Orhan, odaya döndüğünde ben de dışarıdaki manzarayı izliyordum. Manzara dediğim de hastanenin bahçesi. Çünkü onunla göz göze gelmek istemiyordum.
Burada oturmaktan da sıkılmıştım. Vallahi bir taraflarım düzleşmişti artık. Kalkıp dolaşmak istiyordum biraz. Ama ayağa kalktığım an Orhan'ın dibimde bitip bana yardım etmeye çalışacağını bildiğim için yerimde oturup Seyran'ların gelmesini beklemeye başladım.
O sırada Aysun içeriye girdi. Serumumu kontrol ederken bitmiş olduğunu görüp yeni serum getireceğini söylerken bir şeye ihtiyacımın olup olmadığını sordu.
Gülgün: Aslında var. Burada oturmaktan çok sıkıldım. Kalkıp biraz dolaşmak istiyorum. En azından sen serumun yenisini getirene kadar. Olmaz mı?
Aysun: Olur. Ama ne olur ne olmaz, Orhan bey sizinle birlikte gelsin. Tek başınıza çıkmayın. Çünkü serumun içindeki ilaçlar ani baş dönmesi veya kusma isteğine neden olabilir.
Aysun'u onaylayıp yavaş yavaş ayağa kalktım. Tabii ki Orhan benimle gelmeyecekti. Ayrıca bir şeyim de yoktu. İyiydim. Orhan'ın benimle gelmesine gerek yoktu.
Gülgün: Sen otur Orhan, ben biraz yalnız kalmak istiyorum.
Orhan: Olmaz, Aysun'u duydun. Birlikte çıkacağız.
Gülgün: Hayır diyorum Orhan. İstemiyorum benimle gelmeni. Allah Allah.
Orhan: Ben de sana olmaz diyorum Gülgün. Niye dinlemiyorsun beni. Bir kere de itiraz etme.
Daha fazla Orhan'la tartışmak istemediğimden kafamı salladım. O sırada içeriye Ferit'le Seyran girdi.
Ferit, olduğum yere doğru yönelerek hızla bana sarıldı. Bana bir şey olacak diye korkmuştu. Belliydi. Ne kadar ona arka çıkıp koruyamasam da o benim canımdı.
Ferit: Anne, çok korktum sana bir şey olacak diye. Ne oldu sana böyle? Benim bilmediğim bir şey mi var? Bak varsa söyle lütfen.
Onu kendimden uzaklaştırıp ellerinden tuttum. Ellerine bir öpücük kondurduktan sonra tabii ki üzülmesini istemediğimden Orhan'ın yaptıklarını söylemeden durumu açıklamaya çalıştım.
Gülgün: Canımın içi, zaten biliyorsun dünden beri başım dönüyordu. Bünyem daha fazla kaldıramadı demek ki. Ama merak etme şu an iyiyim.
Ferit: Anne ben ondan bahsetmiyorum. Neyden dolayı bu haldesin onu diyorum. Fazıl amca çenenin kitlendiğini ve bunun şoktan dolayı olduğunu söylemişti. Hatırlıyor musun ne olduğunu?
İşte şimdi yanmıştık. Çünkü eğer Ferit bu konuya takılırsa ne olduğunu öğrenmek için baya uğraşırdı. Diyecek bir şey bulamadığım için yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamadım.
Seyran durumu anlayınca hemen lafa girdi.Seyran: Ferit annem daha yeni kendine geldi. Hem bak biraz solgun görünüyor. Şimdi bu konuları boşverelim zaten sonra konuşuruz olur mu?
Ferit'in bu durumdan işkillendiği belliydi. Umarım çok kurcalamazdı.
Gülgün: Seyran aslında ben oturmaktan çok sıkıldım. Biraz hava almak için yürüyecektim. Sen de benimle gelmek ister misin?
Seyran: Tabii gelirim anne. Ama önce istersen bi' üstünü değiştir. Bak temiz kıyafetler getirdim.
Seyran elindeki çantayı koltuğa koyarken benim için getirdiği kıyafetlerden bir t-shirt ve bir eşofman çıkarıp bana uzattı.
Seyran: İstersen yardıma gelebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Seslenişim
FanfictionBu sana son seslenişim, Bunca yıl beklemişim, Bundandır vazgeçişim..