iyi okumalarr,,
yorum yapın tmm.mı. lutfen.
☆☆☆
"Seo'yla birlikte olman seni neden kötü birisi yapsın ki?"
Sesi, içinde kopan fırtınalara rağmen pürüzsüzdü Jisung'un. Bunun er geç yaşanacağını derinlerinde biliyordu. Serin rüzgar yüzünü yalayıp geçtiğinde gözlerini açık tutmakta zorlandı. Hava birden bozulmuştu, gökyüzüne çevirdi bakışlarını. Bir yağmur damlası o an çarptı yüzüne.
"Anlamıyorsun" dudakları titredi Seungmin'in. "Sarhoşluğun verdiği etkiyle, o an gelişti her şey. Onun benden hoşlandığını bile bile birlikte olup duygularıyla oynadım. Kendisine karşı hiçbir şey hissetmememe rağmen umut verdim. Gece kollarının arasında uyurken sabah uyandığında yanında yoktum. Çıkıp iki kelime edecek yüzü bile bulamıyorum kendimde." Derin bir nefes aldı Jisung, Seungmin'e bakmak yerine bahçenin her köşesinde gezdirdi bakışlarını. Bu konuşmayı yapmaktansa Minho ile kavga etmeyi yeğlerdi. Bunu düşündüğüne inanamıyordu ama öyleydi.
"Hiçbir şey hissetmediğini zannediyorsun ama hissediyormuşsun demek ki," Jisung'un sözleri tokat gibi çarptı Seungmin'in yüzüne. Şimdi hızlanan yağmur ikisini de sırılsıklam etmeye başlamıştı. "Onunla birlikte oldun diye kendini suçlamana, kötü hissetmene gerek yok. Eminim Seo da biliyordur senin ona karşı aşk odaklı çekilmediğini." Seungmin sessiz kaldı. O gün hiçbir şey hissetmiyordu belki ama şimdi hissettiklerinden emin değildi. Jisung nihayet Seungmin'in gözlerine bakacak cesareti kendisinde bulduğunda omuzlarını düşürdü.
"Ne zaman yaşandı bu olay?" Daha fazla üşümemek adına eve yöneldiğinde takip etti Seungmin Jisung'u.
"Barda karşılaştığımız o gün"
"Felixle sahte sevgililiğimizi bitirdiğimiz günden mi bahsediyorsun?" Kafasını aşağı yukarı salladı Seungmin. "İki buçuk ay olmuş ve sen çıkıp bugün söylüyorsun bana. Harikasın gerçekten."
Ayakkabılarını eşikte çıkartıp çoraplarını ahşap zeminde sürüyerek merdivenlere ilerledi Jisung, Seungmin arkasından geliyordu.
Mutfak kapısından ikisini izleyen Jeongin, gözden kaybolduklarında Hyunjin, Minho ve Felix'e döndü.
"İçimden bir ses Changbin hyung'un içine kapanmasının sebebinin Kim Seungmin olduğunu söylüyor."
"Bize ne ki?" Felix omuz silkti, gerçekten umursamıyordu. Üstelik Changbin ve Chanla diğerleri kadar yakın değildi. Konuşmaları merhaba merhabalardan pek de ileriye gitmiyordu. "İkisinin arasında olan şey her neyse ikisini ilgilendirir"
"Zaten öyle," gözlerini devirdi Jeongin, bazen Felix hiç eğlenceli olmuyordu. Özellikle böyle davrandığı zamanlarda. "Sadece laf olsun diye söylüyorum işte. Çok sıkıcısınız."
"Sessizce, huzur içinde yemeğimi yemek istiyorum diye sıkıcı mı oldum?" Homurdanarak konuşan Minho'ya döndü üçü de. "Evet"
"Geri zekalılar, defolun gidin lan evimden" huysuzca söylenmeye devam etti. Jeongin Minho'nun bitmek tükenmek bilmeyen huysuzluğu karşısında kıkırdadı.
Yatağının hemen karşısındaki koltukta oturan Jisung, Seungmin'e ne tür bir tavsiye verebileceğini düşünüyordu. Her ne olursa olsun Seungmin, Jisung'un bir tanesiydi. Seungmin üzülünce Jisung da üzülüyordu. İki buçuk aydır yanına gelmemesini, telefonlarına bakmamasını bir kenara bıraktı.
Enayiliğin kitabı, kısmen, böyle yazılıyordu.
"Somurtacak mısın tüm gün böyle?" Kendisini taklit ederek dudak büzen Jisung'a ister istemez güldü Seungmin. Gülüşü daha çok bir kıkırtıdan ibaretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
save me, minsung (✓)
Fanfictionhan jisung'un içine çekildiği karanlıktan kimse değil ama lee minho kurtarabilirdi onu. tw's!!!![enemies to lovers, toxic/unhealthy relationships, harm to others, mafia world, slowburn, etc.] !bu hikayede geçen olaylar, karakterler, zaman ve mekan ö...