ep.8, şirket

51 6 6
                                    

Bugünün TMI'ı...

Bu bölümü bitirmem 2 buçuk haftamı aldı 🫣

___________

First and Last Tear

ep.8

Şirket
__________

Kriz geçirmemin üstünden saatler geçmişti. Bu süre zarfında yine olanları hatırlamamış, sadece Hyuni'nin gözlerinden ne kadar korkutucu bir an olduğunu anlamıştım. Biz sarılmaya devam ederken de kısa bir süre sonra ananem gelmiş ve bizi odalarımıza uyumak için yollamıştı. Bu yüzden ona işimle alakalı sormak istediğim soruları da soramamıştım. Ama ben odaya geldiğimden beri uyuyamamış, sabahın şu saatine kadar yatağın içinde dönüp durmuştum.

Aslında krizlerim genelde seyrek olurdu. Tam olarak neden olduğunu da bilmiyordum. Zamanında sosyal anksiyetem olduğu söylenmiş, kısa süre ilaç kullanmıştım fakat iyi gelmediğini düşünerek bırakmıştım. Devamında da bir da ne psikiyatriye ne de psikoloğa gitmiştim. O yüzden eğer adı belirli bir hastalığım vardıysa da bilmiyordum.

Yatakta dönüp durmaktan sıkıldığımı fark edip ayaklandım ve yorganımla beraber penceremin yanındaki sandalyeye oturdum. Her ne kadar da evde petekler yanıyor olsa da kışa evrilen hava istemsizce üşütmüştü beni. Bu yüzden yorganıma daha sıkı sarılıp başımı pencereye yasladım. Belki biraz uyurdum.

"Nur, kalk kızım oradan. Belin tutulacak bak." Uzaklardan duyduğum ses anlamsız rüyama karışırken gözlerimi araladım. Ananem önümde eğilmiş bana bakıyordu. Umduğum gibi bir süre uyuyabilmiştim.

"Ne zamandır uyuyorum ben ya?"

"Bilmem ki? Neyse hadi kalk gel de kahvaltı yap. Sonra dışarı çıkacaksın, aç gitme."

Başımı sallayıp yerimde esnedim ve yorganı sandalyeye doğru ittim. Uzun süre aynı pozisyonda kalan belim ve parmaklarım kütürdediğinde rahatlamış bir şekilde gülümsedim. Bana kimden geçtiğini bilmediğim bir alışkanlıktı ama kim yaptıysa teşekkürlerimi iletiyorum.

Parmaklarımla işim bitince üzerlerindeki yaralara baktım. Yara bandı taksam iyi olacaktı. Özellikle işaret parmağımdaki yara diğerlerine nazaran büyüktü. Bundan dolayı yerimde yavaşça kalktım ilk yardım kutusunun olduğu lavaboya adımladım. Orada işimi bitirince çıkmadan önce bantları yapıştırdım ve saçlarım ile birbirine girmiş tokamı yeniden bağladım.

Mutfaktan çok güzel kokular geliyordu. Ananem kahvaltı için bir şeyler hazırlamıştı kendi stilinde. Adları neydi bunların bilmiyordum ama tek bildiğim beşten fazla yumurtanın pişip tabağa üst üste konduğuydu.

"Bugün baya protein almamızı istiyorsun sanırım anane." Arkasından yaklaşıp sarıldım ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum. "Günaydın."

"Günaydın kara civcivim. Hadi otur bakalım. Hyuni bugün erken çıktı ama öpücüklerini iletti." Ananem onun gibi benim de yanağımı öptükten sonra masaya oturup incelemeye başladım neler var diye.

Kısa süre sonra elinde iki bardak çayla arkasını dönünce şaşırdım. "Buraya koymuşsun çayı, doğru mu yapmışım."

Hızla başımı sallayıp bardakları aldım ve birini kendi önüme diğerini de ananemin önüne koydum. Sonrasında da ananem oturmuş ve bir bir bana tabaktakileri tanıtmış, nasıl yenileneceğini göstermişti. Bende hepsinde başını sallamış, ne zaman anlatma bitecek diye beklemiştim. Bana artık yiyebilirsin diyince de kısa sürede ne var ne yok yemiştim.

first and last tear | bang chanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin