11

636 33 36
                                    

Orhan, ona konuyu açtığımdan beri tek kelime etmemiş, sanki hiçbir şey sormamışım gibi önündeki tabağına gönülmüş, tatlısını yiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Orhan, ona konuyu açtığımdan beri tek kelime etmemiş, sanki hiçbir şey sormamışım gibi önündeki tabağına gönülmüş, tatlısını yiyordu.

Belliydi, babamı bırak kendisi böyle bir şeyin olmasını istemiyordu. Ama beni sinirlendirmemek için susmayı tercih ediyordu. Ama bilmiyordu ki ben o sessiz kaldıkça daha da ona kuruluyordum.

Gülgün: Bir şey demeyecek misin?

Tekrar konuşmamla başını yavaşça kaldırıp gözlerini gözlerime dikti. Birkaç kez konuşmak için ağzını aralasa da ağzından tek kelime çıkmadı. Dilini yutmuştu herhalde.

Gülgün: Sessiz sinema mı oynuyoruz Orhan? Bir şey desene.

Elindeki çatalı yavaşça tabağa bırakıp mendille ağzının kenarında kalan karameli sildikten sonra boğazını temizleyip konuşmaya yeltendiğinde telefon çalmaya başladı.

Orhan: Efendim Mustafa?

O telefonla konuşurken ben de sıkıldığımı belli etmek için oflayıp etrafa bakınmaya başladım.

Orhan: Ne diyorsun Mustafa sen!? Ne demek Halis ağayı hastaneye kaldırdık!?

Birden bağırarak konuşup ayağa kalkınca irkilip ben de ayağa kalktım. Babama ne olmuştu?

Orhan: Tamam Mustafa kapat geliyorum ben. Oradan sakın ayrılma!

Telefonu kapattıktan sonra görüş açısındaki garsondan hesabı isteyip cüzdanını çıkardı. Sanki ben yokmuşum gibi davranıyordu.

Gülgün: Orhan ne olmuş babama!?

Orhan: Bilmiyorum Gülgün. Latif bey odasına gittiğinde yerde yatıyormuş. Hazırlan hadi çabuk, gidiyoruz.

Tamam anlamında başımı sallayıp çantamla montumu elime aldım ve ondan önce dışarıya çıkıp arabaya bindim. Acaba ne olmuştu da babam rahatsızlanmıştı?

Orhan da hızlıca restorandan çıkıp arabaya binince hiç konuşmadan arabayı çalıştırıp hızla sürmeye başladı. Daha fazla gerilmemesi için ben de konuşmamaya karar verdim. Çünkü eğer soru sormaya başlasaydım onu daha da gererdim ve eminim ki tartışırdık.

Yol bitmek bilmiyordu, ben de sessiz kalmakta zorlanıyordum. Her ne kadar baskıcı ve otoriter olsa da babamı seviyordum. İlk başlarda kendi babam beni sevmezken o nasıl bana iyi davransın diye düşünmüştüm ama tahmin ettiğim gibi olmamıştı. Eve geldiğim ilk günden beri beni el üstünde tutmuş, yeri geldiğinde oğluna karşı korumuştu. Şimdi eğer ona bir şey olursa tekrar eskiye dönerdik.

Korkuyordum. Bu korku içimde büyüdükçe gözyaşı olarak yanaklarımdan süzülmeye başlayınca Orhan'a belli etmemek için hızlıca yüzümü sildim. Kendimi en kötüsüne hazırlıyordum belki ama elimde değildi.

Hastanenin önüne geldiğimizde ikimizde hızlıca arabadan inip içeriye girdik. Danışmadan babamın kaldığı yeri öğrenince hemen merdivenlere doğru yürüdük.

Son Seslenişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin