahmet oğlum."
"Niye beni seviyorsun Mete? Hayatına sadece zorluk çıkarıyorum." Temurhan'ın sesi sanki iyice kısılmıştı.
"Basit olsa bu kadar sevmezdim belki de. Biz seninle herkes bize cephe aldığı için daha da bağlandık." Yaşadığı apartmanın giriş kapısını açıp soğuk binanın içine girdi. Merdivenleri ikişer ikişer çıkarken aklı da kulağı da Temurhan'daydı. "Babanla niye kavga ettin?"
"Hayatımda kocaman bir boşluk var. Doldurmaya çalıştıkça insanlar bana yalan yanlış şeyler anlatıyor." Temurhan'ın sesi işte şimdi yüksek çıkıyordu.
Mete dairesinin önüne geldiğinde hiç beklemeden şifreyi girip kapıyı açtı. "Sana ne anlattı?" Üzerindekileri yere atıp koltuğa oturdu.
"Kahvaltı yapıyorduk. Ben dün senin evinde kalmıştım. Sabah erken bir vakitte eve döndüm." Demek gerçekten de kalmıştı. "Babam görmedi eve geldiğimi. O konuda bir sıkıntı olmadı ama sofrada birden konu sana geldi."
"Baban benimle hala konuştuğunu bilmiyordu."
"Bilmiyor zaten."
"O zaman niye durup dururken benim hakkımda konuştu?"
Temur derin bir nefes aldı. Mete bu nefesten sonra anladı ki ya onu çok sinirlendirecek ya da çok üzecek bir şey gelecekti.
"Senin gibi bir mikroptan ailemiz kurtulduğu için adak verecekmiş. Oğlu doğru yolu bulsun diye çok dua etmiş. Duaları karşılık bulmuş."
"Temur sen kaza geçirdin! Bunun farkında değil mi o?" Mete sesine hakim olamıyordu. "Ya ölseydin lan! O zaman da böyle konuşabilecek miydi?"
"Bağırma bana Mete!" Temurhan'ın sesi de ondan geri kalmıyordu. "Ben de sinirliyim farkında değil misin? Babam öyle konuşunca ne diyeceğimi bilemedim. Ağzımdan senin gerçekten kötü biri mi olduğun sorusu kaçtı."
"Ne diyebilir ki bu soruya? Onların gözünde deccalden farkım yok. Beni bok parçasından halli-"
"Seni savundum." Temur'un tok sesini duyduğunda şuursuzca konuşmayı kesti. "Ama yapmamam lazımdı."
"Ne dedin peki?"
"Problem bu değil Mete. Babam galiba seninle konuştuğumu anladı diyorum."
"Temurhan ne dedin? Gerçekten merak ediyorum." Mete bunun olacağını tahmin edebilirdi ama Temur'un onu savunacağını bu durumda hayal bile edemezdi.
"Mete beni sevmekten başka ne yaptı da ona bu kadar sinirlisin? Erkek olmasaydı onun hakkında tek bir kötü şey bile düşünmeyecektiniz, dedim."
"Aslanım benim."
"Mete lütfen. Beni ciddiye al."
"Ciddiye alıyorum Temurhan." dedi biraz önceki neşeli sesini hemen kaybederek. "Sadece daha önce bunları yaşadığımız için bağışıklığım var."
"Daha önce yaşamış olman şu an benim zorlanmadığım anlamına gelmiyor."
"Tamam, özür dilerim." Onu kırmayı asla istemiyordu. "Peki evde misin şu anda?"
"Ben evdeyim. Babam ben cümlemi bitirir bitirmez çıktı gitti. Annem de evde değildi zaten. Ne yapacağım?"
"Şu an sakin ol yeter." Mete sakin sakin konuşarak onu rahatlatmaya çalıştı. "Anladığını sanmıyorum. Anlasa da ispatlayamaz. Sen ne olur olmaz konuşmalarımızı sil tamam mı, bebeğim?"
"Telefonuma bakar mı, diyorsun."
"Daha önce yapmamıştı ama belli olmaz." O piçe hiç belli olmazdı. Temurhan'a babası hakkında kötü konuşup durumu daha kötü yapmamaya çalışıyordu.
"Birkaç gün konuşmasak daha iyi olmaz mı?"
"Bunu mu istiyorsun?" Hayır demesini istiyordu.
"Belki daha iyi olur."
Mete onun aklının karışık olduğunu bildiğinden dediğini kabul edip "Sen bilirsin." demekle yetindi. Temurhan onun bu cümlesini onaylayıp telefonu kapattığında Mete koltuğa uzandı. Acaba Temur'un birkaç gün dediği ne kadarlık bir süreydi?
•
-T
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Aşımı ✓
JugendliteraturYaşadığı hafıza kaybı yüzünden sevgilisini unutan genç ve kendisini inatla hatırlatmak isteyen sevgilisi... -Texting