8

675 30 14
                                    

Havaalanına geldiğimizde inip valizlerimizi kontrolden geçmesi için çalışanlara teslim etmiştik. Binadan içeriye girdiğimizde hiç beklemeden uçağa geçip yerleştik.

Gülgün: Kızım, anneni ara istersen birazdan uçak kalktığında görüşemeyeceksiniz.

Seyran: Arayıp konuştum anne. Buradan Antep kaç saat sürer acaba?

Orhan: İki saate kadar orda oluruz kızım. Siz iyi dinlenin de oraya vardığımızda yorgun olmayın.

Ferit: Tamam baba merak etme, kestiririz biraz.

Uçakla yolculuk yapmayı seviyordum. Bana kendimi hiç olmadığım kadar özgür hissettiriyordu, sanki bir kuşmuşum gibi. Ama bir o kadar da korkuyordum.

Ertuğrul: Efendim, her şey hazır. İstediğiniz zaman kalkabiliriz.

Orhan: Hiç zaman kaybetmeyelim, hemen kalkalım Ertuğrul, zaten yeterince geç kaldık.

Ertuğrul uçuşlarda hep bizim yanımızda olan çalışanımızdı. Aslında çalışanımız demek yanlış olurdu çünkü senelerdir sıklıkla seyahat ettiğimiz için onunla abla kardeş gibi olmuştuk.

Gülgün: Canım kardeşim, nasılsın iyi misin?

Ertuğrul: İyiyim abla sen nasılsın? Dünürleri görmeye gidiyormuşsunuz diye duydum. Kötü bir şey yoktu inşallah.

Gülgün: Yok yok merak etme, Esme'ler davet ettiler Antep'e. Biz de biraz tatil yapalım diye gidelim dedik. Bu arada seni gelinimizle tanıştırayım. Seyran bi' dakika gelir misin canım?

Seyran'a seslenmemle bana doğru dönüp "Bir şey mi oldu anne?" diye sordu. "Gel bir dakika." deyip elimi salladığımda oturduğu yerden kalkıp yanımıza geldi.

Seyran: Ne oldu anne bir sorun mu var?

Gülgün: Bak seni kiminle tanıştıracağım. Bu Ertuğrul, genelde uçuşlarımızda hep yanımızda oluyor. Benim de kardeşim gibidir. Ertuğrul bu da Seyran, Ferit'in eşi.

Ertuğrul: Tanıştığıma memnun oldum Seyran hanım. Tebrik ederim sizi de.

Seyran: Teşekkür ederim, sağolun.

Bu kısa konuşmanın ardından Seyran gidip yerine oturmuş uçak da çok geçmeden havalanmıştı. Ne kadar çok seyahat etmeye alışkın olsam da uçak fobimi bir türlü yenememiştim.

Orhan: Bir türlü şu uçak korkunu yenemedin, titriyorsun.

Gülgün: Ne yapayım Orhan, korkuyorum işte.

Sinirle söylediğim bu sözlerden sonra Orhan bana garip bir şekilde bakınca gereksiz yükseldiğimi farkettim.

Gülgün: Kusura bakma, gerginim biraz ondan sana da gereksiz çıkıştım.

Orhan: Yok sorun değil de senin başka bir şeyin var gibi sanki, neden bu kadar gerildin anlamadım?

Gülgün: Kazım Bey'le aynı ortama girmek istemiyorum. O adamın sesini duymak bile sinirlenmeme yetiyor.

Orhan: Haklısın valla. Son anlattıklarından sonra benim de pek karşılaşmak istediğim söylenemez ama mecburuz ne yapalım.

Seyran'la Ferit'e baktığımda uyumuşlardı. Sanki gece uyumamış gibi evden havaalanına gelirken bile uyuklamışlardı.

Gülgün: Çocuklar uyumuş.

Orhan'ın "hıhı" demesiyle birlikte ona döndüm. Bir şey düşünüyordu,

Son Seslenişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin