Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Orhan'ın seslenmesiyle olduğum yere çakılı kaldım. Nasıl açıklayacaktım ona bu durumu? Ne diyecektim, "Annemin oğlu olduğunu iddia eden biri beni annemin olduğu yere götürüyor." mu? Hayatta söyleyemezdim. Arkamı döndüğümde onun da hızla ve sinirle bize doğru geldiğini gördüm. Yanımdaki Ferman'a baktığımda o da Orhan'ın kim olduğunu çözmeye çalışıyordu.
Orhan yanımıza ulaşınca bana bir ömür gibi gelen bakışmamızdan sonra "Bu adam kim Gülgün?" diye sorunca tepki veremedim. Dilim tutulmuştu resmen. Ağzımı açıp tam bir şey diyeceğim sırada Ferman'ın benden önce davranıp "Asıl sen kimsin kardeşim?" diye sormasıyla ikimizde ona dönüp baktık.
Orhan: Asıl sen kimsin? Ne işin var karımın yanında?
Orhan'ın sorduğu soruyla olaya dahil olmam gerektiğini hissedip Orhan'ın kolunu tuttum.
Gülgün: Orhan sen benimle gelsene bi' konuşalım biz şurada. Ferman sen de kusura bakma, bekle lütfen.
Orhan'ı kenara doğru çekiştirince konuşmaya nasıl başlayacağımı da düşünmeye başladım. Ona her şeyi anlatmaktan başka çarem yoktu. Yaptığım yanlış bir şey de yok ama ben yine de tedirgindim. Ferman'dan baya uzaklaştığımızı farkedince durup arkamdaki koltuğa oturdum. Orhan'a da oturmasını işaret ettiğimde yanıma oturunca zor da olsa konuşmaya başladım.
Gülgün: Aklındaki şüphelerin farkındayım ama düşündüğün gibi bir şey yok. Su almaya indiğimde kahve de alıp biraz oturmanın bana iyi geleceğini düşündüm. Çok geçmeden zaten o adam da gelip izinsiz oturdu yanıma. Benimle muhabbet etmeye çalıştı, ben de sesimi çıkarmadım açıkçası. Sonra bana annesinden bahsetti, aslında imalı imalı konuştu diyebilirim. Sonra onun annesinin benim annem olduğunu iddia etti Orhan. İnanabiliyor musun? Senin annen babanı terkedip kendine benim babamla yeni bir hayat kurmuş dedi, senin annen benim annem dedi. Şu an burada olduğunu ve beni onunla görüştürebileceğini söyleyince içimdeki hisse engel olamadım. Çok saçma geliyor biliyorum ama benim bu yüzden gidip o kadını görmem lazım. Anlıyorsun beni değil mi?
Orhan anneme olan düşkünlüğümü bilirdi. Yeni evlendiğimizde bu yüzden çok ağladığıma kendi şahit olmuştu. Sanırım birbirimize şu ana dek ilk ve tek destek olduğumuz zamanlar o zamanlardı. Bakmayın Ferit'e "Babanla biz hep birbirimize destek oluruz." dediğime, yok öyle bir şey.
Orhan: Tamam ama ben de geleceğim, seni o adamla yalnız bırakmam. Eğer o kadın gerçekten senin annense sonrasında ne olacağını oturur konuşuruz. Tabii gerçekten öyle bir kadın varsa.
Kafamı salladıktan sonra ayağa kalktım ve Ferman'a doğru yürümeye başladım. Yanına ulaştığımda ise "Hadi gidelim, Orhan da bizimle gelecek." dediğimde başını sallayıp önden yürümeye başladı. Tedirgindim. Parmak uçlarımdan ayaklarıma kadar buz kestiğimi hissediyordum. Sensörlü kapının önüne geldiğimizde duraksadım. Eğer orada yatan kadın benim annemse bunu kaldıramazdım. Senelerdir görmediğim annemi yatakta hastayken görmek istemiyordum. Çünkü ben onu babamdan kurtulmuş, kendi hayatını kurmuş ve şu anda mutlu bir şekilde hayal etmiştim hep.