Jisung pek aşina olmadığı aile ortamına çekildiğini hissederken ne yapacağını tam olarak kestiremese de yüzündeki tebessüm halinden memnun olduğunu göstermek için pek âlâ yeterliydi.Yaptığı yemeklerden tabağına biraz daha dolduran Bayan Lee'ye bakarken Minho'nun annesine çektiğini bir kez daha fark ediyordu. Zira sabah kahvaltıda doyduğunu söylemesine rağmen Minho'nun ağzına bir şeyler tıkıştırmaya çalışması Bayan Lee'nin şimdiki çabasının bir yansımasıydı.
Gırtlağına kadar dolu olsa da Bayan Lee'yi kırmamak adına tabağındakileri bitirmek için biraz daha zorlayacaktı kendini.
Minho'ya döndüğünde onun Minseo ile sessizce didiştiğini gördü. Her zaman böyleler miydi bilmiyor olsa da şimdi ikisi kedi köpekten farksız görünüyordu Jisung için. Minho, Jisung'un dikkatinin kendisine döndüğünü fark ettiğinde Minseo'ya gözlerini devirip Jisung'a gülümsedi.
Eğer Minho'nun geçmişindeki kadını bir tık fazla kıskanmasaydı karşılık olarak gülümseyebilirdi. Bunun yerine tıpkı Minho'nun az önce Minseo'ya yaptığı gibi gözlerini devirdi.
"Minho bize tıp okuduğunu söyledi." Bay Lee'nin ani sorusuyla bakışlarını yaşlı adama çevirip yediği pirzolanın dudaklarına bulaşmış yağını peçeteyle nazikçe sildi ve olumlu anlamda kafasını salladı Jisung.
Okulundan mezun oluşu ve mesleği bırakışı o kadar zaman önceydi ki az kalsın tıp okuduğunu reddedecekti.
"Evet, tıp fakültesinden mezunum."
"Çok güzel bir mesleğin var." Bayan Lee gözleri parlayarak baktı Jisung'a.
Jisung'u kapının eşiğinde gördüğü andan itibaren ona kanı kaynamaya başlamıştı, Bayan Lee'nin koltuğunun altına çekip sırtını pış pışlamak istediği bir diğer çocuğuydu artık Jisung. "Neden mesleğini icra etmiyorsun?"
"Anne," Minho'nun tarafına dönüp kafasını iki yana salladı Jisung, bu sorunun kendisine yöneltilmesinde herhangi bir sakınca yoktu. Sadece suyundan birkaç yudum içip doğru kelimeleri bir araya getirmeye çabaladı.
Yeminimi defalarca kez ayaklarımın altına aldım çünkü diyemezdi.
"Doktorluğun bana göre bir meslek olmadığını anlamak biraz zamanımı aldı ne yazık ki." dedi Jisung ses tonuna üzgün bir tonlama ekleyerek. "Adli tıpta çalışıyordum. Her gün cesetlerle uğraşmak biraz... Üzgünüm, yemek masasında çok hoş bir muhabbet olmadı bu."
"Sorun değil." dedi Bay Lee omuz silkerek. "Soruyu biz sorduk nasıl olsa."
"Belki başka bir branşta devam edersin daha sonra." dedi Bayan Lee gülümseyerek. Ardından Jisung'un tombul yanaklarını sıkarak ayaklandı.
"Tabağındakiler fazla olduysa kendini zorlamana gerek yok hayatım. Şunları kaldıralım daha sonra tatlıya geçeriz."
Jisung omuzlarındaki yükün sadece birkaç saniyeliğine hafiflediğini hissederken tatlı muhabbeti üstüne daha fazlasını yıktı.
Minho'nun anne babası sofrayı kaldırıp diğerlerine oturmaları için ısrar ederken ne kadar şiştiğini yanında oturan Minseo'ya gösterdi.
"Tatlı için yerim kalmadı ki."
Minseo'nun evin içinde yankılanan kahkahası tıpkı abisininkine benziyordu.
"Yemek zorunda değilsin, daha sonra birkaç dilim alırsın." Dedi Minho Jisung'a gülümseyerek.
Minseo çalan telefonu yüzünden salondan ayrılırken yemek masasında ikisi baş başa kalmışlardı. Biraz somurtarak baktı Jisung Minho'ya.
"Neden bana somurtuyorsun?" Dedi Minho dudaklarını büzerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
save me, minsung (✓)
Fanfictionhan jisung'un içine çekildiği karanlıktan kimse değil ama lee minho kurtarabilirdi onu. tw's!!!![enemies to lovers, toxic/unhealthy relationships, harm to others, mafia world, slowburn, etc.] !bu hikayede geçen olaylar, karakterler, zaman ve mekan ö...