Bu bölümün TMI'ı
Şu aralar uğraştığım bi minsung fic'i var desem...
____________
First and Last Tear
ep.7
Kriz
__________Sabah herkesten önce uyanmıştım. Gece geç uyumama rağmen tamamen yenilenmiş hayatımın ilk günü olduğu için bilinçaltım galiba heyecanlıydı. Onun heyecanını kulak ardı etmeyip yatağımdan kalktım. Paytak adımlarla pencereye doğru yürüdüm. Dışarıda insan sayısı azdı. Okula giden çocuklar vardı tek tük sadece. Onları izledikten sonra esneyip gerindim ve odadan çıktım.
Ev tamamen sessizdi. Hyuni'nin kapısı hala daha kapalıydı. Evet kendi içimde ona oppa demeyecek, sadece konuşurken diyecektim. Ananemin de kapısı kapalıydı. Bu yüzden fazla ses çıkarmamaya dikkat ederek lavaboya girdim. İşlerimi hallettikten sonra yüzümü yıkadım ve birkaç kremi yüzüme sürdüm.
Gözlerim kızarmış, biraz da şişmişti. Üstümdeki pijamanın yakası sağa doğru kaymış, garip bir görüntü çıkarmıştı. Saçım da hem karışmış hem de kabarmıştı. Biraz da kaşınıyordu. Duş alsam iyi olacaktı. uykum da çabuk açılırdı.Aynada kendime biraz daha bakıp odama geçtim ve havlularımla giyecek bir şeyler hazırladım. Suyu ısınması için açtıktan sonra sargımı kapatması için plastik bir poşet giyip iki ucundan da bantladım. Sonrasında da üstümdekileri çıkarıp sıcak suyun altına girdim.
Gençken duşa girmek, girdiğimde de çıkmak bilmedim. Ben duş için girdiysem bir saatten aşağı kimse o banyoya gelemezdi. O kadar uzun sürerdi. Çıktığımda da içerisi bir bulutun içinden farklı olmazdı. Göz gözü görmez, ayna ve pencere buhardan bembeyaz olurdu.
Ama okul için evden ayrıldıktan sonra duşu yirmi dakika gibi kısa bir sürede almayı öğrenmiştim. Bir saat kaldığım zamanlar yere oturur su başımdan akarken ben hayallere dalar veya canımı sıkan şeyleri düşünürdüm. Artık onları düşünmek için geceyi bekliyordum. Çünkü biliyorsunuz su önemli yani. Git gide kuruyoruz, biraz tasarruf lazım.
Uzun zamandır yaptığım gibi yine yirmi dakikalık bir sürede duşumu alıp çıktım. Üzerimi giyindikten sonra saçımı büyük baş havluma sarıp tabiri caizse padişaha dönüp banyodan çıktım. Gençken okuldan önce ya da okul zamanında da böyle bağlardım. Ağır olurdu ama ben sürekli bulduğum her türlü kumaşı başıma, bedenime, saçlarıma bağlamayı seviyordum.
Havlularımı yatağımın üstüne serip mutfağa kahvaltı hazırlamaya geçtim. Bugün Türk usulü kahvaltı hazırlayacaktım onlara, teşekkür anlamında. Belki yaptıkları yanında hiçbir şey olacaktı ama yine de içim rahat edecekti.
Mutfağı bir süre sessizce karıştırdıktan sonra gözleme yapabilmek için kullanabileceğim malzemeler bulmuştum. Hızlıca hamuru annemin tarifine göre mayalayıp kabarması için kenara bıraktım. Ardından eşyalarım arasında gelen halis mulis Türk çayını demlemek için su kaynattım. O kaynayınca çaydanlık niyetine kullanılabilcek bir demliğe çayı demledim ve başka bir kapta su kaynatmak için su koydum ocağa. Daha sonra bir kaba yağ, başka bir kaba da beyaz peynir ve yeşil soğan karışımı hazırladım. Normalde bunu maydonoz ile yapıyorduk ama bu sefer yeni bir şekil denemek istemiştim. Benim favorim hep sucuklu veya patatesli olmasına rağmen onları yapmaya bu sefer üşenmiştim.
Ben iç harcı hazırladığım sırada hamur bir miktar kabarmıştı. Daha fazla beklemeye üşenip hamurdan bezeler ayırıp yuvarladım. Masaya biraz un serptikten sonra oklava niyetine bulduğum bir şişe ile hamurları açmaya başladım. Açtıklarıma hızlıca iç harcı koyup kapattım. Yaklaşık on tane harçlı gözleme yaptıktan sonra artan iki hamur bezemi de sade yaptım. Çiğ hamur ile işim bitince kirli malzemeleri lavaboya bırakıp ocağı hazırladım. Ocak ısınınca da hızlıca gözlemeleri pişirmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
first and last tear | bang chan
Fanficgerçekten intihara meğilli miydim, yoksa sadece bunun arkasına saklanan ve mutlu olmayı isteyen biri mi? "Gittin, bulamadım seni bir daha. Neredesin? Nerdeyim? Neredeyiz? Seni bulmak için buraya geldim. Buluşabilecek miyiz bir daha? Söyle bana benim...