Kral Carl: Peri Krallığı'nın varisi olarak o baloya katılmak zorundasın Tiana! Bütün diyarlarda senin yeteneklerin ve güzelliğin konuşulurken oraya gitmezsen bu nasıl bir etki yaratır haberin var mı senin?
Dünya üzerinde sekiz farklı tür bulunurdu:...
Balo için Vanessa ve Luna gelmişti ve şu an odamda hazırlanıyorduk. En son gördüğüm rüyadan sonra uyandığımda ilk bir kaç saniye nerede olduğumu idrak edememiştim fakat bu durum Luna'nın telefonumu çaldırmasıyla son bulmuştu.
"Hey!" dedi Vanessa elindeki koyu mavi elbiseyi kırmızı koltuğun üzerine atarken, "'Sihirlerim artık işe yaramıyor' modundan çık artık Tiana."
Luna kıkırdadığında göz devirdi ve ağzının içinde bir şeyleri yuvarlayıp ayakkabıların olduğu dolaba doğru ilerledi. Ben de artık bulunduğum ruh halinden çıkmaya karar vererek kırmızı koltuktan kalkıp elbisemi elime aldım.
"Sakin ol Vanessa, yine bir şeyler aklını kurcalıyordur." Luna bunu şakaya vurarak söylemişti fakat aslında olanın buna benzer bir şey olduğunu hepimiz biliyorduk. Vanessa aklına büyük bir fikir gelmiş gibi elindeki her şeyi önündeki rafa atarcasına koyup bize döndü. Daha doğrusu bize dönüp gözlerini benimkilere dikti. "Gerçekten sihirlerini mi kaybettin?!"
Gözlerimi kapatıp derin bir iç çektim. Ben de sanıyorum önemli bir şey söyleyecek, ama ne beklersin ki?
"Vanessa sana sabah kahvaltıda ne yedirdiler?" dediğim sırada o da ne dediğinin farkına varmış olacak ki 'doğru, haklısın' dercesine kafasını sallayıp kenara bıraktıklarını geri aldı.
"Luna ile takıla takıla ona benzemeye başladım galiba, hep o sokuyor aklıma böyle şeyleri." aslında daha çok kendisiyle konuşur gibiydi. Luna, Vanessa sözünü bitirir bitirmez makyaj masasından ayağa fırladı. "Yine bana bağlandı konu. Ne Luna'ymış ya."
Dediği şeyle kıkırdadım ve elimdeki elbiseyi sonunda giymeye karar verdim. Arkasındaki fermuarı aşağı çekip üstüme geçirdim.
Elbise satendendi. Askıları omzumun üstünde fiyonk ile birleştirilmiş, göğüs kısmı bol olduğundan biraz aşağı sarkıyordu. Dizimin biraz üstünde mini bir elbiseydi.
Vanessa ben elbisemi tan giyindiğimde önüme iki tane beyaz topuklu bir ayakkabı koydu.
"İpli mi olsun yoksa bileksiz mi?"
"Hangisi daha güzel durur?" dediğimde Vanessa bu anı bekliyormuş gibi çenesini kaldırdı, sırtını dikleştirip "İpli olan daha güzel" Dedi.
"İpli olan o zaman." diyip koltuğa oturdum. Luna "Davete çok kalmadı biliyorsunuz değil mi?" dediğinde Vanessa ile gözlerimiz komodinimdeki saate kaydı. 4 saat vardı.
"Biraz çabuk olalım o zaman," Bana döndü "Senin makyajın," Luna'ya döndü "Ve senin de ayakkabın var daha."
"Makyajımı ben yaparım siz ayakkabıyı seçin sonra da çıkalım."
İkisi de kafalarını aşağı yukarı onaylarcasına salladıktan sonra ayakkabılara bakmaya gittiler. Makyajımı 10 dakikanın sonunda bitirdiğimde az geldiğini düşünmüştüm ama eğer daha ağır bir makyaj yapmaya kalkışırsam hem geç kalırdık hem de elbiseme uymayabilirdi.
"Hazırım!"
"Bizde."
Luna hepimizin çantasını aldı ve bize kendimizinkini uzattı. Bir yandan da merdivenlerden aşağı iniyorduk.
"Prenses Tiana, Kraliçe davetiyenizi aldığınızdan ve sağ salim arabaya bindiğinizden emin olmam gerektini söyledi. "
"Davetiyemi aldım ve arabaya da şu an gidiyoruz. Başka bir şey yoksa?"
Sorumun sonunu getirmemiştim. Sanki 'başka bir şeyin olmasını istemiyormuşum da artık gitmek istiyormuşum' gibisinden ki öyle de zaten.
"Buyrun lütfen."
Gardiyan eliyle geçmemizi işaret etti ve başını hareket ettirip çekildi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Luna temsili)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Tiana temsili)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
