25. Bölüm

1.5K 172 219
                                    


Sorgu odasında bulunan aynalı camın ardında senelerce babası bildiği yabancının yüzündeki sırıtışı izliyordu Jisung. Buraya geldiğinden beridir midesi kaç takla atmıştı artık hesap edemiyordu. Kusmamak için savaşıyordu adeta. Yanında elini tutan Minho'nun varlığı kendisine bir nebze huzur verse de iyi değildi.

"Konuşmayacak" dedi Minho. Kaşlarını çatmış, parmaklarını birkaç kez önündeki cama vurmuştu. "Boşuna bekliyoruz burada. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya çalışıyor emniyet güçleriyle." 

"Serbest bırakılması mümkün mü?" Jisung yorgun gözlerini Minho'nun yüzünde gezdirdi. Korkulu rüyasıydı bu adamın tekrar elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşması. Minho kafasını iki yana salladı. 

"İmkansız. Bütün kanıtlar aleyhine."

"Ya bir yolunu bulursa?"

"Bulamayacak." Jisung'un yorgunluktan sallanan bedenine sarıldı Minho. "Ömür boyu bir hücrede yaşamaya mahkum. Rahatla artık, bundan sonra kimseye zarar veremez."

Minho'nun kollarının arasında dönüp kafasını onun göğsüne yasladı Jisung.

"Yoruldun sen iyice, gel oturalım. İyi değil bu kadar uzun süre ayakta durman ameliyattan dün çıktın."

Bölmeden çıkıp diğerlerinin beklediği alana yürüdüler birlikte. Chan rengi atmış Jisung'u görünce onun oturması için koltukta yer açtı.

"Konuşmuyor mu hâlâ?"

"Konuşmuyor" Chan'ın sorusunu cıklayarak yanıtladı Minho.

"Konuşmasın. Mahkemede paşa paşa konuşacak. Hücrede iki gün geçirsin ceza indirimi alabilmek için nasıl bülbül gibi şakıyor görürsünüz." Jeongin adeta tükürerek konuştu, ilgili suç dosyasını okuduktan sonra adeta kanı donmuştu. Yeri lağım fareleriyle dolu karanlık bir hücreydi o adamın, karısının yanında yediği önünde yemediği arkasında yaşayacağı lüks bir malikane değil.

"Mezarlığa gitmem lazım benim" dedi Jisung, Seungmin'in uzattığı pet bardaktaki suyu bitirdiğinde. Jeonginle Chan'ın arasında geçen muhabbete dikkatini verememişti, bakışları ikisinin arasında dönüyordu ve fiziken yanlarındaydı ama ruhu çok başka yerlerdeydi.

"Ne mezarlığı?" Chan kaşlarını çattı. "Çok afedersin Jisung ama senin artık götünün üstünde oturman lazım sadece."

"Odun musun Chan hyung?" Dedi Jeongin oflayarak. Chan onun bu ani çıkışının karşısında afalladı. Sabahtan beri Jeongin'in Chan ile bir alıp veremediği vardı zaten. Genel merkeze gittiklerinden beridir aynı davranıyordu.

"İnsan önce sebebini sorar sonra konuşur"

"Ameliyattan çıktığı için oturması gerektiğini söylüyorum Jeongin. Biraz dinlendikten sonra istediği yere gidebilir, isterse biz de onunla gideriz." dedi Chan kaşlarını çatıp.

"Belki onun yerine halledebileceğimiz bir şeydir. Dua etmek için mi gitmek istiyorsun yoksa..."

"Hayır" Jisung kafasını iki yana salladı. "Bir mezarın boş mu dolu mu olduğuna bakmam lazım"

"Ne?"

Herkes hep bir ağızdan konuştu.

"Onu nasıl yapacaksın peki?" Seungmin'in sorusuna omuz silkti Jisung.

"Kendi yöntemlerim var."

"Mahkeme izni olmadan hiçbir mezarı inceleyemezsin Jisung" Hyunjin kaşlarını kaldırarak Jisung'a baktı. "Her şeyi geçtim mahkemenin izin çıkarması için de geçerli bir sebebinin olması gerekiyor."

save me, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin