7. Bölüm

1.4K 206 175
                                    

Minho, Jisung'u kolundan tutmuş çekiştirirken Jisung sabrının el verdiği kadar sesini çıkartmadan yürümeye çalışıyordu, bu her ne kadar onu zorlasa da bir şekilde yapıyordu işte. Alçak tavanlı boğuk koridorları sırayla geçerken boğazlandığı hissini arka planda tutmaya çalıştı Jisung. Kolunu sıkan Minho'nun elini de hiç yokmuş gibi varsaydı. Sanki ayakları onu kendiliğinden bir yere sürüklüyordu da o da kendi ayaklarına itaat ediyordu.

Neden buraya getirildiğini merak ediyordu. Yaklaşık kırk beş dakikalık bir yolculuğun ardından buradalardı, hiçliğin ortasında kocaman bir depo. Önlerinde ya da arkalarında kimse yoktu. Minho Jisung'u tam burada çekip vursa kimsenin ruhu duymazdı. Aynı şekilde Jisung Minho'yu vursa da öyle.

Karanlık, terk edilmiş bir hapishaneyi andırıyordu depo. İçerisi küf ve rutubet kokuyordu, yolun ne zaman biteceğini daha doğrusu bitip bitmeyeceğini bilmiyordu Jisung. Kıravatını çekiştirdi, daralmıştı.

Nihayet koridor çatala ayrılıp sola döndüklerinde bir kapı çıktı karşılarına. Minho serçe parmağını kapının hemen yanındaki oyuğa okuttuğunda oyuğun üstündeki hazneden yayılan kırmızı ışık yeşile dönüştü. Cız bir bip sesiyle kapının kilidinin kendini bıraktığına dair bir tıkırtı geldi.

"Gir." Dedi Minho Jisung'a, kapıyı ittirerek. İçeri zifiri karanlıktı.

"Niye önce ben giriyormuşum?"

"Korkuyor musun?" Kaşlarını kaldırdı Minho, yüzüne alaycı bir sırıtış yerleştirmişti.

"Neyden korkacakmışım?" Jisung da kaşlarını çattı. "Tedbirli olmak ve korkmak arasında dağlar var."

"Korkuyorum demiyorsun da tedbirliyim diyorsun işte." Minho'nun 'aptal' kelime oyunlarına dayanamayacağının farkına varan Jisung ne oluyorsa olsun diyerek kendini kapıdan içeriye attı.

Sensörlü ışıklar ardı ardına yanıp gözlerini kör ederken Minho da Jisung'un arkasından içeri girmiş kapıyı kapatmıştı.

İçerisi buz gibiydi. Işığa gözleri alışan Jisung gözlerini araladı ve gördüğü manzaranın karşısında şoka uğradı. Ameliyat masasına benzeyen masanın üstünde cansız bir beden uzanıyordu. Yine de odanın içerisinde çürümeye dair hiçbir şey yoktu. Soğuğun sebebini o an anladı.

"Neden getirdin beni buraya?" İlk kez ölü bir bedenle karşılaşmıyordu Jisung ama hareket de etmedi. Yatan kişinin yüzünde asılı kalan garip huzuru bozacağından korktu.

"Yaklaş"

"Sebep?"

"Bir kez daha tekrarlamayacağım" sinirli bir nefes verip gözlerini kapattı Minho. Jisung onu taklit ederek ameliyat masasına yaklaştı. Kısa saçlarından yatan kişinin bir erkek olduğunu zannetmişti. Ta ki yakınlaşana kadar.

"Bu kişinin ölümünün intihar mı yoksa cinayet mi olduğunu söylemeni istiyorum" Minho yeşil örtüyü açtığında bakışlarını kadının güzel yüzünden ayırmadı Jisung. Daha önce hiçbir ölünün bu kadar huzurlu bir yüz ifadesine sahip olduğunu görmemişti.

"Oradan bakınca adli tıp uzmanına mı benziyorum?" Diye sordu ciddi bir şekilde.

Aslında Jisung'un mesleği tam olarak buydu. Bir zamanlar.

"Değil misin?" Minho tek kaşını kaldırdı. "Tıp okuduğunu ve uzmanlığını bu alanda yaptığını biliyorum."

"Araştırmışsın bakıyorum beni?" Güldü Jisung, kafasını eğdiği için kadının huzur içindeki yüzüne değil de siyah rugan ayakkabılarına bakıyordu şimdi. Bir anlığına ayakkabıları kanla kaplandığında irkildi ve birkaç adım geri çekilip arkasını döndü.

save me, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin