ep.17, kardeşlik

60 7 2
                                    

Bu bölümün TMI'ı...

Bu bölümde yazdığım tüm Hyuni ve Nur diyaloglaı abilerimle aramda olmasını istediğim diyaloglar ve hitap şekilleriydi.

____________

First and Last Tear

ep.17

Kardeşlik
____________

Yeni yıla başlayalı bir hafta olmuştu. Atölyede geçen koca bir hafta. Eğer Hyuni’nin arkadaşı ile konuşup satış işini halledecek kolay bir yol varsa hemen başlayayım diye kendimi atölyeye, üretime kapatmıştım. Hala daha da atölyedeydim.

Yeni ağaran gün ile sandalyemde geriye yaslandım ve esnedim. Aralıksız uzun zamandır çalışıyordum ve yorulmuştum cidden. Masaya doğru geçip bir kolumu yasladım ve başımı üstüne koydum. Gözlerimi de kapatırken diğer elimle boynumdaki kolyeyi okşadım. Chris’in yılbaşında hediye olarak aldığı kolyeyi..

Taktığımdan beri sadece duş alırken çıkartmış, çıkınca da hemen geri takmıştım. Önceden duşa girdiğimde bile çıkartmadığım kolyelerim olmuştu. Ama bu seferkini ne kadar çok seversem seveyim çıkartıyordum. Çünkü,  bilirsiniz su görünce rengi bozulmaya başlıyordu her kolyenin. İşte bu kolyeyi de öyle detaya dikkat edecek kadar seviyordum.

Bu kolyede bir diğer sevdiğim şey ise hilaldi. Chris’le o gece konuşurken bana hilalin ona şu an ne anlama geldiğini söylemişti. Daha doğrusu tek bir şey demişti ve ben ondan farklı anlamlar çıkartıyordum. Seni bulduğum gün ay hilal şeklindeydi.Bir çok anlam çıkartabilirim şimdi ben bundan.

Her neyse. Gözlerimi dinlendirmek için, belki de uyumak için, kapatıp açtıktan sonra içeriden gelen sesle doğruldum. Doğrulmamla gözümün kararması ve dengemi kaybetmem de bir olmuştu. Sanırım uyuyakalmıştım ne ara olduğunu bilmeden.

Atölyenin kapısını yavaşça açıp dışarı çıkarken sesler daha da netleşmişti. “Kızı kaldır artık çocuğum. Bütün gece çalıştı, bir şeyler yemeden uyumasın.”

Birkaç saniye sessizlikten sonra çeşme açılmış ve uzun bir süre da kapanmamıştı. “Evet anane, bence biraz eğlenebiliriz.”

Hyuni gülerken ananemin kızgın ama gülen sesi kulaklarıma doldu. “Geçen günün intikamını yapacaksın değil mi? Yapma oğlum yapma. Bak hasta olacak, kuş gibi canı var zaten.”

“Beni ıslatmayacaktı o zaman.”

Hyuni’nin mutfaktan çıktığını duyduğumda geri atölyeye girdim ve fazla içilmemiş su şişemle onu kapının arkasında beklemeye başladım. Madem ıslanacağım o zaman o da ıslansın.

Biraz sonra Hyuni kapıyı açıp içeri bakındı. Beni göremeyince içeride beklemeye karar vermiş olacaktı ki içeri girdi ve kapıyı arkasını dönmeden kapattı. Elimde şişeyle gülmemek için kendimi tutarken Hyuni’nin arkasını dönüp şokla açılan gözleri ile dayanamayıp kahkaha attım ve hemen ardından suyu yüzüne doğru fırlattım.

Bunun üzerine ıslanmanın verdiği huylanma ile kollarını birbirine yapıştırıp ayaklarının üstünde yükseldi. Ne için geldiğini unutmuş gibiydi. Şu an sadece üşüyordu. Ben gülmeme devam ederken anlık olarak gözlerimi kapattım. Fakat kapatmamla beraber ıslanmam neredeyse bir olmuştu.

Korku, üşüme ve huylanma ile gözlerimi açtığımda bu sefer gülen Hyuni’ydi. Şişeyi düşürmemek için sıkı sıkıya tutuyor bir yandan da alkış yapmaya çalışıyordu. Olayın komikliğine ve saçmalığına bakarken bende gülmeye başladım ve beraber iki kardeş odadan çıktık.

first and last tear | bang chanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin