3

698 30 16
                                    

Yanımda hissettiğim kıpırdanmayla hiç istemesem de gözlerimi yavaşça araladım. Sabah olmuştu. Ama alarm çalmamıştı. Yoksa çalmıştı da ben mi duymamıştım?

Orhan'ın yataktan kalktığını hissettiğimde hiç istifimi bozmadan uyuyormuş gibi yapmaya devam ettim. Yavaş hareketlerle neredeyse hiç ses çıkarmadan odadan çıktığında ben de yatakta doğruldum. Üstünü bile değiştirmeden nereye çıkmıştı bu adam? Hem de sabahın bu vaktinde.

İçime kurt düşmüştü. Hızlıca yataktan kalkıp sabahlığımı giydim ve odadan çıktım. Çalışma odasına gitme ihtimalini göz önünde bulundurarak adımlarımı o tarafa yönlendirdim. Kapıyı çalmadan içeri girdiğimde Orhan'ın burada olmadığını gördüm.

Nereye gitmiş olabileceğini düşünürken salona inmiş olabileceği aklıma geldi. Merdivenlere doğru ilerlerken İfakat'in odasının kapısı açıldı. İçeriden önce İfakat sonra da hiç beklemediğim biri çıktı.

Odasından hiç tanımadığım bir adam sanki yıllardır bu evde yaşıyormuşcasına ve üstüne üstlük sabahın köründe evimden çıkmaya çalışıyordu. Ve hallerinden o kadar memnundular ki beni farketmemişlerdi bile.

Gülgün: Hop! Hayrola İfakat. Artık sen iyice sınırı aştın ha! Kardeşim sen de sabahın köründe ne arıyorsun burada. Bu ne hal?

İfakat: Ay Gülgün, sen miydin? Kerem sen gidebilirsin canım. Ben dediğim gibi sana şey ederim. Yani şeyi şey ederim. Anladın değil mi?

Bu kadın tam bir kaçıktı. Artık sağlıklı düşündüğü de söylenemezdi. Bu kadını babamın kendine gelini olarak seçtiği gerçeği yüzüme çarpınca aslında babamın da akıl sağlığının taa ezelden beri yerinde olmayışı beni şaşırtmıyor değildi.

Yüzüme bakmaya devam ederken göz devirip arkamı döndüm ve odama girdim. Ferit ve Orhan koltukta oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Ne konuştuklarını öğrenmek için yanlarına yaklaştığımda Ferit'in ağzının kulaklarında olduğunu farkettim.

Gülgün: Beyler, günaydın. Yüzünüz gülüyor. Ne oldu anlatın bakayım?

Orhan: Gülgün, babam Ferit'i ve beni odasına çağırdı. Kazım beyler Antep'e iki haftalığına geri dönmüş. Babam bizim de gitmemizi istiyor.

Gülgün: E nerden çıktı şimdi bu? Ben olacak onca organizasyonu ve derneği nasıl başıboş bırakayım? Hadi tamam gideceğiz diyelim. Valizleri hemen nasıl ayarlayacağım?

Ferit: Hadi anne ya lütfen bak babam şirketteki bütün işlerini ayarlayacak bugün. Sen de bugün derneğe gider ayarlarsın. Hem Asuman burada. O bakar derneğine merak etme. Senin yerine davetlere de katılır. Hem onun da bi' havası değişmiş olur.

Orhan: Evet hayatım, Ferit haklı. Sen hallet işlerini. Oğlum sen de git karına söyle de bugün valizlerinizi hazırlayın. Her şey hazır olsun yarın yola çıkacağız çünkü.

Ferit: Tamam baba ben gidiyorum. Hadi anne öptüm.

Havadan bana öpücük attıktan sonra koşa koşa odadan çıktı. Bu çocuk deliydi deli. Kesin babasının genlerini almıştı.

Gülgün: Ama bak Orhan, ben Kazım beylerle aynı evde kalmam. O adam kaldığımız odanın içine bile girer. Hatta yetmezmiş gibi girer aramızda da yatar. Tabii sen benim yanımda yatmak yerine hava sıcak bahanesiyle o koca avluda uyumazsan.

Kinayeyle söylediğim bu sözlere karşılık Orhan da sahte bir gülüş attı ve ayağa kalktı. Bana yaklaşırken konuşmaya başladı.

Orhan: Bak sen Gülgün hanım. Aramızda yatarmış da odamıza girermiş. Hem ben neden yanında yatmayacakmışım? Söyle bakalım.

Son Seslenişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin