ep.14, buluşma

33 6 4
                                    

Bu bölümün TMI'ı şu şekilde...

Bölümü yazarken fark ettim ki ben karamsar duyguları yeteri kadar vermemişim. Bu beni bi tık üzdü..

______________

First and Last Tear

ep.14

Buluşma

_____________

Hayatınızda hiç boşlukta olduğunuzu düşündüğünüz anlar oldu mu? Benim çok oldu. Bazen sadece neden diye kendimi sorguladığım, nasıl diye çözüm yolu aradığım bazen de hiçbir şey düşünmeden durduğum zamanlar olmuştu. Ama hepsinde de kendi içimde bir cevap, bir mantık bulamamış ve hayatımı boşa yaşadığıma inanmıştım.

Lise zamanlarında kendime sürekli bir baltaya sap olup olamayacağımı sorguladığımı hatırlıyorum. Hayatımı eğlencesiz, olaysız ve dümdüz monoton yaşamaktan korkuyordum çünkü, şu an belki öyle olmasa da eski Nur yaşadığı her şeye rağmen gün içinde gülen bir kızdı. Şimdilerde ise o kız kendini odasına kapatmış, onu oradan çıkaracak kişiyi bekliyordu.

Uzun süre bekledi onu. Şimdi ise buldu. Onca zaman sorguladığı sorular bir bir cevap bulmaya, hayatı yeniden renklenecek diye umutlanmaya başladı. Hayatım şimdi eskisinden de iyi olacaktı, inanıyordum. Artık tamamen eski ben değildim ve biraz olsun ne isteyip istemediğimi biliyordum.

Şu an istediğim şey ise barizdi. Channie’mi istiyordum.

Yattığım yataktan doğrulup yatağımın yanındaki komodine döndüm. İki gün önce Channie’ye güzel bir haber için buluşalım diye aradığımda markete gidip birkaç çerçeve almıştım. Birine de onunla uyuduğum fotoğrafı koyup baş ucuma bırakmıştım.

O gün aradığımda ertesi gün Japonya’ya bir program için gideceklerini söylemişti. İnternetten okuyup öğrenmiştim ama kafamın dalgınlığından unutmuştum. O yüzden buluşma işini bugüne almıştık. Ona biraz daha bekleyebileceğimi söylesem de inat etmiş, yorgun olacağını kabul etmeyip bugünü seçmişti.

Hafif hafif zıplayarak banyoya giderken gülümsüyordum. Birkaç gün önce olan kötü olay artık ilk günkü kadar canımı yakmıyordu çünkü canımı yakmasına izin vermiyordum. Yaşadığım hoş bir şey değildi ama bunu atlatabilmek için mükemmel sebeplerim vardı.

Banyoda işim bittikten sonra aynı neşe ile mutfağa girdim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Evde şu an en erken kalkan bendim. O yüzden işi bu günlük almıştım.

Dolaptan klasik kahvaltılıklar çıkartırken aldığım hazır böreği fırına attım. Sabah sabah pirinç yemeyi ya da normalde öğlen yiyeceğim şeyleri sabahtan yiyesim yoktu. Fırındaki olurken bende domates ve salatalık çıkartıp doğradım. Koymayı unuttuğum çayı da en son koyduğumda yarım saat içinde her şeyi hazırlamıştım. Şimdi sıra ev ahalisindeydi.

Hyuni’nin kalkması zor oluyordu. Bir de dünkü ağlamasını düşünürsek şimdi daha zor olurdu. O yüzden ilk onun kapısına geldim. Birkaç kez kapısını tıklattıktan sonra gelmeyen sesle kapıyı açıp içeri girdim.

Hyuni kızarmış gözleri ve büzüşmüş dudaklarıyla masumca uyuyordu. Bu bir an bana Jisung’un uykulu görüntülerini hatırlatınca gülümsedim. Sonra yanına gidip omzunu dürtüklemeye başladım.

“Şşt kalksana. Hey sana diyorum.”

Parmağımı itip bana arkasını dönerken ellerimi belime koydum ve silahımı aradım. Dünyanın en iyi uyandırıcı silahını masasında görünce gülümsedim. Sessiz olmaya özen göstermeden gidip masada ağzına kadar dolu olan şişeyi aldım ve geri döndüm.

first and last tear | bang chanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin