Normalde daha erken gelecekti ama bölüm sonunda bir yerlerde karakterlerden birine öyle gereksiz bir kaos çıkartmışım ki neredeyse tüm bölümü silip tekrar yazdım çünkü cringe komasına girdim
Günün geç gelen ikinci yeni bölümü
İyi okumalar!!
☆☆☆
"Oooo, kimleri görüyorum?" Hyunjin, Seungmin ve Felix'e doğru eğildiğinde irkilerek arkasını döndü Felix.
"Ödüm koptu" Seungmin cırlarken Changbin'in yanında bitmesini beklemiyordu. Etrafına göz attı ve Minho'yla Jeongin'in sakince oturduğu masayı bulması uzun sürmedi.
"Sen nereden çıktın?" Hafifçe dudak büzdü Felix, Hyunjin'in gözleri onun dudaklarına kaydı ve gülümsedi Hyunjin.
"Gün ışığını takip ettim" başta Hyunjin'in söylediklerini anlamayan Felix, Changbin'in "Sana güneşim demeye çalışıyor." açıklamasıyla aydınlandığını hissetti.
"Hâlâ ayrılmadınız mı?" Jisung içkisinden bir yudum alıp yüzünü ekşitmemeye çalıştı. Hiç sevmiyordu içmeyi.
"Bu akşam ayrıldık," diye yanıtladı Hyunjin'i. Hyunjin başta idrak edemedi, Changbin de onun ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
"Doğru mu duydum?" Alkolün kanından buharlaşıp uçtuğunu hissetti Hyunjin. "Doğru mu duydum Changbin hyung?"
"Evet, açıp da bir yerlerine kına yakabilirsin artık. İki yakın arkadaş olarak devam edeceğiz hayatımıza." Felix'in saçlarına kokulu bir öpücük kondurup boşalan paravanlardan birine yürüdü Jisung. Dans edecek hali yoktu hiç, bu haliyle dans etse komik görüneceğini düşündü.
"Ne öyle saf saf bakıyorsun Hyunjin?" Gözlerinden kalpler çıkartarak kendisine bakan Hyunjin'e kaşlarını çattı Felix. Kaşlarını çattı ama bir yerde içi eriyordu maruz kaldığı bakışlara. "Jisung'dan ayrıldığım için senin kollarına falan koşmayacağım. Eskiden nasılsak iki yabancı olarak devam edeceğiz." Yürümeye çalıştığı an Hyunjin kavradı kolunu. "Gel benimle"
"Hiçbir yere gelmiyorum seninle, defol git. Manyak mısın nesin?" Kolunu silkeledi ama kurtulamadı Hyunjin'in kavrayışından. "Seni omzuma atıp buradan kaçırmamı istemiyorsan gel benimle. Konuşalım, lütfen Felix" aşık bakışları yakarış dolu bakışlara evrildi Hyunjin'in.
"Sadece konuşacağız?" Onay almak istercesine Hyunjin'in gözlerine baktığında Hyunjin kafasını sallayıp Felix'in kolundaki tutuşunu eline indirdi ama ateşe değmiş gibi çekti elini Felix. "Yürüyebilirsin, arkandan geliyorum"
"Yanımda yürü istiyorum"
Adımlarını yavaşlatan Hyunjin'in Felixle gözden kayboluşunu izledi Jisung oturduğu yerden. Dramatik bir şekilde içkisini bitirip bardağını masaya çarpmayı ihmal etmenişti. Gülme dürtüsünü bastırdı. Belki de gerçekten oyuncu olmalıydı.
Yaklaşık beş dakikadır Changbinle garip bir bakışmanın içinde olduğunu fark eden Seungmin, kafasını iki yana salladı. Niye Jisung'un peşinden gitmediğini sorguluyordu.
"Bir şey mi oldu hyung?"
"Yoo" Changbin hülyalı hülyalı içini çekti. "Güzelliğini takdir ediyordum"
"Teşekkürler?" Kafasını yana yatırdı Seungmin. "Gitmem gerek"
"Bir gün biz de Felix ve Hyunjin gibi olabilir miyiz?" Changbin'in sorusuyla durakladı ve tek kaşını kaldırdı Seungmin. "Felix ve Hyunjin'in arasında hiçbir şey yok. Yani bir gün biz de öyle olabilir miyiz diye bir şey yok. Öyleyiz zaten hyung. Sana iyi eğlenceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
save me, minsung (✓)
Fanfictionhan jisung'un içine çekildiği karanlıktan kimse değil ama lee minho kurtarabilirdi onu. tw's!!!![enemies to lovers, toxic/unhealthy relationships, harm to others, mafia world, slowburn, etc.] !bu hikayede geçen olaylar, karakterler, zaman ve mekan ö...