6

687 23 9
                                    

-İki Gün Sonra-

Defne'nin ülkeye geri döndüğünü öğrenmemizin üstünden iki gün geçmişti. Bugün sonunda hastaneden çıkacaktım.

Her ne kadar Korhan yalısına gitmek istemesem de şu an hiçbir şeyi belli etmemem gerektiği için tıpış tıpış gidecektim.

Orhan dışarıda bir telefon görüşmesi yapıyordu. Ben de eşyaları toplayıp üstümü değiştirmiştim. O sırada içeri Fazıl girdi.

Fazıl: Yenge, artık serum iğnesini çıkarmanın vakti geldi. İki dakika daha bekleyin de Aysun gelip çıkarsın. O gelene kadar da benim seninle birkaç bir şey konuşmam lazım bundan sonraki süreç hakkında.

Gülgün: Tabii Fazıl geç otur şöyle konuşalım.

Fazıl koltuğa oturduğu sırada Orhan da içeriye girdi. "Ne oldu" dercesine bana baktığında dudağımı büktüm.

O sırada Fazıl'ın yanına oturdum ve diyeceği şeyi beklemeye başladım.

Fazıl: Yenge şimdi şöyle anlatayım sana. Bundan sonra ani hareketler yapmamalısın. Yataktan veya oturduğun yerden aniden kalkmak gibi. Zaten diğer şeyleri dün konuştuk. Sana yazacağım ilaçları aldıktan sonra da yaklaşık yarım saat kadar yattığın yerden kalkmamanda fayda var. Hatırlarsan demiştim kusma ya da baş dönmesi gibi etkiler yapabiliyor diye.

Gülgün: E yeter ama artık. Ben de farklı bir şeyler söyleyeceksin diye bekliyordum. On kez anlattın ya dünden beri. Dediklerine harfiyen uyacağım söz ki zaten Aysun da her hafta gelecek. Lütfen bi' bırakın beni kendi halime artık. Zaten hastane basıyor beni, bir de siz gelmeyin üstüme.

Fazıl: Tamam yenge demedim bir şey. Ne yapayım endişeleniyorum. Biliyorsun senin yerin ben de hep ayrı. Bu maço kocana da söyle seni hiç yalnız bırakmasın.

Gülgün: Benim maço kocamın şirkete gidip çalışması lazım Fazıl. 7/24 dibimde duramaz.

Orhan: Kim demiş duramam diye? Bunları sonra konuşuruz. Ben hallettim çıkış işlemlerini, gidebiliriz artık.

Orhan'a "ciddi misin" der gibi gözlerimi kıstım. O da umursamaz bir bakış atıp elimden poşeti aldı. Fazıl bana reçeteyi verirken odadan çıktık.

O sırada Mustafa yanımıza gelip Orhan'ın elindekileri aldı ve basın olduğu için hızlıca çıkmamız gerektiğini söyledi.

Orhan yanıma geldiğinde elimi tuttu ve yüzüme baktı. Elimi çekmeye çalıştığımda bana izin vermedi ve elimi daha da sıkı tuttu.

Orhan: Basının bizi kötü yazmasını istemeyiz değil mi karıcığım? O yüzden elimi bırakma da gülümse. Zaten istesen de bundan sonra bırakamayacaksın.

Ben artık bu adamın dediklerine iyice şaşırıyordum. Ama umursamayıp yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Hastane'den çıkarken hemen tepemize üşüşmüşlerdi. İşte bundan nefret ediyordum. Sakince sorsalar sanki yanıt vermeyecektik. Üstümüze yürümenin ne manası var?

Muhabir: Gülgün hanım geçmiş olsun. Ciddi bir hastalığınızın olduğu söyleniyor. Doğru mu?

Orhan: Arkadaşlar, eşimin sağlık problemleri yüzünden hastanede kaldığımız doğru. Ama çok da büyütülecek bir şey yok. Merak etmeyin. Kendisi gördüğünüz gibi çok iyi.

Muhabir: Peki Gülgün hanımla boşanacağınız da söylentiler arasında. Bu konuyla alakalı bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz?

Orhan'la şok olmuş bir şekilde birbirimize baktık. Basının nerden haberi olmuştu? Ayrıca ayrılacağımız bile kesin değildi. Ben istiyordum ama Orhan öyle bir reddediyordu ki onunla uğraşmaktan yoruluyordum.

Son Seslenişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin