Bu bölümün TMI'ı...
Önceki bölümlerin bazılarında bu bölüme atıflar var. Ne olduklarını sona koyuyorum..
__________
First and Last Tear
ep,12
Channie
____________"Anne, bak buradan deniz görünüyor!"
Küçük Nur sevinçle annesine var gücüyle bağırdıktan sonra koşmaya başladı. Deniz, kar, yağmur oldu olası sevdiği şeylerdi. Sıcak bahar ve yaz havalarını da severdi ama diğerleri onun için bambaşkaydı. Belki de kış aylarında doğduğu için böyleydi.
"Nur, bekle düşeceksin!"
Annesi küçük Nur'a beklemesi için seslense de onu beklemeyen küçük kızı yüzünden koşmaya başladı. Bu sırada arkalarından onları gülerek izleyen babaları yavaş yavaş onlara yaklaşıyordu. Ona göre çocuklar düşe kalka öğreniyordu. Şimdi kızını tutması onun bu isteğini kendilerinden gizli yapmasıyla ve bu sırada da yaralanmasıyla sonuçlanabilirdi. O yüzden düşe kalka ama bunu önünde yaparak öğrenmesine asla karşı değildi.
Ama anneleri bilirsiniz. Her ne kadar sinirlendiğinde terlik de fırlatsa, sizi akıllanmanız için odaya da kapatsa yine de anneydi ve içi düşe kalka öğrenmenize el vermezdi. Küçük Nur'un annesi de böyleydi işte. Bazen ona denk gelemeyen terlik atışları da yapsa, odasını çok dağıttığında toplaması için kızıp onu odaya da kapatsa, annesiydi ve yaralanmasını istemiyordu. Kıyamıyordu biricik kızına.
"Ah! Anne!"
Tabi her çocuk bu düşmelerden nasibini almalıydı. Annesini her zamanki gibi dinlemeyip var gücüyle koşan Nur yerde duran garip tahta parçasına takılıp düşmüştü. Ne kadar da garip bir tahtaydı o, tekerlekleri vardı.
"Nur'um annecim! Neresi acıyor bebeğim? Ağlama, ağlama hadi göster bacağını annene."
Nur annesine bacağını gösterdiğinde annesinin nefesi kesilmişti. Aslında gerçeklerle bakarsak dizi sadece bir lira büyüklüğünde bir yara almıştı ama anne gözünden bakarsak o yara on tane bir liranın yan yana dizilmesi kadar büyük bir yaraydı. Yanlarına ulaşan babaları da gerçeklerle baktığı için endişelenmemiş gibi görünse de endişelenmiş ve hemen çantasından çıkardığı su ve bezi eşine vermişti. Eşi de aldığı su ve bez ile yarayı temizlemeye başlamıştı.
Bu sırada tahtanın sahibi çocuk neredeydi? O tekerlekli tahta sahipsiz olamazdı ya. Çocuk annesinin yanına onu yapmayı öğrendiği bir harekete bakması için çağırmaya gitmişti. Annesiyle beraber geri döndüklerinde tahtasının hemen ardında yerde ağlayan bir kız çocuğu görmeyi beklemiyordu.
Çocuğun annesi yerde ağlayarak annesine bakan kızı gördüğünde bir anne olarak ona koştu.
"Ah kıyamam sana, nasıl düştün bakayım?"
Kadın çantasından her zaman taşıdığı büyük yara bantlarından birini ve yara kremlerinden çıkardı. Kendi oğlu da zaman zaman sakarlık yapıp yere düşmeyi alışkanlık hale getirdiği için annesi de bu bantları yanında taşımayı alışkanlık edinmişti. Şimdi ise kızın annesine de uzatıp ona kendi oğluna gösterdiği ilginin aynısını göstermeye başlamıştı hemen.
"Teşekkür ederiz, denize koşarken yerdeki kaykayı göremedi sanırım. Deniz gördüğünde gözü başka bir şey görmüyor."
Kadın gülümseyerek başını salladıktan sonra oğluna döndü. "Christopher, annecim dikkatli olmanı kaç defa dedim sana. Yanıma gelirken kaykayını da almalısın. Bak kardeş düşmüş bacağı uf olmuş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first and last tear | bang chan
Fiksi Penggemargerçekten intihara meğilli miydim, yoksa sadece bunun arkasına saklanan ve mutlu olmayı isteyen biri mi? "Gittin, bulamadım seni bir daha. Neredesin? Nerdeyim? Neredeyiz? Seni bulmak için buraya geldim. Buluşabilecek miyiz bir daha? Söyle bana benim...