UZUN ZAMAN OLDU ÖZLEŞTİK :)
Eve geldiğimizde hemen atölyesine indik. Bu zamana kadar buraya hiç gelmemiştim ve gördüğüm şeyler ile ağzım açık kaldı. Son teknoloji cihaz doluydu burası ve bir de...zırh.
"Bu..." dediğimde Tony bana baktı. Ardından da zırha dönüp tekrar bilgisayara döndü.
"Jarvis. Augustineye yetki ver. Ben olmadığım sürede burayı yönetebilme yetkisi onda." diyerek arka tarafa gitti ve gömleğini çıkarttı. Ben hala şaşkınlıkla etrafa bakarken o çoktan üstünü değiştirip gelmişti ve zırhı giymek için hazırlık yapıyordu.
"Bunun güvenli olduğuna emin misin? Deneme yaptın mı hiç?" dediğimde bana ima ile baktı.
"Bunun tasarımcısı benim. Hata olamaz." diyerek bilgisayarda bir tuşa bastı ve bir yere geçti. Zırhın parçaları bir bir takılırken şaşkınca bakmaya devam ediyordum.
"Öyle bakmaya devam mı edeceksin yoksa bilgisayarın başına geçmeyi düşünüyor musun?" dediğinde şoktan çıktım ve hızlıca bilgisayarın başına oturdum. Anlamadığım bir sürü sembol vardı.
"Jarvis sana yardımcı olacak. Sadece zırhta önemli bir durum olduğunda haber ver. Ya da sana bir şey yapmanı söylediğimde." dediğinde zırh çoktan üstüne geçmişti. Sadece baş kısmı kalmıştı. Baş kısmını kapatmadan önce bana baktı ve kaskı kapatıp havalandı. Havalanmanın etkisi ile hafif bir çığlık atmıştım çünkü tavan delinmişti. Bu tavan kaç para acaba diye düşünürken aklıma onun Tony Stark olduğu gelmişti. Düşündüğüm şeye gülüp bilgisayara döndüm. Aynı zamanda onu izleyebiliyordum da.
Tony ilerlerken gözüme bir şey çarptı. Gittiği yerde terör eylemi yapılıyordu. Gözlerimi kısıp iyice ekrana yaklaştım ve izlemeye başladım. Evlere giren terör örgütü üyeleri, kızları götürmeye çalışanlar, evleri yağmalayanlar ve daha neler neler... Gördüklerim ile nefesim kesilirken aklıma gelen anılar ile nefes alamadım.
"Bayan Stark.İyi misiniz?"
"Augustine kaç..." ve bir bomba sesi. Annemle babamı son görüşüm.
"Jensen?" dediğinde Tony kendime gelmiştim.
"Hı?"
"Bir sıkıntı mı var?" dediğinde başımı yok anlamında salladım. Göremediğini hatırlayarak konuşmaya başladım.
"Hayır yok."
"Güzel." dediğinde yere iniş yaptı ve tüm gözler ona çevrildi. Herkes ona şaşkınca bakarken bir askerin ona ateş etmesi ile yerimde sıçradım ama zırhı kurşun geçirmiyordu. Onu hızlıca eldivenini aktive ederek etkisiz hale getirmişti ki bir grup teröristin masum insanları esir aldığını gördü.
"Tony saçma bir şey yapma sakın."
Dediğime cevap vermeden eldivenlerini devre dışı bıraktı ve ne yapacağını izlemeye başladım. O sırada omuz kısmından çıkan silahlar ile tekrar nefesimi tuttum. Herkesi vuracak sanarken teröristleri vurduğunda derin bir nefes verdim ve sandalyede geriye yaslandım. Saklanan elebaşlarını da bulup ortalarına attıktan sonra havalandı ve geri çekildi.
"Nasıldı?" dediğinde Tony,ellerim yüzümde kafam gerideydi. Kafamı bilgisayara döndürdüğümde konuşmaya başladım.
"Sen delisin."
Kahkaha attığında bilgisayara yaklaştım ve tekrar izlemeye başladım. Tony'nin yardımcı robotlarından biri suyu bana doğru çalkalayarak getirdiğinde ona baktım. Masaya koyup başını uzattığında gülümsedim ve hafifçe okşayıp suyu içtim.
O sırada havadaki cismi saptayan radarlar çoktan Amerikan hava üssünde panik etkisi yaratmış ve takip araçları çıkarmışlardı. Ekibin başında da Rhodes vardı.
Tony'nin telefonu çaldığında evde olduğu için elime alıp baktım. Rhodes arıyordu. Eyvah diye içimden geçirdim. Onu tespit etmişlerdi. Tam telefonu açacakken Tony'nin uzaktan erişim ile açması ile kulağıma telefonu dayadım ve dinlemeye başladım.
"Tony benim Rhodes."
"Dinliyorum?"
"Çok gürültü geliyor her ne yapıyorsan bırak ve beni dinle hemen. Yardımına ihtiyacım var. Şu anda seni kaçırdıkları yerin birkaç kilometre uzağında bir silah deposu patladı. Bununla bir ilgin olabilir mi?"
"Hayır ben evde August'un yanındayım." dediğinde gözlerim açık bir şekilde ekrandaki Tony'e bakıyordum. Öyle bir şey yapmış olamazdın değil mi? Sen oraya masum insanları kurtarmaya gittin Tony. İntikam almaya değil. Öyle değil mi?
"O bölgede herhangi bir aracın var mı?" dediğinde Rhodes'un tarafından bir hareketlilik sesi geldi.
"Hayır." dediğinde Tony,arkasında uçaklar belirmişti.
"Hassiktir..." diye mırıldandığımda Rhodes konuşmaya başladı.
"Güzel çünkü bir tanesine bakıyorum ve şu anda yerin dibini boylayacak."
Şaşkınca ekrana bakıyordum. Ağzım açık bir şekilde olanları izlerken Tony manevra yaptı ve telefonu kapattı. Uçaklar da peşinden giderken Jarvis'e seslendim.
"Jarvis. Uzaktan müdahale edebilir miyiz?"
"Bay Stark'ın bunu hoş karşılayacağını sanmam Bayan Jensen." dediğinde ona hak verdim ve tekrar bilgisayara yaklaştım.
"Tony...arkanda uçaklar var Rhodes yolladı. Dikkatli ol." dediğimde histerikçe güldü.
"Bilgi için teşekkürler. Ben de arkamdakiler ejderha sanmıştım." dediğinde gözlerimi kıstım ve bilgisayarın başından ayrıldım.
"Ne yaparsan yap Tony Stark umrumda değilsin." deyip ayağa kalktım ve atölyeden çıktım. Mutfakta kendime bir sürahi dolusu su doldurduğumda kapı çaldı. Tony'nin gelme ihtimali de vardı. Bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim. Kapıyı açtım.
"Eğer özür dilemek-" dediğimde kapıda gördüğüm şeyle birlikte bugün kaçıncı kere olduğunu sayamadığım şoka girdim. Kapının önünde bir ağaca benzeyen oyuncak bebek şeklinde bir şey vardı. Beni fark edince bana baktı ve el salladı.
"I am Groot."
Ve sonrası karanlık.
:))))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WIFE OF STARK | | AUGUSTINE STARK
Hayran Kurgu"Bu oyunu gerçekleştirmeme izin verir misin?Bu zeki,yakışıklı,dahi,milyoner,playboy hayırseverle evlenir misin Augustine Jensen?"